*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Yeni bir çağ geliyor... İnsanı , insanlığı üze üze geliyor...Eze eze geliyor....



Aylar önce bir sohbet anında söz döndü dolaştı  hayatın günden güne artan zenginliğine iletişimine rağmen  insanın , bireyin evde sokakta iş yerinde  hızla  yalnızlaştığına  geldi ...

Kendimce de cevaplarım olmasına rağmen “neden böyle” diye sordum biraz da kışkırtıcı biçimde...

Yalçın Ergir’di karşımdaki sohbet ve hayat erbabı güzel insan....
Nam-ı diğer Düş Hekimi...

“Dokunmak kalktı hayatımızdan” dedi Yalçın Ergir...
Ve ekledi;
“Birbirimize dokunmuyoruz artık...
Hayatlarımıza dokunmuyoruz...
Temas etmiyoruz....
Önümüzdeki tabletlere , ekranlara dokunurken birbirimize dokunmayı unuttuk...Oysa yılgın bir anınızda omzunuza dokunup bu da geçer yahu...diyen sesin ve temasın yerini hiçbir teknolojik alet tutamaz tutamayacak ...


Bir iki gün önce yine bir sohbet anında Mümtaz Pak, Gülten Pak ve oğulları Asrın Rodi Pak’la biraradayken sanki bizim Yalçın Ergir’le aylar önce yaptığımız  sohbetimizi dinlemişçesine benzer cümleleri kurdu karşımdaki konuklar...

Yalçın Ergir’le onların da dostlukları kadimdi tahmin edileceği üzere...

Sevmenin,  şiddete ve nefrete hemen evrilebildiği yerde...
Dokunmak denen kavramın onlarca önyargıyla kuşatıldığı zamanda...
Paylaşmanın, mutlak hesap kitapla bir tutulduğu çağda  ;
Dokunmanın hayatlardan çıkmasına şaşırmamak lazım...

İnsanın  özne olmaktan uzaklaşmasına  şaşırmamak lazım...
Hayatın insandan nesne yapmasına da  şaşırmamak lazım...

Sığlığın bayraklaştırıldığı bir  çağda sevmek denen olgunun bir adım sonra aynı sığlıkla hemen nefrete ve öç almaya dönüşmesine de şaşırmamak lazım...

Yeni bir çağ geliyor...
İnsanı , insanlığı
Eze eze geliyor...
Üze üze geliyor....

Büyük küçük demeden bütün şehirlerde pıtrak gibi biten ve modernleşmenin unsuru gibi dayatılan akıllıaptal ve çok uzun çok çok uzun ama insansız binalara bakın boynunuz ağrımazsa...

‘Paran varsa ben sana sanal da olsa her şeyi sunarım’ diyen ve çok büyük elektrik süpürgeleri misali herkesi onar onar yüzer yüzer yutan alışveriş merkezlerine bakın,  ruhunuz ağrımazsa....

Etrafınıza bakın...
Evinize bakın...
Çocuklarınıza bakın...

Aynaya bakın....
Ama yalnızca 
         boyası gelmiş saçlarınız ,
tokalarınız,
uzamış sakallarınız için değil ....

Son aylarda yeniden dolaşıma çıktığı günden beri  dillere düşen şarkının sözlerine de kah katılarak kah itiraz ederek  dokunun hayata...

Dokunun insanlara...
Dokunun sandıkların içine sakladığınız tarihinize...
Dokunun gelecek ve yaşanacak günlere...

Dokunun hayatlarınızın hiç olmazsa bundan sonrasına....

( 8 mayıs 2013 / ankara / murat örem...
         fotoğraf / arda erhan örem / susurluk ...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder