Öğrenciler
için kısa ya da uzun olsun her tatil soluk alma zamanıdır... Ayrılmış ya da evli olsalar da anne
baba olmanın çok keyifli ama bir o kadar zor yanlarından biri de çocukların
okul dönemiyle başlar çünkü...
Hele
bir de derslere olan ilgileri, inişli
çıkışlı ve biraz da vurdumduymaz bir yol
izlemeye başlamışsa evlatların ergenlik dönemleriyle birlikte...Birazcık çaba
ve sorumluluk duygusuyla, rahatlıkla hakkından gelinecek derslerde peş peşe
alınan düşük notlar da, işin üzerine tuz biber eker deyim yerindeyse...
Oysa
çocuklarımız da bilmelidirler ki, gelecekteki başarıları yalnızca kendilerinin olacak, anne babalarının değil. Çünkü istisnaları
saymazsak hiçbir anne baba evlatlarının
başarıları ve kazandıkları para üzerinden kendi geleceğinin hayalini kurmaz...
Bunu
evlatlar da anlar zamanla ama genellikle
Bad’el
harab ül Basra olur, iş işten ya geçer ya da toparlaması deveye hendek
atlatmaktan zor bir hal alır....
Önemli
olan, demiri tavında dövmektir....
Önemli
olan kınayı düğüne vaktinde yetiştirebilmektir...
Anne
babalar için, eğitim hayatındaki sorumluluklarını
iyi kötü bilen, çaba harcayan ve harcadığı çabanın sonucunda da mutlu ve başarılı
olan çocuklara sahip olmanın hazzı, kelimelerle ifade edilemez...
Tabi
ki hepimiz okul sıralarından geçtik...
İçimizde
birinci olanlar da vardı ama eski bir
deyimle beşten şaşma altıyı aşma tekerlemesini
kendine rehber edinenlerimiz çoğunluktaydı...
Bazı
anne babalar çocuklarının üzerinden kendi geçmişlerini temize çekmek istese de büyüklerin
çocuklarının eğitimiyle ilgili kaygıları genellikle haklı nedenlere dayanır...
Elbette
şu hayatta her zaman her öğrencinin en yüksek notları alması gerekmez. Biz anne
babalar, büyükler de çoğunlukla böyle bir saplantının içinde olmayız.
Buraya
kadar değindiklerimiz madalyonun bir yüzü ancak bir çok olayda olduğu gibi bu
alanda da madalyonun ters yüzünden
yansıyan gerçekler de var....
Eğitim
ve öğretim kavramları değişen dünyada her gelen günle yeniden tanımlanıyor. Bundan
yalnızca 10 yıl önceye kadar bile öğreten ve öğrenen arasındaki ilişki çok daha
belirgin ve hiyerarşikken bu sınırların geçirgenliği ve değişkenliği tahmin
edilemeyecek kadar artmış durumda...
Eski
dönemlerin, öğreten ve öğrenen kişileri arasındaki
sınır inceldikçe bilgiye dayalı
geleneksel otoritenin kurulması da güçleşiyor artık...
Meselenin
bam teli de tam burası...
Bu
gerçeği, öğretmenlerin dışında bizler de anne baba olarak yaşıyoruz. Eskiden, öğrenme
dediğimiz olgunun en büyük unsuru tecrübe etmek, deneyim kazanmaktı... Tecrübe
de daha çok yaşlanmakla kendiliğinden kazanılan pratik olduğu için anne babalar
bildiklerini çocuklarına anlatırken kendiliğinden otorite kurabiliyor bu durum çocuğun anne babaya duyduğu saygıyı ve çekinme duygusunu da artırıyordu...
Fakat
yeni durum çok farklı, çok çok farklı...
Teknoloji
hayatımızın her alanına girdikçe herhangi bir teknolojik aleti doğduğu günden
itibaren gören ve kullanan çocuklarımızın karşısında bizler öğreten
değil öğrenen insanlar oluyoruz artık gün gün...Sırf bu nedenlerden dolayı bile, eski günlerdeki klasik manadaki otoriteyi kurmak pek de mümkün değil biz büyükler ve
anne babalar için....
Mesela,
ayarları bozulan telefon veya bilgisayarınızı kendiniz mi düzeltiyor, yüzlerce
televizyon kanalını sizler mi ayarlıyorsunuz büyükler olarak yoksa işin içinden
çıkamayarak her fırsatta evladım yetiş
diye yardım mı istiyorsunuz bugün...
Hal
böyle olunca da ortaya yeni ve hepimizin acemisi olduğu bir başka gerçeklik
çıkıyor. Öğrenen ve öğrenmeye daha çok ihtiyaç duyan grup anne babalar, öğretmenler , büyükler olurken öğreten ve bilgilerine
ihtiyaç duyulanlar da çocuklarımız oluyor...
Böyle
bir dünyada da eskinin öğreten öğrenen
ilişkisi değişirken hepimizi yeni adımlar, yeni imtihanlar ve yeni bilinmezler
bekliyor.
Yeni
çağ anne babalarımızın, öğretmenlerimizin bizi yetiştirdikleri çağ değil çünkü.
Artık bilginin dayandığı en büyük güç yaşlanmak ve tecrübe etmek de değil. Bu
durumda çocuklarımızla aramızdaki duvarları kaldırmak da, yeni bir ilişki
gerçeğine yürümek de önce bu gerçeği görmekten ve kabullenmekten geçiyor.
Evet
biz büyüklerin hala öğretecek çok şeyi var küçüklere ama eskisinden farklı
olarak onların da bize öğretecek şeyleri günden güne artıyor.
Yeni denklemler kurulurken, eskinin formülleri emin olun ki eskisi kadar
işe yaramayacak...
Hatta
gün gelecek hiç işe yaramayacak....
Bu
yüzden önemli olan demiri tavında dövmektir...
Bu
yüzden önemli olan düğüne kınayı vaktinde yetiştirebilmektir...
Evlat
yetiştirmekse demiri tavında dövmekten de , düğüne kınayı vaktinde
yetiştirmekten de daha önemsiz değildir...
Çok ama çok daha önemlidir...
(
murat örem / ocak 2012-2013../ ankara...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder