*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

6 Ekim 2016 Perşembe

bir kadın bir erkek..."BİN" kadın bir erkek :)) telefonda / hayatta / her yerde :))

                                                   fotoğraf/arda erhan örem/kasım 2014

                                                 -üç ayak(!)  yalnız  sandalye-

                                                  
                                                  --------------------------
                                                 bir telefon konuşması…
                                                     yıl / mesela 2020
                                                  yer / mesela ıstanbul…
                                              -------------------------------

kadın  /   neden bu kadar geç açtın…
erkek  /   çaldı ve açtım işte…


kadın / hayır…çaldı çaldı çaldı sonra açtın…az önce işyerinden de aradım…bağlamadılar, toplantın varmış yine….
erkek  /  peki bundan sonra telefon “çal derken”  açarım…çaldı çaldı çaldı dedirtmem…toplantı bitti…


kadın / sen neredesinnn…
erkek /  sence nerede olabilirim…


kadın /  arkadan sesler geliyor da…çok fazla…
erkek /  burayı biliyorsun…neredeyse 40  kişi çalışıyor…yarısı genç mühendis..


kadın /  senin  odan ayrı ama…sen onlardan değilsin ki…hepsinin üstündesin…
erkek /  üst  alt ne farkeder  hepsi aynı iş…hep odada durmuyorum biliyorsun…


kadın /  doğru…tabiiii…çay kahve içmen lazım birileriyle…odaları gezmen lazım…kolay değil bunca işe zaman ayırmak… 
erkek  /  evet bazen dolaşmak gerekiyor…özellikle harita bölümünde  çok genç çocuklar var… nasıl mühendis olmuşlar…daha mühendisin hendese / hesap kitap bilen kişi anlamına  geldiğinden bile haberleri yok…projeleri okumayı öğretiyorum ya sabır çeke çeke…


kadın /  sen herkesin yerine her şeyi öğrenmişsin işte !  ayrıca sen olmasan odaları gezmesen bütün işler durur değil mi…o  kırmızı rujlu kadına  da anlatıyor musun işini nasıl yapacağını…bundan sonra ben de çıkacağım her fırsatta odamdan…
erkek / çık tabii…her yemek sonrası çay kahve sefanız yok mu sizin de…o çopur yüzlü herifin kötü fıkraları falan…


kadın /  kimseleri beğenmezsin…bir kere gördün bitti…o kafa kalktı bir kere inmez artık…bence çok saygılı biri şeref bey…dairedeki her şeyden de haberdar ediyor bizi…
erkek /  e tamam işte…her yere lazım böyleleri…düğün evi defçileri…ölü evi yasçıları…kokusuz renksiz…gölgeli yılışıklar…


kadın  /  sen öyle diyorsun ama her seferinde selam söylüyor sana…bir oturup iki lokma yiyip içemedik kenan beyle diyor senin için…
erkek / git allahaşkına…ben böyle heriflerle ne zaman oturup kalktım…selam verirken bile yüzüm şişiyor…bir de yemek mi yiyecekmişim…önündeki salatayı bırakıp karşıdaki kaseye  saldırır bunlar…ortaya gelen  etin yağlı tarafını ittirir yavaşça  yanındakine doğru…rakının içine de buz atarlar bir de…


kadın /  tamam tamam…zaten seni arayanda kabahat…
erkek /  nereden çıktı bu cümle şimdi…


kadın /  ben aramasam arayacağın da yok …
erkek /  bunun çetelesini niye tutalım…ha sen ha ben…bunca yıldan sonra…


kadın  /  doğru…ne gerek var böyle inceliklere…
erkek  /  bu incelik değil ki hesapçılık…yorucu…


kadın  /  sen çıkarıyorsun bu hesapçılığı…beni mutsuz ediyorsun…
erkek  /  neyi ben çıkarıyorum…ben seni mutsuz etmem ki…ben kimseyi mutsuz  etmem…kendimi mutsuz etmekten sıra gelmez kimselere..ayrıca belki…neyse …boş ver şimdi…bin kere anlattım bu mutluluk işini…


kadın /  zaten annem de öyle diyor…
erkek  /  ne diyor anneciğin…


kadın /  öyle işte…. saçlarını da boyatsın artık diyor…
erkek /  ne öyle işte…niye…ben 50 küsur yaşında adamım…boyumu geçen kızım oğlum var…elimden gelse kendim keseceğim saçlarımı da yapamıyorum.. onlar da dik benim gibi iyice şekilsiz oluyorlar biliyorsun…bir de boya moya işine girer miyim hiç…


kadın  /  neyse….kaskoyu  ödedin mi…
erkek /  sen ödüyorsun ya internetten…ben arabanın taksitlerini  ödüyorum…


kadın  /  bir kere de düşünüp sen ödesen…
erkek  / olur…onu da ben  öderim bundan sonra


kadın  /  zaten arabamın sağ çamurluğu da içine göçmüş…kesin o çocuk çarptı… sabah çıkarken telaşlı telaşlıydı…yüzüme bile bakmadı…bugün kemal bey otoparkta söyledi…
erkek  /  arabana ilk fırsatta baktırırız da….bu heriflerin hiç mi işi gücü yok…araba lastiği mi sayıyorlar…çamurluk mu teftiş ediyorlar…ne arada görmüş kemal bey…


kadın  /  gelmez o ilk fırsat…kalkmaz senin kafan kitaplardan…yine bana kalır bu işler de…sanayilerde uğraş dur…ben sana ne zaman sırtımı dayayacağım…
erkek  /  gelir gelir sıra gelir…yahu ne ilgisi var çamurlukla sırt dayamanın…


kadın /  ayrıca,  baktırırız ne demek…sen nasıl erkeksin…gider yaptırırsın bensiz…söylersin birilerine en kötü, onlar yaptırır…
erkek  / asla söylemem birilerine senin arabanın çamurluğunu…gider kendim yaptırırım….hiç sevmediğim işler olsa da…sordun diye cevaplamış olayım, ben iyi bir erkeğim…


kadın /  sen iyi erkeksin de   ben huysuzum değil mi…
erkek  /  sordun, cevapladım bitti…yeni soru almıyoruz…süre dolduuu….


kadın  /  yarın akşam yemeğe  gidiyoruz değil mi…
erkek  /  fikrimi söyledim ya ben…yapma şimdi…sevmiyorum o  insanları…


kadın /  ama onlar benim bin yıllık dostlarım….
erkek /  e tamam işte onlar senin dostların…benim dostum olamadılar….ben de dost olamadım onlara…sen gidersin, ben seni hem bırakır hem alırım…olmaz mı…ayrıca bunlar nasıl dostlar ki, kırk yılda bir şey istedin tavana baktı hepsi….


kadın /  çözüldü o konu…kapandı….özür dilediler bitti…hep böyle yapmak zorunda mısın…
erkek /  ne var yaptığımda…


kadın /   beni onlardan soğutmak istedikçe aslında ben en çok senden soğuyorum…ayrıca böyle ilişki olmaz…böyle aşk olmaz...evlilik de olmaz...ortak dostlarımız bile yok…
erkek  /  şart mı…yahu dost dediğin   kasada domates değil ki seçtiğini atıvereceksin poşete…bir ömürde üç dostun olduysa  büyük  servettir…ayrıca benim seni sevmem , senin bin yıllık dostlarını da sevmemin mütemmim cüzü mü…kaç sefer daha konuşalım bunları…bir de telefonda…


kadın /  geçen sefer de öyle yaptın…burnumdan getirdin…
erkek /  ne yaptım geçen sefer…ne zamanki geçen sefer…


kadın /  önce mırın kırın ettin yine…yemeğe gidene kadar gözüne baktım…sonra gidince de koca masada yanındaki adamı bıraktın…karısıyla ilgilendin…
erkek /  kadıncağız  bir soru sordu , beyefendi sizin alanınız daha iyi bilirsiniz diye…ben de üstünkörü anlattım…artık küçük şirketlerle piyasada tutunmanın kolay olmadığını söyledim…hatta lafın yarısında  senin kaşının biri havaya kalkınca bir de her zamanki migrenin tutunca da sustum…sonra da kalktık  eve geldik…üzerine komşu bilmemkim teyzen de gelince o saatte eve…


kadın /  biliyor musun…özer yine çekip gitmiş…bir ton da borç arkada….
erkek /  özer kim allahaşkına…nereye gitmiş…niye gitmiş….


kadın /  geçenlerde bütün gece anlatmıştım ama… laf yetiştiriyordun telefondan birilerine…lafın bitince de gömüldün o yazılara…oku oku oku…dinlememişsin bile yine…
erkek /  ama onları  yapmam lazım…saat farkı…avrupa amerika gece gündüz farkı…telefonla çözmesi lazım birinin bu işleri de..ayrıca biliyorsun okumak da beni dinlendiriyor…bir tek bu konuda asla taviz vermeyeceğimi hep söyledim sana...ben okurken sen de okuyabilirsin iki satır telefonunda balon patlatacağına....neyse kim bu özer…


kadın /  bizim naile hanımın büyük oğlu…çok üzgündü kadın…ben randevu alırken geldi odama…ağlayacaktı…emekli ikramiyem de kuş olur bu gidişle borçlar da bitmez dedi…
erkek /  ne randevusu alacaktın ki sen…akşam da sabah da söylemedin bana bir şey…


kadın /  farkında değil misin aylardır sana bu konularda hiçbir şey söylemiyorum…ailemle kendimle ilgili  susuyorum…umrunda bile değil ki…
erkek  /  güzelim, bir daha soruyorum, ne randevusu buu…


kadın  /  kan sayımı için…
erkek /  yine mi…kaç defa saydıracaksın kanını…evin altındaki bakkal bile boş şişeleri bu kadar sık saymıyor...bu kadar vesveseli  olma….iyisin sen…geldi geçti…bundan sonra kafana göre dukan mukan diyeti yapmazsın olur biter…kanına da karaciğerine de defalarca bakıldı…üç gün yanından ayrılmamı fırsat bilip bu diyet işlerine kalkışıyorsun…kabullen artık yaşını...o bitkinliğin de geldi geçti….


kadın /  zaten senin için her şey gelip geçiyor….ama ben öyle değilim….yaralanıyorum…içim acıyor…eski buhranlarıma geri dönüyorum…görmüyor musun hemen yorulan halimi…iki lokma yiyip tıkanıyorum…terliyorum…üşüyorum…uykumdan sıçrayarak uyanıyorum ruhun bile duymuyor...
erkek  /  tamam hayatım bundan sonra her akşam yemekten sonra birlikte sayarız kanını…bu A  pozitif,  bu AB negatif diye…alvuyarları da düdüklüde pişirir,  akyuvarlardan salata yaparız sonra da…trombositleri de keşkülün üzerine serperiz…ruhuma da söylerim daha tetikte uyur...!!!


kadın /  hep aynı laubali cümleler...biliyor musun ben hiç mutlu değilim…ölümden de korkuyorum….
erkek /  e ne güzel…insansın o zaman…mutluluk öyle bir şeydir zaten…adı vardır kendi yoktur…ancak aptallar hep kendilerini mutlu zannederler…ölümden de korkmak gerekir…bu da normal…


kadın /  yetmedi mi bu cümlelerin…sıkılmadın mı ders vermekten akıl vermekten…ukalalıktan....ben yanındayım hep yanında olacağım demek bu kadar mı zor…bu sene ilaçlarımı ayarlayıp eksiksiz tutacağım orucumu…gönlüm öyle rahat ediyor…ayrıca beni çaya çağırdılar az önce…şeref bey de varmışşşş!
erkek  /  peki canım hadi hemen git…kötü fıkralar da vardır şimdi…ayrıca sen kendini daha iyi ve huzurlu hissedeceksen elbette tut orucunu…ama ben hazır değilim zihnen…beni zorlama...herkes kendi  başına geçecek o köprüden...


kadın  /  tabiiiii !!!  ben çay içmeye gideyim….sana da bahane çıksın  hemen odaları gezmeye başlamak i
erkek /  betül…yapma artık…!  yetsin...bak seninle konuşurken döndüm dolaştım odaya geçtim…insanlar kapıda birikti gitti…birikti gitti...çağırayım mı artık onları…kapatalım mı…yetsin mi…olur mu…bugün arabanı orda bırak…iş çıkısı alırım ben seni…


kadın  /  arabamı burada bırakmam….açık garajda  kuşlar hep tavanına ediyor…yıkatmak da bana kalır yine…bir de çamurluk çıktı yetmezmiş gibi…
erkek /  ne var bunda…bir yerde yıkatırız…çamuurluğu konuştuk zaten…o konu bitti...


kadın  /  tabi tabi yıkatırız….evi de öyle diyordun…temizletiriz diye…yine hepsi bana kaldı…
erkek / nasıl sana kaldı…kadıncağız haftada bir gelmiyor mu…çoluk yok çocuk yok evde…her şey mum gibi…ama sen durmayı bilmiyorsun ki…elinde vileda sopaları…renk renk toz bezleri…kadıncağızı da huzursuz edip kendini yetersiz hissettiriyorsun…hadi ben  artık alıştım da...biraz vicdan biraz ...


kadın / ne yapayım…sırf kitaplarının tozu yetiyor senin...ben de senin gibi bilgisayar karşısında habire haber okuyup memlekete mi kahırlanayım…benim elimden ne gelir ki…memleket batarsa batar çıkarsa çıkar...kendini bana benzetemeyeceksin...ayrıca o kadın da iki toz beziyle dolanıp her hafta dünyanın parasını alıyor…işini iyi yapsın…börekleri ikişer ikişer yutmayı biliyor…
erkek / kadıncağız işini iyi yapıyor zaten…birinin el emeğini kiraladın diye ömrünü satın almıyorsun ki betül…allahtan  ben de iyi kazanıyorum da…elden ayaktan düşsek demek sen benim lokmalarımı da sayacaksın...çalışan yorulur ve acıkır...hadi gerçekten yetsin artık…bekleyenler var...iki üç saate yüzyüze konuşuruz…ama ben çok sıkıldım bu konulardan...


 kadın / kaç defa dedim sana…başkalarını bana müdafaa etme diye…bazen susmayı bil artık…siz erkekler kadınların dünyasını  ne kadar bilirsiniz…bilmezsiniz…milanodan getirdiğin yeşil taşlı yüzüğüm de kayıp…son temizlikten beri kayıp...
erkek /  yok artık...ne demek bu...bin yıldır tanıyoruz o insanı da...güveniyoruz da...ayrıca ben  sana kaç defa dedim…emeğin kantarı olmaz diye…o kadar elinden geliyordur o kadar yapıyordur…yüzüğünü gördüm galiba ben…salonda o  boynu eğri vazonun  yanındaydı…hem ben başkalarını sana karşı müda…./.....


kadın / ne zaman alacaksın beni…köprü çok sıkışıyor  5 ' ten    sonra….hadi gel artık....yine gider miyiz  emirgana…zamanında iyi ki yaptılar bu köprüleri...çok bilmişlere kalsaydı ağaç ağaç diye diye hiçbiri yapılmayacaktı...gider miyiz emirgana...çayı çok pahalı ama güzel…hırkan arabada mı…üşürsün sen...kestane de alır mısın yine bana…elimden tutar mısın….ozan aradı mı seni…iyi miymiş…
erkek /  alırım....tabi alırım kestane de hayatım…çay da içeriz…bir de yanına akşam çörekleri…tahinlisinden…ben neyi esirgedim senden…sizden…ne zaman esirgedim…elini de niye bırakayım…ozan da aramadı…derdi çoktur şimdi onun…gönül yapacak...ev bulacak...olmazsa gideriz hafta sonu...


kadın /  biliyor musun sesinde hala o haller  var…
erkek  /  hangi haller…


kadın /   beni yıllar önce  daha çok seven hep seven adamın halleri var…ama kenan bir türlü düze çıkamadık…şu evi de hemen alsaydık..senin kızının işleri yoluna girseydi…ozan doktorayı bitirip işinin başına geçseydi…benimki de gelse artık bu taraflara...ayda bir hiç olmazsa yüzünü görebilsem...düze çıkamadık...buketler neclalar bile düze çıktı biz çıkamadık…çıkamadık…çıkamadık…
erkek /  hah…başladık yine…gördük düze çıkanların halini…kendimiz de yaşadık geçmişte… düz çizgi ölümdür betül..düze çıktın mı gözün yeni dağ tepe arar aşmak için...böyle iyi ...hiç olmazsa biliyoruz dağın da tepenin de halini...dağ da tepe de bizim dağımız tepemiz...kaç defa daha konuşacağız bunu…


kadın / ama ben supangle de yemek istiyorum çaydan sonra seninle…kapatmaz değil mi o tatlıcı  biz gidene kadar…yine tek kaseyi paylaşırız yıllar önce olduğu gibi…hem hamur hem tatlı aynı gün arka arkaya olmaz kilo yapar…az yiyelim...yalnız bu sefer dükkandaki  o çocuğa söyleyeceğim tırnakların çok kirli diye…geçen televizyonda söylüyordu o uzman kadın,  bir kase supangledeki kaloriyi harca...../…
erkek / betül, görüşürüz.... kapatıyorum canım…ben gelirken ararım seni…inersin aşağı…kalorileri o zaman birlikte hesaplarız, böyle telefondan bakkal hesabı zor oluyor !!!



kadın / ne zaman konuşmak istesem ikinci cümleden sonra lafı ağzıma tıkıyorsun kenan !!!  artık sohbet bile edemiyoruz seninle…
erkek / tamam ona da çok dikkat edeyim... yüzonikinci!!! cümleyi de dinleyeyim sakince…sen de dikkat et bazı şeylere…hadi çayın da soğumasın…bekletme insanları…o çopur yüzlü adamın densiz fıkralarını da kaçırma…ararım ben yaklaşınca…

                                                                 ****
                                                          telefon /nihayet /kapanır....

erkek / sekreterine  seslenir / nesrin…evladım…bekleyenleri al sırayla odaya…çay da rica edeyim…yok yok  kahve olsun…biraz da soğuk su…sigaram falan da…alt kattaki çocukları da ara…projelerini gözden geçirip getirsinler …birazdan konuşayım onlarla da…                                        
                                         -erkek içinden devam eder...-
                                          herkesle konuşmak lazım…
                                          herkese anlatmak lazım…
                                          yeniden anlatmak lazım…
                                          yeni baştan anlatmak lazım…
                                          yeniden…
                                          en baştan…
                                          taaa baştan…
                                          birer birer...
                                          en baştan...
                                          tekrar tekrar.... 
                                          tane tane.... 

             ( murat örem / 05 ekim 2016 / ankara….)
                                                 şarkı sözü / şiir / ahmet erhan










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder