*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

24 Mayıs 2013 Cuma

tanju okan ; "dünyanın yükünü çeken yorgun ve güzel insan bin yaşında.."




Behçet Necatigil , ki hocaların hocasıdır , bir şiirinde şöyle der ;



“Açılır parantez

Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti

Kapanır, parantez.



O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı

Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları.



Ya sayfa altında, ya da az ilerde

Eserleri, ne zaman basıldıkları

Kısa, uzun bir liste.

Kitap adları

Can çekişen kuşlar gibi elinizde.



Parantezin içindeki çizgi

Ne varsa orda

Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci...”



Tanju Okan’ın , Türk Müziğinin en güçlü seslerinden birinin ömür parantezi de  27 Ağustos 1938 tarihinde  İzmir'de açılmıştır. İlköğrenimini Manisa'da tamamladıktan sonra liseyi yine egenin öne çıkan illerinden olan Balıkesir'de okur Tanju Okan...



Hayatından hiç çıkmayacak  müzikle de Balıkesir’deki  lise yıllarında tanışır....Sonrasında İtalya yılları başlayacaktır...Yıl 1961 olduğunda, Tanju Okan yirmili yaşlarının ortalarına doğru ilerlemekte ve şan eğitimini tamamlayarak ülkesi Türkiye'ye gelmektedir...



Artık  profesyonel müzik yapacaktır Tanju Okan ve istikamet başkent  Ankara'dır....



Tanju Okan Ankara'da bir yıl kalır , hemen arkasından da kendini daha iyi ifade edeceğine inandığı için  İstanbul'a yerleşerek Müfit Kiper Orkestrası'nda çalışmaya başlar. Müfit Kiper ,  Tanju Okan'ın ve bir çok başka ismin  müzik kariyerinde önemli bir yere sahip olacak orkestranın kurucusu ve Türk tiyatrosuna da emek vermiş isimdir...Müfit Kiper’in oğlu da  tiyatroseverler tarafından yakından tanınan oyuncu Mazlum Kiper olur...



Gür sesi ve kendine özgü yorumuyla dikkat çeken  Tanju Okan, Müfit Kiper Orkestrası'yla yurt dışında bir çok konsere katılır....1964 yılındaki  Balkan Festivali'nin hemen ardından yıl içinde  ilk plağını    çıkarır ; İbibikler Öter Ötmez Ordayım...Tanju Okan'ın ünlü müzisyenlerle ortak çalışmalarından biri de  Nilüfer ve Modern Folk Üçlüsü'yle birlikte yıllar önce seslendirdiği Arkadaş Dur Bekle şarkısıdır...



1960'ların Türkiye'sinin  müziğinde iki ana eğilim öne çıkar... Bunlardan ilki , Avrupa ve Amerika'da popüler olmuş parçaların üzerine Türkçe söz yazılarak ortaya çıkarılan “aranjmanlar” olurken ,  diğeri de türküleri ve sanat müziği parçalarını yeni bir anlayışla, batılı orkestra teknikleriyle düzenlemek şeklindedir.


  Bu ikinci eğilim, Anadolu Pop veya Anadolu Rock olarak anılacak müzik türünün doğmasının da yolunu açacaktır zaman içinde... Cem Karaca, Barış Manço, Fikret Kızılok misali isimler deyim yerindeyse bu akımın koçbaşları olurken  Tanju Okan'ın müziği  her iki eğilimden beslense de daha kişisel bir müziktir....


Tanju Okan, plağını çıkardığı  yıl ilk filmi   Cübbeli Gelin için de kamera karşısına geçer. Yalnızca sesi ve yorumuyla değil yakışıklılığıyla da ilgi çeken Tanju Okan, arka arkaya çevirdiği filmlerle dönemin gençlerinin kendine yakın bulduğu, etkilendiği simalardan  olur...



Bu dönemde kısa süreli ilk evliliğini yaşar Tanju Okan. Ölümünden yakın zaman  öncesine kadar, uzun yıllar kırgınlık yaşadığı ve sonrasında baba oğul sevgisinin galip geleceği  ilişkideki oğul  Tansu, bu evlilikten dünyaya gelmiştir.



Sahne hayatının getirdiği şöhret, stres ve sevda hikayeleri  alkole biraz daha yakınlaştırır Tanju Okan’ı...Alkol ve tütün ilerleyen yıllarda da Tanju Okan’ın hayatındaki rolü bırakmak istemeyecek ve ömrünün son yıllarında daha büyük zorlukların içine çekecektir...



Tanju Okan , Dostlarım'da, kendi ağzından şöyle der ;



“...benim en iyi dostum içkim sigaram

onlar da terkederdi olmasa param

canım kadar yakınım el oldu şimdi

dünyada dost denilen kelime yalan..”        



Tanju Okan 1970'lerin başından itibaren ünü Türkiye'yi kuşatmış  bir müzik insanı olur...Özellikle  Nino Varon ve Mehmet Teoman gibi müzisyenlerin başarılı beste ve aranjman çalışmaları, Tanju Okan'ın özgün yorumuyla birleşince piyasaya çıktığı günlerde klasik olan  eserler çıkar ortaya.



Bunların en unutulmazlarından biri de ,

“bu akşam çok efkarlıyım 

 kalbim neden kan ağlıyor?

 bunu bir bilsen sevgilim”   sözleriyle başlayan Hasret    isimli olandır..



En sıradan cümleleri bile gönül telini titretebilecek içtenlik ve vurguda yorumlayan  Tanju Okan, özellikle 1980’li yıllardaki  arabesk akımına yenik düşerek piyasa işi müzikler de yapmak zorunda kalır...Daha o günlere zaman varken  gazino programları ve turneler düzenler 1970'ler boyunca Tanju Okan...Tanju Okan’ın birlikte en çok sahne aldığı isimlerden biri  bugün de taş bebek tanımlamasıyla anılan Gönül Yazar olur...



Tanju Okan, konserler, turneler, programlar, plak çalışmaları derken duyguları yoğun ve  uç noktalarda yaşayan biri olarak aşka ve sevgiye de yakın durur daima.... 1976 yılında ikinci evliliğini yapar. Ancak Tanju Okan'ın alkole zaafı  ,  haklı şöhretin getirdiği egoyla da birleşince bu evlilik de iki yıla bile ulaşamadan sonlanır.



Bu ayrılıktan geriye de , eşyasız kalmış bir ev, her yere saçılmış anılar  ve dilimize uyarlanmış haliyle  Türk müzik tarihinin en unutulmaz şarkılarından biri kalacaktır...



“ Eşyalar toplanmış seninle birlikte

 Anılar saçılmış odaya her yere

Sevdiğim o koku yok artık bu evde

 Sen kadınım...

Kıyıda köşede gülüşün kaybolmuş

 Ne olur terketme yalnızlık çok acı

Bu renksiz dünyayı sevmiştik birlikte

 Sen kadınım...”



İkinci evliliğinin de sona ermesi Tanju Okan'ı derin bir yalnızlığa sürükler. Edip Cansever'in deyişiyle, “ sözlüklerde karaciğer sözcüğü yokmuş” gibi alkole daha da yakınlaşır Tanju Okan...Bir yandan da davudi sesiyle unutulmaz  şarkıları yorumlamaya  devam eder,  Deli Gibi Sevdim ve Yorgunum çalışmaları misali...



Tarih 12 Eylül 1980 olduğunda, darbe günleri müzik ve eğlence sektörüne de kısıtlamalar koyar....Akşamları sokağa çıkma yasağının getirilmesi, değişen koşullar ve televizyonun öne çıkmasıyla yeni zorluklar yaşayan gazino kültürü (!) de kaçınılmaz biçimde etkilenir olanlardan...



Yıllar akıp yeni bir hayatın egemen  olduğu günler geldiğindeyse hem müzik dünyası, hem de ekonomik ve sosyal hayat dünden çok daha farklıdır ....



Tanju Okan'ın müziği de artık  eskisi kadar aranan bir müzik olmaz ne yazık ki.



O yüzden 1980'li yıllardaki  çalışmalarında,  fark edilir bir azalma, kırgınlık  hatta gerileme olur Tanju Okan’ın...



Zor zamanlarının en iyi arkadaşları yine yanındadır Tanju Okan’ın bu dönemde de: Alkol ve tütün....



Tanju Okan, birini seçsek diğerinin hatırı kalacak  onlarca şarkıyı, birden fazla kuşağa sevdirmeyi başarır. Bunların içinde, çocuk olmanın zorluğundan mıdır yoksa bu özlem evrensel bir duygunun  sonucu mudur bilinmez ama  hüzün ve özlemle anılan çocukluk dönemlerine  dair unutulmaz bir çalışma da vardır elbet...Çocukluğum....



Bir rüzgar esti ta eskilerden / Yıkılmış evler ve depremlerden

Oyuncak yaptığım kendi kendime / Üst üste dizilmiş tezeklerden

Bir rüzgar esti ta eskilerden / Taş toprak fındık bahçelerinden

Babamın yırtık elbisesinden / Bayramlık dikildiği günlerden

Çocukluğum çocukluğum / Bir boşluk var anlayamıyorum

Kapkaranlık derin bir kuyu var / Bir türlü içinden çıkamıyorum

Çocukluğum çocukluğum / Eksik birşey var bilemiyorum

O zamanlardan yasaklamışlar / Doyası doyasıya ağlayamıyorum





1990'lar çok  zor  geçer Tanju Okan için. Yaşı biraz daha ilerlemiş, en önemlisi de vücudu, nüfus cüzdanında yazdığından çok daha fazla yıpranmıştır....



Yorgun Tanju Okan son albümü olan  İşte Tanju Okan 95'i yayınladıktan kısa bir süre sonra sağlığını daha da kaybeder. İzmir'in Urla ilçesine yerleştiğinde kesin teşhis konulur: Siroz...



Kangren nedeniyle  bir bacağı kesilir. Bacağının kesilmesiyle ölümünün arasındaki kısa sürede oğul Tansu'yla geçmişe sünger çeker Tanju Okan....



Tanju Okan tarih 23 Mayıs 1996’yı gösterdiğinde İzmir Urla'da geride kalanlara hoşçakalın dediğinde 58  yaşındadır. Yaşarken , vasiyetinde Urla'ya gömülmek istediğini dile getirmiştir...



Hayatın tekerleği döndükçe,  ilerleyen yıllarda magazin haberlerinde tatsız haberlerle tekrar  hatırlanır  gibi olur Tanju Okan, sonra onlar da unutulur gider...



Geriye, Türk müziğinin en hakiki seslerinden olan Tanju Okan adı kalır....

Bu büyük gerçeğin kendisi kalır....



Behçet Necatigil , ki hocaların hocasıdır , bir şiirinde şöyle der ;



“Açılır parantez

Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti

Kapanır, parantez.



O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı

Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları.



Ya sayfa altında, ya da az ilerde

Eserleri, ne zaman basıldıkları

Kısa, uzun bir liste.

Kitap adları

Can çekişen kuşlar gibi elinizde.



Parantezin içindeki çizgi

Ne varsa orda

Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci...”



( murat örem / 24 mayıs 2013 / ankara...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder