*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

19 Haziran 2013 Çarşamba

cahit külebi ; kepeneği aralıksız kar toplayan adam....


20’li yaşlarının  başındayken yazdığı şiire Haziran adını vermiş Cahit Külebi....Ve sanki garip bir sezgiyle şiirin bir yerinde de “belki de haziran bulacak naaşımı...” demiş...



Aradan onlarca yıl geçip tarih 20 Haziran 1997’yi gösterdiğinde de,  hakikaten Haziran bulmuş  naaşını Cahit Külebi’nin...



 “ her akşam bulutlar

 bilmez telaşımı

 her akşam bulutlar

 belki de haziran

 bulacak naaşımı....

 belki de haziran....

 bir gün geleceğim

 alıp şu başımı

 bir gün geleceğim..”



Tam  16 yıl olmuş,  Cahit Külebi’yi   yıllar önce öngördüğü  gibi Haziran ayında bir başka limana uğurlayalı...



Bir şiirinin sonunda da  şunları demişti Cahit Külebi; 



“ Seller aktı gitti. Biz kaldık.

Bulutlar uçtu gökyüzünden.

Rüzgarlar darmadağın etti.

Ne bahçesinden hayır var, ne güzünden.

Akıl da bulutlar gibi çekip gitti.

 Nerden bilirdik, çalışmaktan

Kocayacağını sevgililerin,

Yaşamanın güzelliği kadar

Hoyratlığını, bezginliğini...

Biz kaldık, koyup gitti bahar,

Her şeyi nerden bilirdik....”



Hayatı boyunca Ankara’yı ayrı bir yere koyan Cahit Külebi İstanbul isimli şiirinin sonunda da  büyük bir hayal kırıklığıyla şunları der ;



 Anladım bu şehir başkadır

 Herkes beni aldattı gitti,

 Yine kamyonlar kavun taşır

 Fakat içimde şarkı bitti...



Cahit Külebi’nin şiirinde 1950’lerle  hızlanan iç göçün izleri de görülür... Yazdıkları şiirler  ve tarzları  birbirinden çok  uzak olsa da,  Turgut Uyar, Cahit Külebi’nin anadoluya dönük yüzünü  hayranlıkla anarak şunları demiştir vakti zamanında ;



Külebi, geçmişine, öz geçmişine ve şiirin geçmişine çok şey borçludur..

Halk şiirini halk şiiri yapan bütün duyguları, bütün deneyleri bir kez de kendisi yaşamıştır…

Bu yönüyle Külebi, benzeri olmayan bir örnek niteliği taşır Türk şiirinde: Politika yapmadan halkçı şiir yapmak!

Siyasal hiçbir ima slogan, hiçbir ima yapma hevesine kapılmadan bütün ezilmişliğini de,  keyfini de duyurur Anadolu insanının.

Bu başarısının tek nedeni, sanırım halkı anlatmaya kalkışmamasıdır.

O, halk’tır, halktandır, halkça duygulanır. “ 



İkinci Yeni şiirinin lokomotifi ve bir başka ustası Cemal Süreya da bir şiirinde şu ironik cümlelerle tanımlamıştır Cahit Külebi’yi 



"aralıksız kar toplar kepeneği,

 kravatındaki kir,  mevsimin kiri;

anadolu böyle ilkel kaldıkça

eskimeyecektir külebi'nin şiiri."



Cahit Külebi denince akla gelen ilk şiirlerdendir Hikaye  isimli olanı...

Şunları der bu şiirinin farklı  yerlerinde de   Cahit Külebi;



Senin dudakların pembe

Ellerin beyaz,

Al tut ellerimi bebek

Tut biraz!



Benim doğduğum köylerde

Ceviz ağaçları yoktu,

Ben bu yüzden serinliğe hasretim

 Okşa biraz!



Benim doğduğum köyleri

 Akşamları eşkıyalar basardı.

 Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem

 Konuş biraz!



Benim doğduğum köylerde

 Kuzey rüzgârları eserdi,

Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır

 Öp biraz !

 Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!

 Benim doğduğum köyler de güzeldi,

 Sen de anlat doğduğun yerleri,

 Anlat biraz!



80  yıllık emek verilmiş hayatın  sonunda hala yaşayan  şiirler bırakan Cahit Külebi’yi 20 Haziran 1997’deki ölümünün 16. yıldönümünde saygıyla anarak ve Yurdum şiirini paylaşarak olsun son cümlemiz....



         1917 senesinde topraklarında doğmuşum.

Anamdan emdiğim süt çeşmenden tarlandan gelmiş.

Emmilerim hudutlarında senin için döğüşürken ölmüşler.

Kalelerin burcunda uçurtma uçurmuşum,

Çimmişim derelerinde.

Bir andız fidanı gibi büyümüşüm topraklarının üstünde.



Koca koca kamyonlara binmişim.

Daha büyük şehirlerine okumaya gitmişim.

Eşkiyalar yolumu kesmiş, alacak şey bulamamışlar.

Topraklarının üstünde top oynamış, aşık olmuş, düşünmüş,

Ahbap edinmişim.



Kederlendiğim günler olmuş naçar dolaşmışım sokaklarında,

Sevinçli günlerim olmuş başım havalarda gezmişim.

Bağrımı açıp ılgın ılgın esen serin rüzgarlarına,

İlk defa kıyılarından denizi seyretmişim.

Issız çorak ovalarında günlerce yolculuk etmişim.



Ağladığım senin içindir

Güldüğüm senin için

Öpüp başıma koyduğum

Ekmek gibisin.....


           (murat örem / 19 haziran 2013 / ankara....)
                                         şiiir / cahit külebi....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder