-üç ayaklı(!) yalnız sandalye-
--------------------------
bir telefon konuşması…
--------------------------
bir telefon konuşması…
yıl / mesela 2020
yer / mesela ıstanbul…
-------------------------------
kadın /
neden bu kadar geç açtın…
erkek
/ çaldı ve açtım işte…
kadın / hayır…çaldı çaldı çaldı sonra açtın…az önce işyerinden de
aradım…bağlamadılar, toplantın varmış yine….
erkek /
peki bundan sonra telefon “çal derken” açarım…çaldı çaldı çaldı dedirtmem…toplantı
bitti…
kadın / sen neredesinnn…
erkek / sence nerede olabilirim…
kadın / arkadan sesler geliyor da…çok fazla…
erkek / burayı biliyorsun…neredeyse 40 kişi çalışıyor…yarısı genç mühendis..
kadın / senin odan ayrı ama…sen onlardan değilsin ki…hepsinin
üstündesin…
erkek / üst alt ne farkeder hepsi aynı iş…hep odada durmuyorum biliyorsun…
kadın / doğru…tabiiii…çay kahve içmen
lazım birileriyle…odaları gezmen lazım…kolay değil bunca işe zaman ayırmak…
erkek /
evet
bazen dolaşmak gerekiyor…özellikle harita bölümünde çok genç çocuklar var… nasıl mühendis olmuşlar…daha
mühendisin hendese / hesap kitap bilen kişi anlamına geldiğinden bile haberleri yok…projeleri okumayı öğretiyorum ya sabır çeke çeke…
kadın / sen herkesin yerine her şeyi
öğrenmişsin işte ! ayrıca sen olmasan odaları
gezmesen bütün işler durur değil mi…o
kırmızı rujlu kadına da anlatıyor
musun işini nasıl yapacağını…bundan sonra ben de çıkacağım her fırsatta odamdan…
erkek / çık tabii…her yemek sonrası çay kahve sefanız yok mu sizin de…o çopur
yüzlü herifin kötü fıkraları falan…
kadın / kimseleri beğenmezsin…bir kere
gördün bitti…o kafa kalktı bir kere inmez artık…bence çok saygılı biri şeref
bey…dairedeki her şeyden de haberdar ediyor bizi…
erkek / e tamam işte…her yere lazım
böyleleri…düğün evi defçileri…ölü evi yasçıları…kokusuz renksiz…gölgeli
yılışıklar…
kadın / sen
öyle diyorsun ama her seferinde selam söylüyor sana…bir oturup iki lokma yiyip
içemedik kenan beyle diyor senin için…
erkek / git allahaşkına…ben böyle heriflerle ne zaman oturup kalktım…selam
verirken bile yüzüm şişiyor…bir de yemek mi yiyecekmişim…önündeki salatayı
bırakıp karşıdaki kaseye saldırır bunlar…ortaya
gelen etin yağlı tarafını ittirir
yavaşça yanındakine doğru…rakının içine
de buz atarlar bir de…
kadın / tamam tamam…zaten seni arayanda kabahat…
erkek / nereden çıktı bu cümle şimdi…
kadın / ben aramasam arayacağın da yok …
erkek / bunun çetelesini niye tutalım…ha sen ha ben…bunca yıldan sonra…
kadın /
doğru…ne gerek var böyle inceliklere…
erkek /
bu incelik değil ki hesapçılık…yorucu…
kadın /
sen çıkarıyorsun bu hesapçılığı…beni mutsuz ediyorsun…
erkek /
neyi ben çıkarıyorum…ben seni mutsuz etmem ki…ben kimseyi mutsuz etmem…kendimi mutsuz etmekten sıra gelmez
kimselere..ayrıca belki…neyse …boş ver şimdi…bin kere anlattım bu mutluluk
işini…
kadın / zaten annem de öyle diyor…
erkek /
ne diyor anneciğin…
kadın / öyle işte…. saçlarını da boyatsın artık diyor…
erkek / ne öyle işte…niye…ben 50 küsur yaşında adamım…boyumu geçen kızım oğlum
var…elimden gelse kendim keseceğim saçlarımı da yapamıyorum.. onlar da dik
benim gibi iyice şekilsiz oluyorlar biliyorsun…bir de boya moya işine girer
miyim hiç…
kadın /
neyse….kaskoyu ödedin mi…
erkek / sen ödüyorsun ya internetten…ben arabanın taksitlerini ödüyorum…
kadın /
bir kere de düşünüp sen ödesen…
erkek /
olur…onu da ben öderim bundan sonra
kadın /
zaten arabamın sağ çamurluğu da içine göçmüş…kesin o çocuk çarptı…
sabah çıkarken telaşlı telaşlıydı…yüzüme bile bakmadı…bugün kemal bey otoparkta
söyledi…
erkek /
arabana ilk fırsatta baktırırız da….bu heriflerin hiç mi işi gücü
yok…araba lastiği mi sayıyorlar…çamurluk mu teftiş ediyorlar…ne arada görmüş
kemal bey…
kadın /
gelmez o ilk fırsat…kalkmaz senin kafan kitaplardan…yine bana kalır bu
işler de…sanayilerde uğraş dur…ben sana ne zaman sırtımı dayayacağım…
erkek /
gelir gelir sıra gelir…yahu ne ilgisi var çamurlukla sırt dayamanın…
kadın / ayrıca, baktırırız ne demek…sen
nasıl erkeksin…gider yaptırırsın bensiz…söylersin birilerine en kötü, onlar
yaptırır…
erkek / asla söylemem birilerine
senin arabanın çamurluğunu…gider kendim yaptırırım….hiç sevmediğim işler olsa
da…sordun diye cevaplamış olayım, ben iyi bir erkeğim…
kadın / sen iyi erkeksin de ben huysuzum
değil mi…
erkek /
sordun, cevapladım bitti…yeni soru almıyoruz…süre dolduuu….
kadın /
yarın akşam yemeğe gidiyoruz değil mi…
erkek /
fikrimi
söyledim ya ben…yapma şimdi…sevmiyorum o
insanları…
kadın / ama onlar benim bin yıllık dostlarım….
erkek / e tamam işte onlar senin dostların…benim dostum olamadılar….ben de dost
olamadım onlara…sen gidersin, ben seni hem bırakır hem alırım…olmaz mı…ayrıca
bunlar nasıl dostlar ki, kırk yılda bir şey istedin tavana baktı hepsi….
kadın / çözüldü o konu…kapandı….özür dilediler bitti…hep böyle yapmak zorunda
mısın…
erkek / ne var yaptığımda…
kadın / beni onlardan soğutmak istedikçe aslında ben en
çok senden soğuyorum…ayrıca böyle ilişki olmaz…böyle aşk olmaz...evlilik de olmaz...ortak dostlarımız bile yok…
erkek /
şart mı…yahu dost dediğin kasada domates değil ki seçtiğini
atıvereceksin poşete…bir ömürde üç dostun olduysa büyük servettir…ayrıca benim seni sevmem , senin bin
yıllık dostlarını da sevmemin mütemmim cüzü mü…kaç sefer daha konuşalım
bunları…bir de telefonda…
kadın / geçen sefer de öyle yaptın…burnumdan getirdin…
erkek / ne yaptım geçen sefer…ne zamanki geçen sefer…
kadın / önce mırın kırın ettin yine…yemeğe gidene kadar gözüne baktım…sonra
gidince de koca masada yanındaki adamı bıraktın…karısıyla ilgilendin…
erkek / kadıncağız bir soru sordu , beyefendi sizin alanınız daha iyi bilirsiniz diye…ben de
üstünkörü anlattım…artık küçük şirketlerle
piyasada tutunmanın kolay olmadığını söyledim…hatta lafın yarısında senin kaşının biri havaya kalkınca bir de her zamanki migrenin
tutunca da sustum…sonra da kalktık eve
geldik…üzerine komşu bilmemkim teyzen de gelince o saatte eve…
kadın / biliyor musun…özer yine çekip gitmiş…bir ton da borç arkada….
erkek / özer kim allahaşkına…nereye gitmiş…niye gitmiş….
kadın / geçenlerde bütün gece anlatmıştım
ama… laf yetiştiriyordun telefondan birilerine…lafın bitince de gömüldün o
yazılara…oku oku oku…dinlememişsin bile yine…
erkek / ama onları yapmam lazım…saat
farkı…avrupa amerika gece gündüz farkı…telefonla çözmesi lazım birinin bu işleri de..ayrıca
biliyorsun okumak da beni dinlendiriyor…bir tek bu konuda asla taviz vermeyeceğimi hep söyledim sana...ben okurken sen de okuyabilirsin iki satır telefonunda balon patlatacağına....neyse kim bu özer…
kadın / bizim naile hanımın büyük oğlu…çok üzgündü kadın…ben randevu alırken
geldi odama…ağlayacaktı…emekli ikramiyem de kuş olur bu gidişle borçlar da bitmez dedi…
erkek / ne randevusu alacaktın ki sen…akşam da sabah da söylemedin bana bir
şey…
kadın / farkında değil misin aylardır sana bu konularda hiçbir şey
söylemiyorum…ailemle kendimle ilgili
susuyorum…umrunda bile değil ki…
erkek / güzelim, bir daha soruyorum, ne randevusu buu…
kadın /
kan sayımı için…
erkek /
yine
mi…kaç defa saydıracaksın kanını…evin altındaki bakkal bile boş şişeleri bu kadar sık saymıyor...bu kadar vesveseli olma….iyisin sen…geldi geçti…bundan sonra
kafana göre dukan mukan diyeti yapmazsın olur biter…kanına da karaciğerine de defalarca bakıldı…üç gün yanından ayrılmamı fırsat bilip bu diyet işlerine
kalkışıyorsun…kabullen artık yaşını...o bitkinliğin de geldi geçti….
kadın / zaten senin için her şey gelip geçiyor….ama ben öyle
değilim….yaralanıyorum…içim acıyor…eski buhranlarıma geri dönüyorum…görmüyor
musun hemen yorulan halimi…iki lokma yiyip tıkanıyorum…terliyorum…üşüyorum…uykumdan sıçrayarak uyanıyorum ruhun bile duymuyor...
erkek /
tamam hayatım bundan sonra her akşam yemekten sonra birlikte sayarız
kanını…bu A pozitif, bu AB negatif diye…alvuyarları da düdüklüde
pişirir, akyuvarlardan salata yaparız
sonra da…trombositleri de keşkülün üzerine serperiz…ruhuma da söylerim daha tetikte uyur...!!!
kadın / hep aynı laubali cümleler...biliyor musun ben hiç mutlu değilim…ölümden de korkuyorum….
erkek / e ne güzel…insansın o zaman…mutluluk öyle bir şeydir zaten…adı vardır
kendi yoktur…ancak aptallar hep kendilerini mutlu zannederler…ölümden de
korkmak gerekir…bu da normal…
kadın / yetmedi mi bu cümlelerin…sıkılmadın mı ders vermekten akıl vermekten…ukalalıktan....ben
yanındayım hep yanında olacağım demek bu kadar mı zor…bu sene ilaçlarımı
ayarlayıp eksiksiz tutacağım orucumu…gönlüm öyle rahat ediyor…ayrıca beni çaya
çağırdılar az önce…şeref bey de varmışşşş!
erkek / peki canım hadi hemen git…kötü fıkralar da vardır şimdi…ayrıca sen kendini
daha iyi ve huzurlu hissedeceksen elbette tut orucunu…ama ben hazır değilim
zihnen…beni zorlama...herkes kendi başına geçecek o köprüden...
kadın /
tabiiiii !!! ben çay içmeye gideyim….sana da bahane çıksın hemen odaları
gezmeye başlamak i…
erkek / betül…yapma artık…! yetsin...bak seninle
konuşurken döndüm dolaştım odaya geçtim…insanlar kapıda birikti gitti…birikti gitti...çağırayım mı artık
onları…kapatalım mı…yetsin mi…olur mu…bugün arabanı orda bırak…iş çıkısı alırım
ben seni…
kadın /
arabamı burada bırakmam….açık garajda
kuşlar hep tavanına ediyor…yıkatmak da bana kalır yine…bir de çamurluk
çıktı yetmezmiş gibi…
erkek / ne var bunda…bir yerde yıkatırız…çamuurluğu konuştuk zaten…o konu bitti...
kadın /
tabi tabi yıkatırız….evi de öyle diyordun…temizletiriz diye…yine hepsi
bana kaldı…
erkek / nasıl sana kaldı…kadıncağız haftada bir gelmiyor mu…çoluk yok çocuk
yok evde…her şey mum gibi…ama sen durmayı bilmiyorsun ki…elinde vileda sopaları…renk
renk toz bezleri…kadıncağızı da huzursuz edip kendini yetersiz hissettiriyorsun…hadi ben artık alıştım da...biraz vicdan biraz ...
kadın / ne yapayım…sırf kitaplarının tozu yetiyor senin...ben de senin gibi bilgisayar karşısında habire haber okuyup
memlekete mi kahırlanayım…benim elimden ne gelir ki…memleket batarsa batar çıkarsa çıkar...kendini bana benzetemeyeceksin...ayrıca o kadın da iki toz beziyle dolanıp her hafta dünyanın
parasını alıyor…işini iyi yapsın…börekleri ikişer ikişer yutmayı biliyor…
erkek / kadıncağız işini iyi yapıyor zaten…birinin el emeğini kiraladın diye ömrünü satın
almıyorsun ki betül…allahtan ben de iyi
kazanıyorum da…elden ayaktan düşsek demek sen benim lokmalarımı da sayacaksın...çalışan yorulur ve acıkır...hadi gerçekten yetsin artık…bekleyenler var...iki üç
saate yüzyüze konuşuruz…ama ben çok sıkıldım bu konulardan...
kadın /
kaç defa dedim sana…başkalarını bana müdafaa
etme diye…bazen susmayı bil artık…siz erkekler kadınların dünyasını ne kadar bilirsiniz…bilmezsiniz…milanodan getirdiğin yeşil taşlı
yüzüğüm de kayıp…son temizlikten beri kayıp...
erkek / yok artık...ne demek bu...bin yıldır tanıyoruz o insanı da...güveniyoruz da...ayrıca ben sana kaç defa
dedim…emeğin kantarı olmaz diye…o kadar elinden geliyordur o kadar yapıyordur…yüzüğünü
gördüm galiba ben…salonda o boynu eğri vazonun yanındaydı…hem ben başkalarını sana karşı müda…./.....
kadın / ne zaman alacaksın beni…köprü çok sıkışıyor 5 ' ten sonra….hadi gel artık....yine gider miyiz emirgana…zamanında iyi ki yaptılar bu köprüleri...çok bilmişlere kalsaydı ağaç ağaç diye diye hiçbiri yapılmayacaktı...gider miyiz emirgana...çayı çok pahalı ama güzel…hırkan
arabada mı…üşürsün sen...kestane de alır mısın yine bana…elimden tutar mısın….ozan aradı mı
seni…iyi miymiş…
erkek / alırım....tabi alırım kestane de hayatım…çay da içeriz…bir de yanına
akşam çörekleri…tahinlisinden…ben neyi esirgedim senden…sizden…ne zaman
esirgedim…elini de niye bırakayım…ozan da aramadı…derdi çoktur şimdi onun…gönül yapacak...ev bulacak...olmazsa gideriz hafta sonu...
kadın / biliyor musun sesinde hala o haller
var…
erkek /
hangi haller…
kadın / beni yıllar önce daha çok seven
hep seven adamın halleri var…ama kenan bir türlü düze çıkamadık…şu evi de hemen alsaydık..senin kızının
işleri yoluna girseydi…ozan doktorayı bitirip işinin başına geçseydi…benimki de gelse artık bu taraflara...ayda bir hiç olmazsa yüzünü görebilsem...düze çıkamadık...buketler neclalar bile düze çıktı biz çıkamadık…çıkamadık…çıkamadık…
erkek / hah…başladık yine…gördük düze çıkanların halini…kendimiz de yaşadık
geçmişte… düz çizgi ölümdür betül..düze çıktın mı gözün yeni dağ tepe arar aşmak için...böyle iyi ...hiç olmazsa biliyoruz dağın da tepenin de halini...dağ da tepe de bizim dağımız tepemiz...kaç defa daha konuşacağız bunu…
kadın / ama ben supangle de yemek istiyorum çaydan sonra seninle…kapatmaz
değil mi o tatlıcı biz gidene kadar…yine tek kaseyi paylaşırız yıllar önce olduğu
gibi…hem hamur hem tatlı aynı gün arka arkaya olmaz kilo yapar…az yiyelim...yalnız bu sefer
dükkandaki o çocuğa söyleyeceğim
tırnakların çok kirli diye…geçen televizyonda söylüyordu o uzman kadın, bir kase
supangledeki kaloriyi harca...../…
erkek / betül, görüşürüz.... kapatıyorum canım…ben gelirken ararım seni…inersin aşağı…kalorileri o zaman birlikte hesaplarız, böyle telefondan bakkal hesabı zor oluyor !!!
kadın / ne zaman konuşmak istesem ikinci cümleden sonra lafı ağzıma tıkıyorsun kenan !!! artık sohbet bile
edemiyoruz seninle…
erkek / tamam ona da çok dikkat edeyim... yüzonikinci!!! cümleyi de dinleyeyim sakince…sen de dikkat et bazı şeylere…hadi çayın da soğumasın…bekletme
insanları…o çopur yüzlü adamın densiz fıkralarını da kaçırma…ararım ben yaklaşınca…
****
telefon /nihayet /kapanır....
erkek / sekreterine seslenir / nesrin…evladım…bekleyenleri al sırayla odaya…çay
da rica edeyim…yok yok kahve olsun…biraz da soğuk su…sigaram falan da…alt kattaki
çocukları da ara…projelerini gözden geçirip getirsinler …birazdan konuşayım
onlarla da…
-erkek içinden devam eder...-
herkesle konuşmak lazım…
herkese anlatmak lazım…
yeniden anlatmak lazım…
yeni baştan anlatmak lazım…
yeniden…
en baştan…
taaa baştan…
birer birer...
en baştan...
tekrar tekrar....
tane tane....
-erkek içinden devam eder...-
herkesle konuşmak lazım…
herkese anlatmak lazım…
yeniden anlatmak lazım…
yeni baştan anlatmak lazım…
yeniden…
en baştan…
taaa baştan…
birer birer...
en baştan...
tekrar tekrar....
tane tane....
( murat örem / 05 ekim 2016 / ankara….)
şarkı sözü / şiir / ahmet erhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder