Bir
dili başka dile çevirenler için farklı metodlar vardır...Kimileri çevirdikleri
metnin birebir orijinaline sadık olmasını yeğler, bunun için çabalar...Kimileri
için her çeviri dönemi yazılanlar üzerine yeniden düşünme ve tekrar yazma
sürecidir çevirdikleri ana metnin anlamını da göz ardı etmeden....
Shekespeare’in o ünlü “ to
be or not to be..” cümlesini Türkçeye çok insan çevirmiştir “
olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu....” mealinde...
Ama
güzel insan büyük edebiyatçı Can Yücel için bu cümlenin çevirisi tam da şöyledir
;
“
...bir ihtimal daha var...o da ölmek mi dersin....”
Dünya
tarihi,
kendi durdukları yeri emek emek sağlamlaştırırken etrafındaki insanları
da kendine getirmek için uğraşan binlerce isimle doludur...Kimileri hala bilinir
insanlık alemince...Kimilerinin mezarı bile yoktur...Kimileri 20. ve 21.
yüzyılın pop art çağında, ölümlerinden onlarca yıl sonra bile birer medya maymunu , kapitalizm nesnesi
yapılmak istenmiş ve maalesef bu çoğunlukla başarılmıştır da....
Şimdi
başa dönelim ve çevirinin imkanları / imkansızlıkları doğrultusunda vakti
zamanında İngilizce olarak dile getirilmiş bazı cümleleri paylaşalım dilimize Can
Yücel misali uyarlanmış halleriyle...
"
biz insanlar, kuşlar gibi uçmayı balıklar gibi yüzmeyi öğrendik
fakat
kardeşçe yaşamamız Kaf Dağının ardında
kaldı..."
“
büyük bir kötülüğün ortasında düşmanımın
sesinden daha çok
dostlarımın
ürkek ve iki yüzlü sessizliğinden korkuyorum...”
“
haksızlığın sabit bir yeri yoktur dünyada...
bir
yerdeki haksızlık gün gelip her yeri ele geçirebilir...”
“
ölmeye değer umut ve amaçlarınız yoksa
yaşamaya değer amaçlarınızı da sorgulamanız
gerekir...”
“ kolay zamanlarda konuşmak kolaydır...
insanları
zor zamanlarda nerelerde durduklarına bakarak tartınız....”
“
karanlığı yenmenin yolu daha çok karanlık değil yalnızca ışıktır...
nefreti
aşmanın yolu daha büyük nefret değil yalnızca sevgidir...”
“
güvenli mi ? sorusunu korkaklar ,
ne
işime yarayacak ? sorusunu menfaatçiler,
herkes
ne zaman beni tanıyacak ? sorusunu
kendine sevdalılar
sorar....
adaletli
mi ? sorusu
yalnızca
vicdanı olanlara aittir...”
Bu
cümlelerin her biri tek bir insana
aittir...
Bu
cümlelerin her biri “ I have a dream... / bir hayalim var...” cümlesiyle bile
insanlığın onur tarihine kalan o kara
derili adama aittir...
Bu
cümlelerin her biri, kırklı yaşların
bile kapısından içeri gir(e)meden boynuna saplanan mermiyle öldürülen ve
yaşadığı dönemde “ ben siyah derimden
dolayı köle olmayacağım...sizler de bunu düşünmelisiniz..” diyen adama
aittir...
Bu
cümlelerin her biri, ülkesi Vietnam’a
saldırdığında şiddete asla başvurmadan olan
bitene şiddetle karşı çıkan o adama aittir...
Bu
cümlelerin her biri , altta kalanın canı çıksın misalince
işleyen vahşi kapitalizme sonuna kadar karşı çıkan o adama aittir...
Bundan
tam 45 yıl önce tarih 4 nisan 1968’i gösterdiğinde uzaktan ateşlenen bir
tüfekle boynundan vurularak öldürülen de işte o adamdır...
Rivayet
odur ki , o adamın öldürülüşünden sonra yapılan otopsisinde 40 yaşında olması
gereken kalbi 60 yaşında çıkmıştır...
Şimdi size bu cümleleri yazan orta yaşlı ak saçlı iki çocuk babası
adam da bundan
45 yıl önce yalnızca iki ay sonra dünyaya gelmenin telaşı içindeydi kendini bilerek
bilmeyerek...
Bazı
insanları sevmeniz için karşılıklı kahve içmeniz gerekmez...
Bazı
insanları çok sevmeniz için akrabanız olmaları gerekmez...
Bazı
insanları çok çok sevmeniz için bütün fikirlerine katılmanız da gerekmez...
Bazı
insanları çok seversiniz hiç ama hiç tanımadan hatta aynı çağda bile soluk alıp vermeden....
Bazı
insanları hiç sevmezsiniz...
Aynı
zaman diliminde ve aynı coğrafyada yaşamış olmanız bile utanç vesilesidir sizin
için...
Bazı
insanlardan nefret edersiniz, küçücük
menfaatleri için sanatta , siyasette, sporda , kültürde, sokakta, iş yerinde
şurada burada her devrin hacıyatmazı olduklarına defalarca şahit olduğunuz
için...
Bazı
insanlar sevilmeyi hak eder...
Bazı
insanlar derin bir saygıyla birlikte sevilmeyi pek çok hak eder...
Bazı
insanlardan nefret etmek de hakkınızdır şiddete bulaşmadan...
Bundan
tam 45 yıl önce öldürülen Martin Luther King sevilecek adamlardandır benim
için...
Martin Luther King
sevilecek, her daim anılacak insanlardandır...
Benim
durduğum yer burasıdır....
Sizin
durduğunuz yer neresidir bilemem ki...
Zamanın
ve zeminin kayganlıkları hanginizin ruhlarını ne kadar yaralamıştır,
çürütmüştür ....
uzaklardan
anlayamam ki....
Benim
de bir hayalim var ;
Mesela
40 yaşın eşiğinde öldürülen Martin Luther King,
Mesela
41 yaşında başı taşla ezilerek öldürülen Sabahattin Ali
oralarda
bir yerlerde bir araya geldiklerinde;
ilk cümleyi içlerinden hangisi kurardı acaba Hasan Hüseyin Korkmazgil’in
dizeleri misali
“
ağlayanlar bir gün güler elbette...” diyerek...
(
murat örem / 2 nisan 2013 / ankara...)
Helalin var dostum. Ellerine ve yüreğine sağlık. Hem de en okkalısından. 🍀👏👏👏👏👏👏
YanıtlaSilNamıkçım;
SilSevgiler selamlar....varolasın....