“.... 2000 yılının
3 Temmuzunda hukuken reşit olacaktım...
18 yaş eşiğini geçip yetişkindim artık...
Bu günün, geçmiş doğum günlerimden de farklı yaşanmasını hiiç
unutulmamasını hayal etmiştim çocuk ve gençlik aklımla....
Öyle de oldu…
Ama bambaşka bir
nedenle...
Bütün gün ve gece arkadaşlarımla güldük eğlendik.
Eve geç geldiğimde akşam yayınlanan ana haber bülteninin
tekrarını gördüm. Sesi açtığımda görüntülerin altında konuşan ses beynimde
yankılandı tekrar tekrar ;
“Balalayka filminin çekimleri
için Gürcistan’a gitmek üzere uçağa binen ünlü oyuncu Kemal Sunal , uçak henüz
havalanmadan geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti!”
Yılların birinde , 3 temmuz gününde doğanlardan biriydim ben…
Yıllar sonra aynı
tarihte ölenlerden biri de Kemal
Sunal’dı...
Her şey tıpkı o dizelerdeki gibi yaşanıp gidiyordu;
Sevinçle keder,
doğumla ölüm
binlerce yıldır olduğu
gibi
kardeşti işte…
Bunu yeniden yeniden
öğrenecek kadar büyüyordum…
Büyüyorduk !….”
Sevgili Alper Beşe 13 yıl önceki 3 Temmuz’u bu
cümlelerle anlatmıştı geçmiş zamanların birinde her zamanki biçimde fark yaratan kalemiyle...
Kemal Sunal gibi,
yaklaşık 30 yıllık sinema kariyerinin neredeyse tamamında insanları güldürmüş
bir oyuncunun ani ölümü elbette herkesi çok şaşırtmış ve çok üzmüştü...
70’li yıllarda sinemayla
tanışan, küçük rollerle başladığı oyunculuk kariyerini, daha sonra her biri
gerçek kişilermiş gibi anılan başrollere taşıyan Kemal Sunal aynı zamanda Avanak
Apti , İnek Şaban, Kapıcılar Kralı , Çöpçüler Kralı, Postacı ve Salako’ya
ve onlarca role de bambaşka bir can ve
ruh vermişti..
Kemal Sunal’ın
hayatındaki dönüm noktalarından biri Arzu Film ekibi ve yönetmenler Ertem
Eğilmez ve Atıf Yılmaz’la tanışmasıydı...
Kemal Sunal filmlerinde ,
Türk Halkı’nın güldüren yüzü olurken diğer yönüyle de bu çelişkilere kendince değinen , hesap soran
toplumsal bir figür olacaktı zaman içinde...
Çünkü o tek tek
milyonların her biriyle benzerlikleri olandı …
Bugün bile akıllara ilk önce komedi oyuncusu olarak gelen Kemal Sunal’ın, Kiracı, Öğretmen ve Düttürü Dünya filmlerinde
sergilediği dramatik başarı onun sıradan
bir komedyen olmadığını da gösterir anlamak isteyenlere...
Ara verdiği yüksek lisans
eğitimine çok yıllar sonra yeniden devam
ederken “Televizyon ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü” başlıklı tezin de sahibi oldu aynı
Kemal Sunal...
Hayatını mizah ve
komediyle kazanan hemen hemen bütün isimlerin yaşadığı sıkıntıyı Kemal
Sunal da yaşadı.
Filmlerinde daima komik
ve güldüren adamı görenler onu günlük hayatında soğuk, mesafeli hatta kibirli
buldular...
Aslında Kemal Sunal’ın da
yaptığı , işinden sonra kendi hayatını
yaşamaktı ve deyim yerindeyse ‘evine ve gittiği yerlere işini götürmemekten ibaretti ..’
Kemal Sunal bugün bile
Türk sineması ve mizahında çok çok önemli bir köşe taşıdır. Ölümünden 13 yıl
sonra sonra hakkında yazılanların çoğu
içten ama derinliği az, bütünü görüp anlatmaktan genellikle uzak olan yorumlardır hala…
Gerçek ve aslolan şudur
ki ; Kemal Sunal Türkiye’de ve Türkçenin konuşulduğu her yerde aynı anda birden
fazla kuşağı ölümünden sonra bile elinde tutabilen çok nadir aktörlerdendir.
Bugünün çocukları bile Kemal Sunal’ı filmleriyle
yeniden yeniden tanımakta ve
sevmektedir.
Bütün faniler gibi Kemal
Sunal da hayat gailesinde zaman zaman mesleğiyle ilgili sıradan işlere imza
atsa da ailesine, ülke sinemasına unutulmaz bir isim bırakmıştır…
Elbette bundan sonra da birileri dört başı mamur Kemal
Sunal eleştirileri yazarak onun bir çok filminde yalnızca durum komikliğine
yaslanarak yıllarını geçirdiğini öne
sürebilirler ...
Bunda kısmen haklı
oldukları da doğrudur...
Fakat tüm bu eleştiriler
bile Kemal Sunal’ın Türk Sinema Tarihi’nde çok önemli bir dönemeç olduğu
gerçeğini değiştirmez, değiştiremez...
3 Temmuz 2000 tarihindeki
ölümünün 13. yılında Kemal Sunal’ı bir
kez daha sevgi ve saygıyla anmak hepimiz için yine de büyük bir borcu ödeme
çabasıdır...
Bu yazıyı da bu niyetle okuyun....
( murat örem / 3 temmuz
2013 / ankara...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder