Bir
toplumun binlerce yılda oluşturduğu
kültürü bir başka toplumun
kavramlarıyla tanımlamak hiçbir zaman kalıcı bir sonuç vermez...
Vermedi...
Vermeyecek...
Çünkü
her toplumun kendine özgü refleksleri vardır...
Türkiye
çok uzun yıllar boyunca batı dünyasında üretilen sosyal bilim kavramlarını, yazılı eserleri , batının kurumlarını / kanunlarını birebir alarak / iktibas ederek modernleşme meselesini
çözeceğini düşünmüştü ama öyle olmadı...
Nur içinde yatası Kemal Tahir onlarca yıl önce bu gerçekleri takır takır yazıp söyledi diye başına gelmedik kalmamıştı...Oysa Kemal Tahir , bu gerçeği , taaa o zamanlardan belki gönül acıları da çeke çeke akıllı ve idrakli bir aydın olarak görebildiği kadarıyla yazıp söylüyordu...
Batının modernleşmesi bu topraklarda birebir uygulanamaz çünkü bu toprakların iktisadi sosyal kültürel dini altyapısı , tarihi ve mülk kavramı batıdan çok farklı diye diye kaleminin ucu kuruyor dilinde tüy bitiyordu Kemal Tahir'in...
Bugün dönüp dönüp Kemal Tahir okumamız gerekir....
Kaybettiğini sananların da, kazandıkları hayali kuranların da dönüp dönüp Kemal Tahir okuması gerekir...Mesela
batıya göre, daha benzer refleksler gösterdiğimiz doğu kültüründe duygular aklın daha önündedir...
Batıya
doğru gittikçe akıl daha baskın olmaya başlar...
Tabi bunun istisnaları vardır ama bir misafirliğe gittiğinizde içtiğiniz çayın , yediğiniz yemeğin tadını daha bir almanız için (!) ev sahibinin “bir bardak daha çay , bir tabak daha yemek vereyim” şeklindeki ısrarlı cümlelerini duymanız ruhunuza iyi gelir...
Hatta siz usulen teşekkür ederim dediğinizde , ant verdim vallahi olmaz denilmezse ciddi ciddi alınmanız bile mümkündür...
Çünkü bizim (de) kültürümüzde
sevginin,
ilginin en doğru ifadesi
ikramda
ısrar etmekle gösterilir...
Her insan içine doğduğu kültürden etkilenir...
Aile hepimizin içine doğduğu ilk yerdir..
Bazen evlatlar anne babalarından gördükleri yanlışlardan o kadar çekmiş ve o kadar bizar olurlar ki kendi evlatlarına bu durumu yaşatmamaya ahdederler...Bazen de armut dibine düşer misali aynı yanlışları katmerlendirirler geçmiş zamanın çocukları, kendi evlatlarını da yetiştirirken...
“Batıda koşarsan kazanırsın, doğuda beklersen/sabredersen kazanırsın” tanımlaması yakın zamana kadar belki daha gerçekti ancak artık doğunun da beklemeye tahammülü yok...
Hepimiz köyde , ilçede , şehirde bile olsak koşmak zorunda hissediyoruz kendimizi...Çünkü adına modern çağ denilen dünya bunu emrediyor neredeyse...
Koşmak
iyi de, soluksuz kalmak olmamalı...
Herkes
doğuda ve batıda koşuyor olsa da aradaki farklar hala çok belirleyici...
Batı dünyasında bireyler farklılıklarıyla ve öncelikle tek tek öne çıkmayı yeğlerken doğuda ve gelenekçi toplumlarda insanlar kalabalık gruplar içinde kaybolmayı tercih eder..
Bu, kabalalık içinde kaybolma hali bir yanıyla insanı yalnızlıktan koruyan zırh gibidir ama bütün zırhlar gibi yük olur zamanla...
Doğuda, lider / patron / yönetici / baba... başında hareyle dolaşırken, batı kültüründe karar vericiler , yöneticiler toplumun içindeki herhangi birinden daha çok mesleki liyakatıyla ayrılır...
Ülkemizde
evinin kapısı aylarca çalınmadığı için koltuğunda cansız bulunan insanlara çok
daha az rastlarız batıya kıyasla...Herkes,
iyi kötü etrafıyla ilgilidir çünkü....Bu
ilgi böylesi durumları engellemek için çok iyidir ama öte yandan özel hayatı ihlal edip yaşananları
dedikodularla boğmaktan da geri durmaz..
Elbette insan insana muhtaçtır....
Bazen arkadaşlarla komşularla bir araya gelip masumane çekiştirmeler yapmak hoş görülebilir , tadında bırakmak şartıyla...
Tadında
bırakmanın altın formülü bellidir;
Bir
insan sizin yanınızda en yakınlarının dedikodularını yapıyorsa yarın sizi de
başkalarına çekiştirme ihtimali çok ama çok yüksektir..
Oysa bir çok din ve kültürde
“eşrefi
mahlukat / yaradılmışların en şereflisi”
olarak
tanımlanan insan, bu kadar ucuz , bu
kadar basit olmamalıdır....
Vakti zamanında, büyük bir aşkla, sevgiyle , muhabbetle sensiz olamam, asla yaşayamam diyenlerin ters bir rüzgar estiğinde, birbirlerinin en büyük düşmanı olmalarının arkasında neler olduğuna da siz karar verin artık....
( murat örem / 20 kasım 2013 / ankara...)
( ilustrasyon / mavi renk batı, kırmızı renk doğu
-batıdaki ve doğuda lider , yönetici , patron, baba... algısı..-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder