“ Hayat
tarzınız değişmiş ama mantaliteniz aynı kalmışsa ne fayda. Durum
buysa sorun büyük demektir. İlişkilerden söz ediyorum. Kadınlarla erkeklerin
yaşam biçimleri ve koşulları değişirken, karşı cinse ve ilişkiye bakışlarında
eşit oranda bir zihniyet farklılığı yaşanmadığından. Bugünkü yakınmaların
kökeninde yatan ana problem bu çelişkiden doğuyor sanıyorum. Birbirlerimizden
beklentilerimiz günün gerçeklerine uyum sağlayamıyor. Kadınlar da erkekler de
kendi yaşayışlarındaki, yaklaşımlarındaki ve fikrî yapılarındaki
değişikliklerin kabul görmesini beklerken, karşı tarafın geçirdiği
farklılaşmadan tedirgin oluyor, rahatsızlık duyuyor, hayal kırıklığına uğruyor.
O zaman başlıyor, “nerede o eski erkekler, kadınlar”
edebiyatı.
İnsanlar eskisine göre ne daha
iyi ne daha kötü; yalnızca imkânları daha farklı ve fazla. Özlemlerimiz, değer
yargılarımız, bir beraberlikte aradığımız kriterler hayat akışındaki
yeniliklere paralel bir seyir izlemiyor. Bu da doğal. Çünkü ruhen değişmiyoruz
ya da “aynı hızla” olmuyor bu sahada devinim. Duygularımız, davranışlarımız
kadar kolay adapte olamıyor dönemin şartlarına. Acemilik çekiyoruz.
Hissettiğimiz gibi yaşayamıyor, yaşadığımız gibi hissedemiyoruz....Sonuçta neyi
denesek , nasıl yapsak, her şeyde bir yavanlık buluyoruz.
İçimizde hep, ‘eksik bir şeyler var’ duygusu...
Çabucak usanmak ve hayata dair
bir tatminsizlik duygusu...”
Rengin
Soysal çok önce yayınlanan, Kadınla
Erkeğin Seyrüseferi başlıklı yazısına bu cümlelerle başlamış...
İnsanlığın
var olduğu günle başlayan ve hep devam
edecek bir mesele, kadınla erkeğin
ilişkisi, birbirine olan ihtiyaçları ve bitmeyen tartışma, çatışma konuları....
Zamandan
zamana, kültürden kültüre farklılıklar gösterse de, bilimsel araştırmalarla
sorgulansa da dünyanın
her yerinde temel mesele kadınla erkeğin hiç kop(a)mayan ama hiçbir zaman da
sütliman olmayan ilişkisi ...
Rengin
Soysal yazısının farklı yerlerinde şu çok önemli cümleleri de kuruyor kadına ve erkeğe
dair:
“ İş hayatının içinde bin bir zorlukla, türlü
rekabetle , haksızlıkla yüz yüze gelen kadın, nasıl koruyabilir eski zarafetini
?
Kadınlarla rakip olan onların
kendisine ihtiyacı olmadığını hisseden bir adam ne derece sürdürebilir
şövalyeliğini ?
Hayat
geriye doğru akmaz...
Kadınlarla erkeklerin rolleri
eskisi gibi devam etmez elbette yeni düzende...(..)
Kadınla
erkeğin hayatın içinde daha çok alanı paylaşmaları güzel fakat birbirlerinin
rolünü üstlenmeye kalkışmaları tuhaf olan...(..)
Kadın erkek ilişkilerinde
anlaşmazlıklar, ayrılıklar, aldatmalar, aradığını bulamamalar bu çağa mahsus
değil...
Daima
vardı ve daima da olacak...
Esas mesele kıymet bilme
duygumuzdaki azalma belki...
Gereğinden fazla
müdanasızlık...
Nasılsa ‘seçeneklerimiz’ çok
etrafta...Bu durum üzülmeyeceğiz, acı çekmeyeceğimiz anlamını taşımıyor ama
kolay atlatacağımıza inanıyoruz...
Bıkkınlık , yorgunluk ve
anlamsızlık hakim oluyor yavaş yavaş ruh halimize...Halinden memnun olmak
zorlaşıyor...
Erkeklerin hayatında fazla bir
şey değişmedi...
Kadınların değişimine alışmak
zorluyor onları...(..)
Sorumluluk tek taraflı olmamalı
zaten fakat son tahlilde yaşam biçimimiz kadın ya da erkek olduğumuzu
unutturmamalı....”
Değişen koşullar, hızlanan hayat, yetiştirilmesi
gereken işler , ödenmesi gereken faturalar ve
Rengin Soysal’ın da çok doğru tespitlerle vurguladığı gibi birbirinden
rol çalmalar derken, kadın ya da erkek
olalım hepimiz yıpranıyoruz.
Kendimizi, sonu olmayan bir koşturmacanın içinde
görürken, ruhen ve bedenen çok bitkin
günler yaşıyoruz.
Böyle
olunca da kadın ya da erkek olalım en yakınımızdan çıkarmaya kalkıyoruz
çaresizliğimizin yorgunluğumuzun
acısını.
Biraz
sakin düşündüğümüzde görüyoruz ki , karşımızdaki sevgilimiz, kocamız ya da
karımız da aynı sıkıntıların farklı boyutlarını yaşıyor.
Bunu
görüp frene basmadığımız anda da çatışma kaçınılmaz oluyor...
Çatışma
dediğimiz şey aslında hayatın ve dramanın içinde var....
Olmalı
da....
Ancak
her şeyin yalnızca çatışmadan ibaret
olmaya başladığı her ilişkinin de nihayetinde gideceği tek yer de kişisel tarihlerimizin mezarlığı....
(
murat örem / 2012 ...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder