*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

18 Haziran 2013 Salı

Ben ona “kardeşim” diyorum... Siz ‘birdüşünengençinsan’ diyebilirsiniz...


Ben ona  “kardeşim”  diyorum...
Siz  ‘birdüşünengençinsan’ diyebilirsiniz...
Bu blogun iyi okurlarından , hakiki okurlarındandır...

Arada telefon eder, uzun uzun anlatır...
Uzun uzun diyorsam bilin ki en az bir saatlik konuşmadır sohbet tarifesi...
Oysa iyi bilir,  telefonla konuşmayı sevmem...
Hele hele keyfim yerinde değilse hiç sevmem...

Yine iyi bilir ki , ne olursa olsun asla  kayıtsız kalmam aramalarına...
Ne yapar eder en kısa sürede ulaşırım...

Hatırı vardır bende...
Hatırı vardır bende çünkü çocukluğundan beri içinden çıktığı yapının  kabuklarını kırmak isterken gönlü çok örselenmiştir ama yolundan dönmemiştir...

Gençliğinin başından beri iyi eğitim almak lazım diye diye , fakülteler bitirmiştir, ana baba parasına yaslanarak zamanında şuursuz harcamalar yapsa da, son yıllarda emek emek kazandıklarıyla ayakta kalmanın çabasındadır....

İzmir’in, İstanbul’un tek başına ayakta kalmak isteyen ve bunu kendince başaran kızı olmuştur...Türkiye’nin kızı olmuştur....

Sırf bu yönüyle bile saygı duyulmayı çok hak etmiştir benim için....

Birkaç gece  önce yine telefon etme  zamanlarından biriydi....
Aradı...
Uzun uzun anlattı...
Hatta uzunuzunuzunuzunupuzun anlattı...
Dinledim...
Konuştum fırsat buldukça ,  daha çok da  dinledim...

Tadı yoktu....
Pek tadı yoktu...
Hatta hiç tadı yoktu...

Ülkesinin , ülkemizin içinden geçtiği türbülans onu da yormuştu çoğumuz gibi...

Bana telefonda “  yıllarını geçirdiğin şehir  tanınmayacak hale gelmeden görmek istiyorsan en kısa zamanda gel hatta hemen gel....dedi...

Ben uzun zamandır önyargılarımı yenmeye çalışıyorum ama olan bitene anlam da veremiyorum...dedi...

Kendimi bunalmış hissetiğim zamanlarda huzur bulmak için defalarca gittiğim yerlere  gün gelip de yeterince özenli  giyinmemişsin denilerek alınmamaktan ciddi ciddi korkmaya başlıyorum artık...    dedi...

Ben de dedim elbette kendisine bir şeyler ....

İnsanın olduğu yerde ümit vardır, umut bitmez çocuğum dedim...

Laf dönüp dolaşınca, blogda yazdıklarımla  ilgili , kendince esaslı bir eleştiride bulundu bana....

“Blogun takvim yaprakları gibi olmasın...
ölüm doğum tarihlerinden yola çıkarak yazmak  ne oluyor ...
kendinden daha çok bahsetmelisin....       dedi...

Hakkıdır, iyi okurların her zaman eleştirme hakkı vardır çünkü...

Zaman zaman aldığım bir eleştiri olduğu için hazırlıklıydım vereceğim cevaplara...

Ben de ona

‘bir insanın kendinden bahsetmesinin bir anlamı varsa bir insan kendinden bahsetmeli ....gerisi ergen hezeyanı olur ”

demek yerine kestirmeden,  şuna benzer cümleler kurdum;

“ evet takvim yapraklarına bakarak da yazıyorum bazı yazıları çünkü takvimin de hatırlatmasıyla yıllar önce bu dünyadaki konukluğu sona eren bir ismi bugünün üç beş  insanına daha hatırlatmanın önemine inanıyorum....

hem ayrıca bir insan başka insanlardan , olaylardan da bahsederek dolaylı olarak kendi durduğu yeri de anlatmaz mı...”  misalince...

Mesela gün içinde , yine,  ölüm yıldönümünden yola çıkarak Cahit Külebi’yi anmak niyetim...

Sonrasında Ahmet Muhip Dıranas, daha sonrasında Kazım Koyuncu gibi...
Benim yazı yazıp paylaşırken metodlarımdan biri bu....
İsterim ki tümüyle hak verilmese de bu metodun mantığını olabildiğince anlatabilmiş olayım...

Bu yazı biraz da ona güleryüzlü cevap olurken meramı anlatmak olsun....

Ben ona kardeşim diyorum...
Siz  ‘birdüşünengençinsan’ diyebilirsiniz...
Bu blogun iyi okurlarından , hakiki okurlarındandır...

Dilerim daim olsun okurluğu , daim olsun kardeşliği....


( murat örem / 18 haziran 2013 / ankara...) 

-fotoğraf / umur arda sürpriz yumurta koleksiyonu...-






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder