*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

19 Kasım 2013 Salı

doğu batı üzerine birkaç kelam...


Bir toplumun  binlerce yılda oluşturduğu kültürü bir başka toplumun kavramlarıyla tanımlamak hiçbir zaman  kalıcı bir  sonuç vermez...

Vermedi...
Vermeyecek...

Çünkü her toplumun kendine özgü refleksleri vardır...

Türkiye çok uzun yıllar boyunca batı dünyasında üretilen sosyal bilim kavramlarını, yazılı eserleri , batının kurumlarını / kanunlarını  birebir alarak / iktibas ederek modernleşme meselesini çözeceğini düşünmüştü ama  öyle olmadı...

Nur içinde yatası Kemal Tahir onlarca yıl önce bu gerçekleri  takır takır yazıp söyledi diye başına gelmedik kalmamıştı...Oysa Kemal Tahir , bu gerçeği , taaa o zamanlardan belki gönül acıları da çeke çeke  akıllı ve idrakli bir aydın olarak görebildiği kadarıyla yazıp söylüyordu...


Batının modernleşmesi  bu topraklarda birebir uygulanamaz çünkü bu toprakların iktisadi sosyal kültürel dini altyapısı , tarihi ve mülk kavramı batıdan çok farklı diye diye kaleminin ucu kuruyor dilinde tüy bitiyordu Kemal Tahir'in...


Bugün dönüp dönüp Kemal Tahir okumamız gerekir....
Kaybettiğini sananların da,  kazandıkları hayali kuranların da dönüp dönüp Kemal Tahir okuması gerekir...Mesela batıya göre,  daha benzer refleksler gösterdiğimiz  doğu kültüründe duygular aklın daha önündedir...

Batıya doğru gittikçe akıl daha baskın olmaya başlar...


Tabi bunun istisnaları vardır ama bir misafirliğe gittiğinizde içtiğiniz çayın , yediğiniz yemeğin tadını daha bir almanız için (!)  ev sahibinin “bir bardak daha çay , bir tabak daha yemek  vereyim”   şeklindeki ısrarlı cümlelerini  duymanız ruhunuza iyi gelir...


Hatta siz usulen teşekkür ederim dediğinizde , ant verdim vallahi olmaz denilmezse ciddi ciddi  alınmanız bile mümkündür...

Çünkü bizim (de) kültürümüzde
sevginin, ilginin en doğru   ifadesi
ikramda ısrar etmekle gösterilir...


Her insan içine doğduğu kültürden etkilenir...
Aile  hepimizin içine doğduğu ilk yerdir..


Bazen evlatlar anne babalarından gördükleri yanlışlardan o kadar çekmiş  ve o kadar bizar olurlar ki kendi evlatlarına bu durumu  yaşatmamaya ahdederler...Bazen de armut dibine düşer misali aynı yanlışları katmerlendirirler geçmiş zamanın çocukları,  kendi evlatlarını da yetiştirirken...

  
“Batıda koşarsan kazanırsın, doğuda beklersen/sabredersen kazanırsın” tanımlaması yakın zamana kadar belki daha gerçekti ancak artık doğunun da beklemeye tahammülü yok...


Hepimiz köyde , ilçede , şehirde bile olsak koşmak zorunda hissediyoruz kendimizi...Çünkü adına modern çağ denilen dünya bunu emrediyor neredeyse...

Koşmak iyi de,  soluksuz kalmak olmamalı...

Herkes doğuda ve  batıda koşuyor olsa da aradaki farklar  hala çok belirleyici...


Batı dünyasında   bireyler farklılıklarıyla ve öncelikle tek tek  öne çıkmayı  yeğlerken doğuda ve gelenekçi   toplumlarda insanlar kalabalık gruplar içinde kaybolmayı tercih eder..


Bu,  kabalalık içinde kaybolma hali bir yanıyla insanı yalnızlıktan koruyan zırh gibidir ama bütün zırhlar gibi yük  olur zamanla...


Doğuda,  lider / patron / yönetici  / baba... başında hareyle dolaşırken, batı kültüründe karar vericiler , yöneticiler toplumun içindeki herhangi birinden daha çok mesleki liyakatıyla ayrılır...

Ülkemizde evinin kapısı aylarca çalınmadığı için koltuğunda cansız bulunan insanlara çok daha az rastlarız batıya kıyasla...Herkes,  iyi kötü etrafıyla ilgilidir çünkü....Bu ilgi böylesi durumları engellemek için çok iyidir ama öte yandan  özel hayatı ihlal edip yaşananları dedikodularla boğmaktan da geri durmaz..


Elbette insan insana muhtaçtır....


Bazen arkadaşlarla  komşularla bir araya gelip masumane çekiştirmeler yapmak hoş görülebilir , tadında bırakmak şartıyla...

Tadında bırakmanın  altın formülü bellidir;
Bir insan sizin yanınızda en yakınlarının dedikodularını yapıyorsa yarın sizi de başkalarına çekiştirme ihtimali çok ama çok yüksektir..


Oysa bir çok din ve kültürde
“eşrefi mahlukat / yaradılmışların en şereflisi”  
olarak tanımlanan insan,  bu kadar ucuz , bu kadar basit olmamalıdır....


Vakti zamanında,  büyük bir aşkla, sevgiyle , muhabbetle  sensiz olamam,  asla yaşayamam diyenlerin ters bir rüzgar estiğinde,  birbirlerinin en büyük düşmanı olmalarının arkasında neler  olduğuna  da siz karar verin artık....


( murat örem / 20 kasım 2013 / ankara...) 
 ( ilustrasyon / mavi renk  batı, kırmızı renk doğu
-batıdaki  ve doğuda  lider , yönetici , patron, baba... algısı..- 
        



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder