Şiirleri ve tiyatro oyunlarıyla tanınan Federico Garcia
Lorca, 5 Haziran 1898 tarihinde doğdu ve ne acıdır ki yalnızca 38
yaşındayken onlarca kişiyle birlikte
kurşuna dizildi...
Suçu, insana inanmak ve faşizme direnmekti...!!!
O Lorca ki ,
İspanya İç Savaşı’nın ilk
yıllarında ve sonrasında neredeyse 40 yıl gücü elinde bulunduran Faşist General
Franco taraftarlarınca kurşuna dizilmişti...
Federico Lorca da, ilk
gençliğinde Avrupa ülkelerinin dünyayı
sömürme yarışında rakipsiz kalmak için birbirini boğazlamasına tanık
oldu....
Tarihteki adıyla 1. Dünya
Savaşı’ydı bu...
Yarım kalan hesap 2.
Dünya Savaşında kesilecekti daha...
Şiirleri ve oyunlarında,
geleneksel İspanyol kültüründen yararlanarak modern dünyanın sorunlarına eğilen
Lorca, batının içine sürüklendiği bataktan kurtulması gerektiğini de düşündü
elbette...
Adı kilise, devlet,
ideoloji veya her ne olursa olsun ; insanı köleleştirmek üzere kurgulanan otoriteye isyan etti. Bunu yaparken de hiçbir
politik gruba bağlanıp yaslanmadı....
Federico Lorca’nın
ülkemizde de devlet tiyatroları dahil defalarca sahnelenen oyunlarından en
bilinenleri Kanlı Düğün, Bernarda
Alba'nın Evi ve Yerma’dır...
Oyunları ve yaşama
coşkusuyla hüznü yan yana getirdiği şiirleri ve şiir gibi dramatik biçimde
noktalanan hayatı Lorca’yı daha da ünlendirmiş bir simge yaptı ...
Bugün bile binlerce insan İspanya’daki Granada’ya gitmenin çabası içindedir....Çünkü Granada onlarca
kişiyle birlikte Lorca'nın da kurşuna dizildiği sembol bir yerdir....
Nasıl bitkilerin
yetişmesi hayvanların hayatta kalabilmesi için asgari şartlar gerekliyse
insanın insan olduğunu hissetmesi, kendini sınırlamadan üretmesi için de bazı
şartlar çok önemlidir...
Söz konusu insan, dahası düşünen sorgulayan insan olduğunda
coğrafyanın bile bambaşka anlamı
vardır...
Edip Cansever 1979 yılında kaleme aldığı yazısında
sanatçıyla coğrafya ilişkisini ne
güzel özetler ve şunları der : “Seine nehrini sevimli kılan, Fransız
yazarlarından başka kimler olabilir ki? Şolohov olmasaydı, Don nehri gene vardı
ama yoktu. Ya Lorca'sız İspanya?”
Melih Cevdet Anday ve
Sabahattin Eyüboğlu çevirisiyle ‘Atlının Türküsü’ şiiri Lorca’ın en
unutulmaz dizelerindendir...
“ Kurtuba
Uzakta tek başına
Ay kocaman at kara
Torbamda zeytin kara
Bilirim de yolları
Varamam Kurtuba'ya
Ovadan geçtim yel geçtim
Ay kırmızı at kara
Ölüm gözler yolumu
Kurtuba surlarında
Yola baktım ama yol uzun
Canım atım yaman atım
Etme eyleme ölüm
Varmadan Kurtuba'ya
Kurtuba
Uzakta tek başına...”
Tarihe Faşist Franco olarak geçmek de mümkündür, Lorca olarak da....
Hayatın ve tarihin tekerleği Faşist Francoların değil , Lorcaların yanındadır ama .....
( murat örem / 04 haziran 2013 / ankara....)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder