Albert Einstein Gandhi hakkında şunları demiş yıllar
önce ;
“ İnsanlar bundan 100
sene sonra Gandhi diye bir
insanın yer yüzünden geçtiğine inanamayacak ve onu bir efsane sanacaklar....”
O Gandhi ki, şiddete
başvurmadan, dünyanın gelmiş geçmiş en
profesyonel emperyal devletini bile yalnızca insana ve barışa yaslanarak geriletmiş bir dehadır...
Aynı Gandhi , “ kelimelerinize dikkat edin düşüncelerinize
dönüşür...” diye başlayan
zincirleme ve çok öğretici cümlenin de sahibidir...
Kelimeleri anlamları ve
köklerini merak etmeyen insanların çok olduğu bir dünya yeterince sıkıcıyken zaman zaman kelimeleri hatırlamak iyidir herkes için...
Belki çok para
kazandırmaz bu bilgilere sahip olmak ama dünyaya baktığınız yeri değiştirir...
Baktığınız yer
değiştiğinde , gördükleriniz de değişir...
İşte bu çok şeydir...
Mesela hala kullandığımız
maaş kelimesi
iaşe kelimesiyle kök arkadaşıdır...İaşe, geçindirmek, beslemek, yaşatmak anlamlarına gelirken maaş
kelimesi de geçinilecek şey , aylık para
anlamındadır...
Dilimize
özellikle Arapça ve Farsçadan giren kelimelere baktığımızda bu ilişkileri öğretici bir oyun oynar gibi görmek mümkün.
Mesela, mühendis kelimesi de hendese bilen anlamına gelir...Hendese de içinde geometri, matematik, fizik de olan
bilimlerin tanımıdır..Mühendis kelimesi de
hendeseye vakıf olan kişidir..
Yine muhabir
kelimesinin bağlantılı oldukları da muhbir, muhaberat , ihbar, haber diye gider...Muhabir kelimesi de
haberi veren ihbarda bulunan kişi
anlamındadır...Geçmişte daha yaygın kullanılan talebe
kelimesi de öğrenmeye, bilgiye
talip olan , bunu talep eden, isteyen
demektir...Uzun süre, öğretmen kelimesi yerine kullanılan muallim de alim ve ilim kelimeleriyle bağlantılı tahmin edenleriniz
çıkacağı gibi, Anlatmaya Ta'lim
eden, ilim öğreten, hoca manasında.
Mürekkep kelimesi
de terkip edilen , birkaç maddenin karışımıyla ortaya çıkarılan demek, eskiden çok kullandığımız
dolmakalemlerdeki sıvıların birkaç maddeden yapılmış olduğunu anlatan
şekilde...
Aslında okullarda dil
dersleri ve diğer konular öğretilirken
bu bağlantı yöntemi dört başı
mamur biçimde uygulansa anlatılanların akılda kalıcılığı derslerdeki öğrenme ve
haz alma duygusu da inanılmaz biçimde
artar... Bu yöntemi hem kelimeler üzerinde
yapabilirsiniz hem de matematik dersinde
türev ve integralin mantığını anlatarak
da....
Türkiye gibi çok uzun
yıllar boyunca eğitimi yalnızca belletmek
ve ezberletmek üzerine kuran öğrenmenin ve öğretmenin hazzını unutan ülkelerdeyse
yeni eğitim öğretim modellerine çoktan
geçilmesi gerekirdi...
Bu değişim 21. yüzyılda keyfiyet değil, mecburiyet çünkü...
Yeni metodlu öğrenmenin
bir başka özelliği de farklılıkları önemsemesi olmak zorunda...Herkesin algısı,
merakı, öğrenme biçimi ve ilgisi bir örnek değil çünkü...
Olması da gerekmiyor...
Hatta olmaması gerekiyor,
büyük bir zenginlik olarak...
Bırakın ekonomik
şartları, aile yapısını, fiziki altyapıyı öğretmeni , iklimin bile öğrenme
isteği ve yeteneği üzerinde farklı etkileri var çünkü...
Siz keman çalmak isteyen
çocuğa da,
basketbolcu olmak
isteyene de
akademisyenlik
hevesindekine de... aynı dersleri aynı mantık(sızlık)la verdiğinizde doğruyu yapmıyorsunuz demektir...
19. ve 20. yüzyılın
devletleri bu yanlışı yaptılar çünkü onlar için okullar , öğrenciler hatta eğitimin kendisi bile ülke rejimine itaat
etmenin dışına çıkmayan insanlar yetiştirmekti....
Ancak 21. yüzyıl başka
bir çağ...
Yazıya kelimelerle
başladık ve öyle bitirelim...
Mesela ‘Tembel’ kelimesi de dilimize
Farsçadan geçen ve hala kullanılan bir
kelime....Tembel kelimesi , “İş görmeyi, çalışmayı sevmeyen, çaba
göstermekten, sıkıntıdan kaçan üşengeç
kimse” anlamına geliyor...
Peki o zaman okkalı bir
soru;
2 milyona yakın insanın
girdiği üniversite imtihanlarında 700 bin kişinin matematik sorularına
dokunmadağı ya da dokunamadığı bir eğitim sistemini sorgulamak mıdır aslolan
yoksa ,
“ bu çocukların hepsi de tembel “
demek mi ?
çıkarın kağıtları yazılı
yapacağım...
hem de hemen şimdi
...!!!!
(
murat örem / 9 mayıs 2013 / ankara .....
fotoğraf / tugay turan
/ doğu karadeniz...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder