*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

6 Kasım 2013 Çarşamba

burhan felek ; türk basınında son şeyhülmuharririn....




Türk basın ve spor tarihine uzun yaşamı ve gazeteciliğiyle  tanıklık etmiş,  netameli dönemler dahil yıllar süren gazeteciler cemiyeti başkanlığıyla da  iz bırakmış isimdi  Burhan Felek...

4  Kasım 1982’deki ölümünün 31. yılında kendisini   anarken, Burhan Felek adının yeni kuşaklar tarafından ne kadar tanındığı konusundaki  şüphelerimizi de yazının başına koyalım...

Bir umudumuz,  Burhan Felek adının verildiği spor salonu vesilesiyle isminin kulaklarda aşinalık yarattığı yönünde (!)

Oysa Burhan Felek mesleği olan gazetecilik ve şahit olduğu olaylar üzerinden söylersek tarihi bir çınardı...

Çınardı çünkü 1889 yılında başlayan ömür yolculuğu 4 Kasım 1982‘de bittiğinde Burhan Felek 90’lı yaşların ortasına doğru gidiyordu....

Burhan Felek neredeyse üç çeyrek asır gazetecilik yapmış bir isimdi ama öte yandan voleybolcuydu, atletti   ve spor yöneticisiydi...

Adının farklı spor yapılarına verilmesinin ardındaki gerçek de budur...

Burhan Felek, çocukluğunu, ilk gençliğini, erişkinliğini 1970’ler ve öncesinde  yaşayan  ve okur yazar evlerde büyüyen kuşakların  daha aşina olduğu bir isimdir...


Türkiye’nin ideolojik olarak çok keskin biçimde ayrıştığı 1970’ler ve sonrasında  bile  Burhan Felek’in yazılarında görmüş geçirmiş bir kalemin  olgunluğu ve  kendince de uyarılar yapmaya özen gösteren  üslubu vardı...

Özellikle Pazar günleri  Milliyet Gazetesinde yayınlanan  Recep’in Kahvesi başlıklı yazılarında  mizansen olarak bir araya getirdiği kahvehane müdavimleri arasında  konsolos bey de vardı, mürekkep yalamış bürokratlar da , işinde gücünde olan sıradan insanlarla,  emekliler de...

Burhan Felek’in  bu yazılarında,  birbirini dinlemekten çok uzaklaşan şiddete meyilli toplum üyelerinin,  fikirleri farklı da olsa aynı masa etrafında oturabilecek olmalarına duyulan özlemin ve öğretinin de  payı  vardır...

Bu yazılar ilgiyle okunurken,  kimilerince fazla didaktik yani öğretmeye odaklı  ve   hayatın gerçeğinden kopuk olarak da yorumlanmıştı  her nedense...

1974 yılında, kendisine Şeyh-ül Muharririn yani yazarların en ustası, en büyüğü  ünvânı verildiğinde, Burhan Felek 85 yaşındadır...

Burhan Felek hafta içindeki gazete yazılarında da Geçmiş Zaman Olur ki diyerek yakın tarihe dair anılarını   paylaşmış özellikle İstanbul’un  tarihi ve günlük yaşayışını öne çıkarmıştır...

Günümüzde , Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin verdiği sürekli ödüllerin biri de Burhan Felek  ismini taşır...

Burhan Felek’le ilgili yaşanan trajik bir olay da hala  hatırlanır...

Hatırlanmasa iyidir ama tarih hatırlatır....(!)

Vakit ,  12 Eylül 1980 olduğunda Türkiye yine darbe günlerindedir...
Burhan Felek 91 yaşındadır ve Gazeteciler Cemiyeti’nin başkanıdır...

Darbe lideri Kenan Evren gazeteciler cemiyetini ziyaret etmek ister...

Bu durum bir iyi niyet ziyareti olarak görülse de,  gazetecilere üstü kapalı ve açık (!) biçimde verilen rahat durun, haddinizi bilin  mesajıdır...

Darbenin başındaki Kenan Evren’i karşılayan o dönemin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Şeyhülmuharririn Burhan Felek herkesi çok şaşırtan bir şey yapar ve o dönemde daha altmışlı yaşlarının ortasını sürmekte olan darbe liderinin elini öper...

Bu el öpme işini ülkenin en prestijli sivil toplum kurumlarından biri olan cemiyet başkanı ve  mesleğinde  üç çeyrek asra giden bir usta olarak ve  daha da ötesi 91 yaşındaki  gazeteci ve şeyhülmuharririn (!) olarak yapar....

Sırf bu olay bile
darbelerin
insanları
kariyerleri ne olursa olsun
nasıl kimliksizleştirdiğinin
açık bir ifadesidir aslında...

Tarih 31 yıl önce 4 Kasım 1982’yi gösterdiğinde Burhan Felek de geride kalanlara  hoşçakalın   der....
Öldüğünde    93 yaşındadır...

Bugün 2013’ün Türkiyesinde, Burhan Felek imzalı kitapların bırakın yeni baskılarını eski baskılarına ulaşmak  bile imkansıza yakındır...

Ölümünün  31. yılında,  Burhan Felek’i bir kez daha anarken söyleyelim ki Türk gazeteciliğindeki Şeyhülmuharririn sıfatı  da Burhan Felek’le birlikte nihayete ermiş olur...

( murat örem / 06 kasım 2013 / ankara ...)



4 yorum:

  1. Tarafsız bir gazete olarak okuduğum,spor sayfasına bayıldığım MİLLİYET ' li günlere götürdüğün ve tatlı kahve sohbetlerini hatırlamama yardımcı olduğun için teşekkürlerimle öpüyorum. BABAN

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hep söyledim hep yazdım, gurur duyarak...
      evimize ekmeğin yanında mutlaka günlük gazete de girdi , var paramızla da yok paramızla da....

      dergiler, fasiküller, ansiklopediler , kitaplar da ...

      evet ben okumayı yazmayı çok seven bir çocuktum ama bunu ateşleyen de sizlerin açtığınız yoldu...

      bunu da yazıp söylemekten daima onur duydum...

      Milliyet deyince...
      Deşme yaramı...

      Nerede adları bir çırpıda aklıma geliveren Maksi Yalım, Haldun Taner, Teoman Erel, İslam Çupi, Burhan Felek, Örsan Öymen, Abdi İpekçi ve diğer isimler...

      Saygımla...
      murat örem...

      Sil
  2. Özgür basından güdümlü basına, neler gördük, yaşadık, yaşıyoruz, yaşayacağız. Nereden geldik, nereye gidiyoruz.
    Yine çok naif bir yazı kaleme almışsın. Ellerin dert görmesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. namıkcım;
      yine çok isabetli bir yorum yapmışsın...
      iyilik dileklerimle....
      selamlarımla....

      mmurat....

      Sil