“Bizim
millet, dış görünüşündeki aldatıcılığa rağmen, hürriyetsizlikten iğrenir. Çünkü
tarihinde, batıdakine benzer kölelik dönemi yaşamamıştır. Geçmişte ne köle
olmuştur, ne de köle çalıştırmıştır. Bunun için her çeşit hürriyetsizliği
insanlık onuruna hakaret sayar. “
Bu
cümleler tam 40 yıl önce 21 Nisan 1973 tarihinde dünyadaki konukluğu 63 yaşında sona eren
edebiyatçı ve düşünür Kemal Tahir’e
ait...
Kemal
Tahir’in bu tespitinin üzerinden onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen, sırf alıntılanan cümlesine bakarak bile , farklı
bir sosyologla da karşı karşıya olduğumuzu anlayabiliriz...
Zaten bu
yüzden yaşadığı dönemde ve sonrasında
da Kemal Tahir’in tezleri büyük ses getirmiştir...
Kemal Tahir
sıra dışı ustasıdır Türk edebiyatı ve
düşünce hayatının....
Kemal Tahir Anadolu’nun
tarihi, insanı ve kültürü üzerine çok
fazla zihin yormuş, alışılanın fazlasıyla dışında aykırı şeyler söylemiş, yazılanların bir kısmı zamanla elenirken bir kısmı da kendi
içinde tutarlı tezler olarak bugünlere kalmıştır...
Kemal Tahir’e göre, bu toprakların
siyasi, hukuki, sosyal meseleleri
batı dünyasına bakarak, oradaki kurumları alarak çözülemez....
Çözülemediği gibi daha
da büyük meselelere yol açar zamanla.
Çünkü anadolu
gerçeği ve anadolu insanı batıdan apayrı
olmuştur her zaman....
Kemal Tahir bu
fikirlerine dayanarak daha o zamanlardan Türk modernleşme hareketinin batıya dönen
yüzünün bir süre sonra büyük sorunlar yaratacağını söylemiş, romanlarında da
buna vurgu yapmıştır..
12 yıllık hapisler ,
zindanlar şunlar bunlar da farklı tezlerinin hediyesi(!) olmuştur maalesef Kemal Tahir’e...
Özellikle Devlet
Ana isimli romanında bu toprakların tarihinin batı dünyasıyla
farklılığını Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş sürecinin öncesi ve insanı üzerinden anlatır Kemal Tahir uzun uzun...
Yine Yorgun Savaşçı romanında
da Milli Mücadelenin özellikle batı anadolu halkı tarafından başlangıçta
sahiplenilmediğini yazar aynı Kemal
Tahir bütün tepkileri göze alarak...
Kemal
Tahir , kartondan olmayan roman kişileriyle dönüp dönüp şunu anlatır ; Dünya medeniyeti doğu ve batı
olarak ayrılıyorsa , Türkiye de insanı,
tarihi ve refleksleriyle doğulu bir
toplumdur...
Kökleri batıda
değildir...
Bu
gerçek yok sayılır, kurumlar batıdan alınırsa
bu çabalar çözüm olamayacağı gibi yeni ve büyük meseleler de kaçınılmaz olacaktır zamanla....
Bu tezleri
daha da güçlü dile getirdikçe, Kemal
Tahir’i kendine yakın bulan gruplar da, ideolojiler de soldan sağa değişmiştir
yıllar içinde...
Yönetmen
Halit Refiğ Kemal Tahir’le ilgili şunu der bir röportajında ;
Sol olarak algılanan
geçmişinden ötürü o tarihe kadar Kemal Tahir’e uzak duran, hatta düşmanca
davranan gelenekçi, milliyetçi çevreler ona ilgi duymaya, hatta sahiplenmeye
başladılar. Eski gruptakiler de Kemal Tahir’i son söyledikleriyle acımasızca eleştirirken
dün yere göğe koyamadıklarını
unutmuşlardı...
Devlet zaten hep mesafelidir Kemal Tahir’e
de, yeni şeyler söyleyen bir çok isme
yaptığı gibi...
Bugün,
umuyoruz ki meselelerini
tarihini, insanı ve kültürünü daha serinkanlı tahlil etmeyi öğrenmiş bir
toplum olsun içinde yaşadığımız...
Çünkü
yazarlar düşünürler koşulsuz şartsız
destek olduğumuz veya nefret ettiğimiz takımlara, gruplara , ideolojilere ait
olmamalıdır...
Bizden
sizden diye ayrımlar komiktir,
yanlıştır, ilkelliktir...
Yazarlar,
düşünürler bir ülkenin hakkıyla fikir işçileri, yaşadıkları dönemde çoğunlukla boyalı ve lanetlenmiş kuşlarıdır ama onlar hakkındaki son sözü de tarih söyler,
türküler gibi...
Sel
gider kum kalır çünkü zaman değirmeninde...
Ayrıca
bütün ideolojilerden bağımsız olarak Kemal Tahir’i okumak yepyeni bir edebi
dünyanın muhteşem kapısından içeri girmektir....
Kemal
Tahir’i ölümünün 40. yılında bir kez
daha saygıyla anmak da bize yalnızca onur verir...
( murat örem / 22 nisan 2013 / ankara...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder