üzerinde güneş batmayan imparatorluk
bir karar aldı…
hem de son kamuoyu
araştırmalarını da ters köşeye yatırarak…
bu kararla %52 oranındaki kitle biz artık ab’yi istemiyoruz dedi…
bu sonuca varanlar bizce ateşle oynadı ve
üzerinde güneşin daha zor doğacağı
yeni bir dünyanın
da işaret fişeğini ateşlemiş
oldular…
ab projesi bir
mutlaklık değildi/r elbette…
dokunulmaz da değildi/r…
ama ortada yarım
asırdan fazladır ince ince dokunan bir
gergef vardı…
dünyanın sıklet
merkezindeydi bu gergef…
şimdi büyük bir oyuncu ben
yokum dedi…
belki daha laf ağzından
çıktığı gibi pişman oldu ama…
gergef de bir yerinden
yırtıldı yırtılacak…
türkiyede bu karar çoğunluk
tarafından büyük bir panik duygusuyla
karşılanmamıştır…hatta nüfusun büyük kısmı içinden dışından “oh olsun/alın avrupa
birliğinizi başınıza çalın “ bile demiştir…
zaten büyük çoğunluk
bir gariptir…
her fırsatta avrupa
düşmanlığı yapar , memleket güzellemeleri döşenir…
ama ilk fırsatta da
uçağa atlayıp avrupada bir yerlere gitmeyi çok sever…
daha da çok sevdiği
oralardan paylaştığı fotoğraflarıdır…!!!
italyaya gider romayı
anlatır…
sonra İtalyanlar
bizi yine sattı der…
fransaya gider
eiffel’in tepesine çıkar…
sonra fransızlar
tarihi düşmanımızdır der…
almanyaya gider
milyonlarca olup çoğalır oralarda…
ama almandan
dost olmaz deyip kestirip atar…
bunları söyleyenlere yaptıklarındaki çelişkiyi hatırlatırsınız…
sen de her şeye kusur bulma üç günlük dünyada
deyip çemkirirler…
seslerini yükseltince
yaptıklarını örtbas ettiklerini zannederler…
avrupa birliği
konusunda da kafası karışıktır büyük çoğunluğun…
onlar/Avrupalılar haçlı kafasını bırakmaz
derler her vesileyle…
ama ertesi gün parisin
kaldırımlarını anlatırlar kompleksle…
neyse…
biz konumuza dönelim…
ortada somut bir durum
var…
ab projesi büyük yara aldı…
daha da alacak…
türkiyenin de bu
gelişmelerden etkilenmemesi mümkün değil…
dünyanın her yerinde daha
içe dönük daha hamasi politikalar kitlelerden çok büyük destek alacak artık…
ırkçı sağ diyebileceğimiz yükselen dalga
uzunca
bir süre önüne ne bulursa katıp götürecek…
demokrasi,
çok seslilik, çok kültürlülük, toplumsal hoşgörü,
insan hakları, dini hoşgörü
eşiği gibi kavramlar
ilk ve en büyük
darbeyi yiyenler olacak
ve bu dalganın köpükleri arasında kaybolacak gün gün....
batı bir blok halinde
kendi içine kapanmasını hızlandıracak…
radikal unsurlar ağır
basacak her tarafta…
bütün bunlar olmasına
olacak da bu konulara yıllardır kafa yoranlar olan bitene şaşırdı mı, olacaklara
şaşıracaklar mı…maalesef hayır…
etki tepkiyi
doğuracaktı karşılıklı biçimde çünkü…
etkiler de tepkiler
de bir büyük kurgu üzerinden zihinlere nakşedildi zaten…
bu da doğru…
batı dediğimiz gerçeklik, pir-u
pak değildir…
ama doğu da, sütten çıkmış ak kaşık
değildir…
gergin iklimde bu
gerçekleri görüp söyleyenlerin de sesi duyulmayacak…
bizden misin ondan
mısın sorularının sığlığına inecek çok şey…
ilerleyen günlerde bu
konuyla ilgili yazılar ve demeçler de
göreceğiz…
oysa yalın bir
gerçeklik var ; ab bir şemsiyeydi…
bütün şemsiyeler gibi
gücü , alanı ve direnci belliydi ama bir şemsiyeydi….
bu şemsiyenin altında
daha iyi hissediyordu kendini demokrasi kavramı, kültür sanat kurumları , insan
hakları dernekleri ve milyonlarca insan…
bu şemsiyeyi tutan t/ellerden birinin ben artık yokum demesi
elbette keskin sonuçları olan ve olacak
bir süreçtir…
ve böylesi süreçler
inanın çok ama çok özenli yürütülmesi gereken dönemlerdir…
iki
insanın boşanma anında bile tarafların
akrabalarının edeceği tek laf süreci çok
daha suhuletle götürmeyi de sağlar, katarı darmadağın da edebilir…
dünyanın her yerinde
mektep medrese görmüşlerin bu iş yalnızca siyasetçilerin diplomatların işi demeden olan
bitene kafa yorması elzemdir…
bunu yaparken de
vatandaş bile olsa
kimse kahvehane ağzıyla
cümleler kurmamalıdır…
çünkü yine İngilizlerin
sözüdür
çıkarken hiçbir kapıyı
çarpma
tekrar
dönebilirsin…cümlesi…
( murat örem / 24
haziran 2016 / ankara…)
-ilustrasyon / İngiliz gazeteleri-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder