“
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir…
Ben yaşayabilmek için, mutlaka
bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım.
Millet ve memleketin
menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle
medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle
takdir ederim.
Ancak,
benim milletimi esir etmek isteyen
herhangi bir milletin,
bu arzusundan vazgeçinceye kadar da
amansız düşmanıyım…”
Mustafa
Kemal Atatürk
Türkiye Cumhuriyetinin Kurucu Başkanı
29
Ekim hepimiz için farklı bir gün…
Bir
tatil günü olmasının çok daha ötesinde !!!
2023’teki
100. yıl hedefine bir adım daha yaklaşan cumhuriyetimizin daha da insan odaklı
olması için yöneten ve yönetilen olmak üzere hepimize düşen mesuliyetler dün de
vardı, bugün de var ve bunlar hiç bitmeyecek...
Bitmemeli
de…
Çünkü
milletlerin ve toplumların daha
müreffeh daha eşitlikçi yaşama
hedefi bitiş noktası olan bir koşu değil sonsuz
bir döngüdür…
Bugünün Türkiyesi,
29 Ekim 1923’ün Türkiyesi değil…
90
yıllık cumhuriyet hepimizin tarihi ve
zaman içinde alınan yol da asla
ve kat’a küçümsenmemeli.
Bir
devleti , ekonomide, sosyal hayatta, eğitimde
, yönetim anlayışı ve tüm konularda her
zaman eleştirecek unsurlar bulabilirsiniz…
Bunu
dün de yapanlar oldu bugün de olacak…
Olmalı
da…
Yönetenler
de yönetilenler de bilmeli ki ; yıkıcı
olmayan akılla yapılan eleştiri önyargılı olmanın değil dostluğun habercisidir…
Uzun vadede en büyük dost eleştiridir…
Bu gerçek, devletler
için de böyledir…
Bugünden bakarak geçmişe dair eleştiriler yaparken asırlardan oluşan imparatorluk tarihimize
dair toptancı bir saldırganlığa ya da gözü kapalı biçimde keramet ve
kutsallık atfetmeye sapmamak gerekir...
Cumhuriyetle birlikte yeni bir dünyaya adım atan milletimizin
tarihini dile getirirken daha önce kurduğumuz
medeniyetleri hakir görmemek , külliyen reddetmemek gerekir...
Yapılmış
olanlarla övünmek elbette hepimizin hakkı...
Ancak
yapılması gerekenlere, atılması gereken yeni adımlara kafa yormak da yine hepimizin vazifesi ve hakkı...
Türkiye
Cumhuriyeti, cumhuriyetimiz, cumhuriyet gemimiz neredeyse bir asra yaklaşan yolculuğunda ne
fırtınalar, tipiler, boranlar , kaptanlar , mürettebat ve yolcular gördü...
Kimi
dönemlerde büyük gönül yaraları aldı
kimi dönemlerde de büyük imtihanlar
verdi...
Hasılı
kelam , çok şey yaşansa da ne mutluluk ve ne emekler ki ; her seferinde ayakta kalmayı başardı Türkiye Cumhuriyeti...
Cumhuriyetimiz…
Dünyanın,
bulunduğumuz coğrafyanın ve burnumuzun dibinin
yaşadığı alt üst oluşlara bakarsak yaklaşık bir asırdır ayakta kalmanın anlamını ve mucizesini daha iyi kavrayabiliriz...
Kavramamız
da gerekir…
Devletler de insanlar
gibi yaşayan organizmalardır…
Organizmaların
en büyük özelliği, değişen koşullara
göre kendini hızla yenileyebilmeleri ve uyum sağlayabilme yetenekleridir…
Tarih,
gaflet uykusuna yatan ve çağı
oku(ya)mayan nice devletlerin,
imparatorlukların yok oluş fermanlarıyla
doludur...
Gönül
90. yılına ulaşan cumhuriyetimizin hilal ve yıldızlı bayrağının altında daha nice onlarca yıl görmesini tarifsiz arzuluyor…
Ancak unutmayalım ki
Arzulamak, çaba
harcamakla kardeştir…
Tıpkı tevekkülün önlem almakla kardeş olduğu gibi…
( murat örem / 28 ekim 2013 / ankara…
( fotoğraf / susurluk çınaraltı meydanında 29 ekim töreni / 1936
kırmızı
çerçevedeki kişi ;
babamın dedesi / sermuallim / başöğretmen ; ferit akbaşlı…
dijital fotoğraf aktarım ve iletim / serdar topraktepe... )
babamın dedesi / sermuallim / başöğretmen ; ferit akbaşlı…
dijital fotoğraf aktarım ve iletim / serdar topraktepe... )
CUMHURİYET'imizin sizler ve yetiştirecekleriniz sayesinde sonsuza kadar yaşayacağına inancımız tamdır.Sevgiyle öpüyoruz.
YanıtlaSilMüjgan-Taşkın Örem
Şahsınızda ; Cumhuriyetimizin idealist , ülkülerle dolu öğretmenliğini, meslek yerine yaşam biçimi olarak herkesle ve evlatlarıyla da paylaşan tüm öğretmenlerimize tarifsiz saygılarım ve hürmetlerimle....
Silmurat örem....