“
Mahşerin 4 Atlısı” misali ;
“Anadolu
Popunun”
dört
kare ası’ndan biriydi...
4
atlıdan 3’ü gitti...
Barış
Manço ,
Cem
Karaca,
Fikret
Kızılok...
Sonuncusunun
,
Erkin
Koray’ın ,
ömrü
de sesi de uzun olsun...
Fikret Kızılok, besteleri
ve hakiki müzik adamlığıyla tanındı en
çok...
prozodi
hatalarıyla dolu müzikleri ve bunları yapanları
“pat
diye teşhir etmesiyle de”
öne çıktı her daim ...
Haklı
olduğu konularda dilinin hiç kemiği yoktu...
Öyle
ince hesapları bilmezdi...
Didişmeyi
de “laf
aramızda” severdi...
İşini
çok iyi yapmayı da severdi...
Bu
yüzden ensesi çok kalındı...
İnsanın
gönül telini titreten çalışmalar da yaptı,
İstersem
‘çok
satan müziğin” kralını bilirim dercesine besteler de...
Ne
demek istediğimizi merak edenler Kızılok imzalı , Sertap Erener’in yorumladığı “kumsalda” şarkısını ve fransızca
versiyonunu -plage egoiste-dinleyebilir...
Ölümünden
önce sözleri ve bestesini yapıp söylediği şarkı belki de ömrü boyunca durduğu “
bilgi ve emeğe dayalı iğneleyici yerin” net adresiydi...
Hem
akıl, hem eleştiri, hem de kinayenin feriştahı vardı...
Şunları
demişti;
“ Adidasla tekkelere gidersin
Baklavayla whiskyleri içersin
Nescafeyle falımıza bakarsın
Bu can sana kurban olsun
Benetton'dan eşofmanı giyersin
Jogging yapıp nefesini açarsın
Şapır şapur balgamları atarsın
Bu can sana kurban olsun
Come on everybody
We gonna sing together rightnow
Clap your hand haydi
I say why
High! One!
Why
Why high one why
Allright now baby. Right now baby
Go now! Go now!
You know manuplation?
Mercedesle hacetine gidersin
İstemeden ahaliyi ezersin
Tuvalete karikatür çizersin
Bu can sana kurban olsun
Akşam olur gazinoya gidersin
(you know man gazino? ayayaya)
Assoliste çelenk ikram edersin
Evdekilere de dayak atarsın
Bu can sana kurban olsun
Rightnow baby! Come on every body
We gonna sing together! All together
Clap your hand! Haydi!
I say why
High! One!
Why
Why high one why
Rightnow baby
Go now
Come on Abdullah go!
Memleketin her tarafı dağ mıdır?
Rock'N'Roll'a mapushane var mıdır?
Ölen ölür kalan sağlar sağ mıdır?
Bu can sana kurban olsun
Rightnow baby! Come on every body
We gonna sing together! All together
Clap your hand! Come on now! Don't worry
I say why
High! One!
Why
Why high one why
Rightnow baby
Go now
Elveda everybody thank you very much
Elveda! Elveda! Allah'a emanet!
Thanks....”
Deniz’i
severdi...
Yağmur’u
severdi...
Bülent
Ortaçgil’i severdi...
Müziği
severdi...
Halkını
severdi...
Aşık
Veysel’i severdi...
“anadoluyum
ben tanır mısın ?”
diyen(ler)
i severdi....
Ben
de onu çok severdim...
Hala
da, çokkk severim...
Ölümünün 12. yıldönümünde bu yazıyı yazdıran da aynı sevgidir ...
çünkü
o,
fikret kızılok’tu....
Türk
müzik tarihinde çok iyi besteleriyle, hiç bağırmadan, adeta mırıldanırcasına söylediği yumuşak
yorumuyla ve müzik adına girdiği keskin polemiklerle de bilinen büyük bir ustaydı
Fikret Kızılok....
bir sevda çekerdi kalbim
sessiz tek başına
varamaz dokunamazdı elim
umutsuz yarasına
biliyorum kavuşmak imkansız
anlıyorum,
yaşamalıyım sensiz
tek başına , tek başına......
demişti unutulmaz şarkısında....
Fikret Kızılok, 1946 yılının 10 Kasımında başlayan ömür
yolculuğunu 2001 yılının 22 Eylül’ünde
tamamlamak zorunda kaldığında 55 yaşındaydı...
1993 yılında daha ellili
yaşlarına varmadan bestelediği
şarkısında da söylediği gibi, kendini yoran , üzen, yolda bırakma
belirtileri gösteren kalbinin huysuzluklarına daha fazla direnemedi Fikret
Kızılok...
Bu şarkının sözlerinde
şöyle demişti Fikret Kızılok....
kalbim neden hep olmazlarda
neden hep
çıkmaz sokaklarda
dayanmak artık kolay değil
bırakacak
gibisin yarı yolda
sevdin olmadı
bir dünya istedin kardeşçe
olmadı....
Fikret Kızılok’un müzikle ilgili en büyük
şanslarından biri, kendisinin de
belirttiği gibi Galatasaray Lisesi
yıllarındaki ağabeylerinden ikisinin Timur
Selçuk ve Barış Manço olmasıdır...
Müzikle dolu dolu geçen lisenin ardından Dişçilik Yüksekokulunda öğrenci olan
Kızılok “vakitlerden bir vakit”- “ uzun
ince bir yolculuğa çıkar” ve
Aşık Veysel’le tanışır....
Bu
tanışmanın ardından albüm çıkaran Fikret Kızılok 1969 yılının Kasım ayında tekrar
Aşık Veysel’in yanına gidecek ve mevsim
koşullarına , kardan kapanan yollara gönüllü
teslim olarak Veysel Usta’nın yanında aylarca kalacaktır...
Yumma
Gözün Kör Gibi ve Yağmur Olsam bu dönemin besteleridir
ve Kızılok’a ilk altın plağı kazandırır.....
(....)birinin aklı yok
deli divane
bir kısmı muhtaçtır acı soğana
bir kısmı muhtaçtır acı soğana
bir kısmını zengin etmiş yan yana
şimdi kendi
saklanıyor sır gibi
kimine saz vermiş çalar eğlenir
kimi zevk içinde
güler eğlenir
Veysel gözyaşlarını siler eğlenir
yeter gayrı yumma
gözün kör gibi
Altın plak başarısının
ardından bir 45’lik daha yapan Fikret Kızılok, Karacaoğlan’dan
bestelediği türküyü de paylaşır ve listelerde uzun süre 1 numarada kalır....
Aynı listede Fikret Kızılok’un gerisinde kalan eserlerden biri de Kızılok’un liseden ağabeyi olan Barış Manço‘nun Dağlar Dağlar’ıdır....
Aynı listede Fikret Kızılok’un gerisinde kalan eserlerden biri de Kızılok’un liseden ağabeyi olan Barış Manço‘nun Dağlar Dağlar’ıdır....
1970 yılındaki plaklar
ve başarılar, dönemin müzik dergilerinin anketleri arasında
da en tepeye çıkarır Fikret Kızılok’u....1970’lerin ilk yarısı Fikret
Kızılok’un unutulmaz eserlere imza attığı dönem olur...
İçinde Ahmet Arif’in dizelerinin de yer aldığı bir başka Kızılok bestesi de Anadoluyum adını taşır....
İçinde Ahmet Arif’in dizelerinin de yer aldığı bir başka Kızılok bestesi de Anadoluyum adını taşır....
beşikler vermişim Nuh’a
salıncaklar hamaklar
çektiğim çileler
anadoluyum
tanır mısın ?
allı turnam haber etmiş
bizim
köyde ölen varmış
mezarın kendi kazmış
anadoluyum,
tanır mısın ?
Fikret Kızılok’un dönemin
gündemine oturan şarkılarından biri de Köroğlu Dağları adını taşır.... Türk
müziğinde hemen hemen hiçbir eserde yer almayan ve daha çok Hint müziği
enstrümanı olarak bilinen sitarla başlayan bestede şunları söyler Fikret
Kızılok.....
köroğlu Dağları geçit vermiyor
yaşlı
gözlerime uyku girmiyor
hasretine düştüm akşam olmuyor
aylar
oldu senden haber gelmiyor
ötme bülbül ötme garip olurum
hasretine düştüm sonra ölürüm....
1970’lerin ikinci yarısı
ilk dönemdeki kadar üretken geçmez Fikret Kızılok için...Elbette yeni çalışmalar vardır ama
gelen eleştiriler Fikret Kızılok’un kendini tekrarladığı yönünde
olur....
Aşık Veysel’in ölümünden
sonra müzikten tümüyle koptuğunu belirten Fikret Kızılok geri dönmüştür ama içine sinmeyen bir şeyler
vardır....1977 yılında çıkardığı Nazım Hikmet şiirlerinden oluşan Not
Defterimden isimli albümde de deneysel çalışmaları vardır Fikret
Kızılok’un....
Bu albüm, döneminin doğu bloku ülkesi Polonya’dan ödüller de alsa alışıldık Fikret Kızılok müziğinden çok uzaktır....
Bu albüm, döneminin doğu bloku ülkesi Polonya’dan ödüller de alsa alışıldık Fikret Kızılok müziğinden çok uzaktır....
1980’lerle
birlikte bir kez daha sarsıcı ve kalıcı işlere imza atmaya hazırdır Fikret
Kızılok....Tabla, gitar, bas, ney ve bendir eşliğinde , üzerinden
çeyrek asırdan fazla geçse de
unutulmazlar arasına çoktan girmiş olan zaman
zaman albümünü yayınlar Fikret Kızılok...
Bu
albümde yeni çalışmalar olduğu gibi geçmişte yapılan bestelerin yeni yorumları da vardır.....
ellerim gözlerim kelepçelenmiş
sevda çöllerinde
sevda çöllerinde
geçiyor aylarım yıllarım gecelerim
sevda zindanlarında
sevda zindanlarında
Yeter ki sen sev beni ,
yeter ki inan bana....
yeter ki inan bana....
Albüme adını veren büyük
şarkıya ait sözler de şöyledir;
bir gün olsun unutunca
dışımda
kalıyorsun
oysa seni düşününce
içime sığmıyorsun
gözlerimi kapatınca
yanımda
oluyorsun
seni öpsem,seni okşasam
farkına varmıyorsun
hergün akşam oluşunda
kadehime doluyorsun
zaman zaman o zaman
zaman
zaman, ahh o zaman
1980’lerin
ortasıyla birlikte Fikret Kızılok’un hayatında
bir başka hakiki müzik insanı Bülent Ortaçgil ve Çekirdek
Sanatevi günleri vardır..Bugün de nitelikli çalışmalarını sürdüren
Bülent Ortaçgil’le birlikte hayata
geçirilen ve kar amacı gütmeyen
Çekirdek Sanatevi projesi bilenler için hala hala gönüllerde yaşamaya devam eder....
Bu
satırların yazarı da o şanslı günlerin
tanıklarındandır....
sonrasında Ortaçgil ve Kızılok yollarını ayırsalar da...
sonrasında Ortaçgil ve Kızılok yollarını ayırsalar da...
Çekirdek
Sanatevinde yapılan şudur: Küçük ve çok samimi bir konser gibi canlı
çalınıp söylenen eserler amatör teknik ve doğallığıyla kayda alınıp
çoğaltılmakta konserin ardından da dinleyiciye küçük bir parayla satılmaktadır kaset olarak....
Birçok
sanatçı ilk sahne deneyimlerini bu adımla yaşamıştır o dönemde.......
Ama Babacığım şarkısı da bu döneme aittir ve o zamanki Kızılok - Ortaçgil arkadaşlığının eseridir.... Ama Babacığım şarkısının içindeki çocuk sesi de bugünün büyümüş Yağmur Kızılok’unun sesidir....
Ama Babacığım şarkısı da bu döneme aittir ve o zamanki Kızılok - Ortaçgil arkadaşlığının eseridir.... Ama Babacığım şarkısının içindeki çocuk sesi de bugünün büyümüş Yağmur Kızılok’unun sesidir....
Yağmur
Kızılok, Fikret Kızılok ‘un
oğludur.....
Fikret
Kızılok 1990 yılında, sonraları aceleye
geldiğini kendisinin de itiraf edeceği Olmuyo
Olmuyo albümünü yayınlar....1995 yılında da dönemin siyasi hayatına
ironik eleştiriler ve göndermeler yapan bir şarkı besteler Kızılok ve Demirbaş adını verir....
Demirbaş diye tanımladığı , Türkiye’nin son yarım yüzyılında daimadaimiolan Süleyman Demirel’dir...
Demirbaş diye tanımladığı , Türkiye’nin son yarım yüzyılında daimadaimiolan Süleyman Demirel’dir...
Fikret
Kızılok’un unutulmaz beste ve şarkılarından ikisi de Gönül ve Bu Kalp Seni Unutur mu ? isimlerini taşır....
Bu
şarkılar bir çok isim tarafından da seslendirilmiş, daha da önemlisi geniş kitlelere
ulaşan şarkılarından olmuştur Kızılok’un...
Fakat ,
bize sorarsanız , bu şarkıyı Fikret Kızılok dahil hiç kimse ama hiç kimse Sibel
Sezal kadar unutulmaz kılmamıştır...
Fikret
Kızılok; aradan yıllar yıllar geçtikçe kapladığı yer ve
arkasında bıraktığı boşluk çok daha iyi anlaşılacak olan çok büyük bir müzik
insanıydı...
Besteleyip
söylediği eserlerin sayısı onlarla ifade edildi...
Yetiştirdiği
öğrencileri, keza öyle...
2001
yılının 22 Eylülünde aramızdan ayrıldığında yalnızca 55 yaşındaydı Fikret
Kızılok ...
Ölüme
uzun süre direnmiş, yorgun kalbiyle inatlaşmış, kilolarından kurtulup dal gibi
bir adam olmuştu ama olmadı...
Olan
neydi , olmayan neydi ? diye sorarsanız...
Ona da
verecek cevabımız yok....
Kimileri
, bir taş gibi yaşar onlarca yıl,
Kimileri
bir kuyrukluyıldız misali ışık hızıyla gelir geçer...
Belki
hayat
yürüdüğünüz
yolun uzunluğu değil de ,
bıraktığınız
izlerin ölçüsündedir....
Kimbilir....
Ölüm
yıldönümlerinde -gazetelerin magazin sayfalarına bakarsanız-
mezarına bir avuç insan gitse de ,
Fikret Kzılok anadolunun şairi, müzisyeni, aydını olmuştur...
Anadolunun bir adı da “ahde vefadır....”
Bu
millet, ölülerine ve dirilerine sevgisini,
sekizinci sınıf medya organlarının onuncu sınıf ölüm yıldönümü haberlerine bakarak
sunacak değildir...
Ölüleri
yad etmenin, ölüleri hayırla, sevgiyle, özlemle yad etmenin tek yolu mezar
taşlarının başında toplanmak da değildir...
Fikret
Kızılok’un da buna ihtiyacı yoktur...
İhtiyacı olanlarında da Fikret Kızıloklardan haberi yoktur ..!!!
(murat
örem / 23 eylül 2013 / ankara....)
çok güzel yazmışsınız, teşekkürler
YanıtlaSilsiz de kıymet bilir bir yorum yazmışsınız...
Silbenden de teşekkürler....
selamlar...
murat örem....
Büyük ustaydı. Eserleri uzun süre yaşayacak ve dilden dile dolaşacak.
YanıtlaSilSenin gibi dostlar da unutulmaması için böyle güzel yazılar yazacak. Kalemine sağlık.