*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

8 Mayıs 2016 Pazar

yarın/bugün anneler günü…bilenler bilir, huzursuzluk duyarım böyle günlerden…çünkü her özel günün, sayısı hiç de az olmayan milyonlarca insan için kanırtan acıların kapısı olduğunu bilirim...



                    “anne ben geldim;
                        üstüm başım
                        uzak yolların tozlarıyla
                        perişan…

çoktan paralandı
ördüğün kazak
üzerinde
yeşil nakışları olan…”   
                                               ahmet erhan / oğul


az önce annem aradı…

“ evladım bursa’dan çıkıyoruz  
yollar da şoförümüz de çok iyi
gece 11 gibi evdeyiz inşallah…”  
dedi …


her zamanki  dingin  ve güvenilir üslubuyla…
ve artık alameti farikası olan 
biraz  da  tatlı buyurgan,  tane tane öğretmen sesiyle….


“hadi bakalım
bir şey kalmamış
yolunuz açık olsun…
taşkın hocama selam”
dedim ben de…


geride kalan
neredeyse yarım asırda
ana evlat,
oğul ana  olarak
çok didiştik biz annemle…


kah memleket derdine
kah araya girenlerin derdine
kah  da  aynı keskin dili konuşmanın  lezzetiyle
çok ama çok didiştik biz annemle…


hayatımın hiçbir döneminde
“peki anneciğim siz bilirsiniz” diyen
kokmuş sütlaç kılıklı   evlatlardan  çok şükür !!!  olmadığım için,


ve hayatının hiçbir döneminde
 “benim oğlum bir tanedir” misali 
tatminsiz anne cıvıklamasına meyletmediği için de
çok ama çok didiştik biz annemle….



birileri densizlik yaptı,  
birileri bencillik yaptı, 
birileri habire bir şeyler yaparken
bize didişmek düştü...!!!



her zaman
kara kaşlarımı çok benzettiler anneme
kara gözlerimi ve kararan gözaltlarımı da…


bir zamanlar
onun da benim de simsiyah saçlarımız  varken
saçlarımızı da benzetirlerdi…


şimdi ikimizin de saçlarında …
grinin her tonu geziyor…

muhtemelen artık
saçlarımızdaki grinin tonlarını benzetiyorlardır…

bir de ikimizin de yıllardır hiç azalmayan
kararan gözaltlarımızı... 



annem 70 yaşında…
ben 50’nin tam kapı ağzındayım artık…


belki  30  yıldır tek bir boya sürmedi saçına annem…

bu cümlelerin de yazarı olan tek oğlu, 
taa üniversite yıllarındayken
“anne senin saçlarının  grisi  başka güzel
sakın  etrafındakilere  benzeyip boyatma”
dediği için…


bir koca ayın sonunda,
ne kadar ağırlayabildiysek, 
gönülden ağırlamamızın ardından
bugün yeniden evine döndü annem
yarım asırlık kocası
babam taşkın hocayla birlikte…


hayatın allahsız  tokadının
ve ölümün nereden geleceğinin
hiç belli olmadığı rezil bir çağda,

50 yaşın eşiğindeyken
ve  sakallarım bembeyaza kesmiş
iki kocaman oğul sahibi  de olsam 
yine de bir evlatken ,
hala anne babalı olmanın
nasıl bir nimet olduğunu
ne büyük bahtiyarlık olduğunu
bilecek kadar yaşadım ben de
bugün bile her fırsatta
ikisiyle tatlı tatlı didişsem de…


yarın/bugün anneler günü…


bilenler bilir,
nefret ederim
böyle günlerden…




her özel günün,
sayısı hiç de az olmayan
milyonlarca insan için,
kanırtan acıların kapısı olduğunu da bilirim…


gidin de
gepgenç evladını kaybeden bir anneye sorun
anlatsın size ne demek istediğimi…


gidin de
yıllardır bebek sahibi olamamış bir kadına sorun
anlatsın size ne demek istediğimi…


gidin de
annesini kaybetmiş bir evlada sorun
anlatsın size ne demek istediğimi…


ben annemi severim…
öyle dudağımı büze büze
her fırsatta söylemem
ama ben annemi severim…


şu yaşıma geldim
yapılmaz denilen çok şeyi yaptım
açılmaz denilen çok kapıyı
eğilmeden bükülmeden
gerekirse tekmeleyerek açtım ama
sırtımı sıvazlamalarının sayısı
bir elin parmaklarını geçmese de
annemin de  sevdiğini iyi bilirim…


çünkü bir başka kuşağın anneleridir onlar…


severler ama 
sevgiyi göstermenin bile 
fazlasını sevmezler !!!!…


fakat en zor zamanda görürsünüz varlıklarını kocaman kocaman…


şu yaşıma gelsem de
eşşek kadar iki evladım olsa da
bir şey aklına yatmadıysa
hala bıçak gibi söyler annem  cümlelerini…

bu yüzden alışıktır benim de testereli kelimelerime
çok zıvanadan çıktıysam deli deli bakan gözlerime…


annem ;
sevmez cahil kadınları
yaşları kaç olsa da…

cahil ve haddini bilmez kadınları hele,
hiç sevmez annem

pat diye söyler de…

kırk yılda bir sustuysa
hatırımın büyüklüğündendir…


ve sustuysam çoğu zaman  ben de
annemin hatırının çok büyüklüğündendir…


en keskin didişmelerin ardından
yine de karşılıklı içerken kahvelerimizi
ben bir cigara yakarım
dalgalandım da duruldum diyen  murat örem halimle
ve annem  “ah muradım ah muradım” derken
bir de sigaramın dumanını tüttürür
annem müjgan hocanımın evladı olmanın
onunla zihin çarpıştırmanın
tarifsiz hazzını yaşarım…


insan annesini seçemez…
insan milliyetini seçemez…
insan ailesini seçemez…


çoğu insan sorgulamaz da bunları…

çünkü küçük sürüler halinde yaşar insanların çoğu…

bu yüzden masallarla kandırmak kolaydır
neredeyse hepsini insanların


ama müjgan hocanımı
masallarla kandıramazsınız…

o, iyiden iyiye güzel zamanların
" cumhuriyet kadını "  öğretmenlerindendir


dilerim daha çok günlerimiz vardır
annem müjgan hocanımla…
babam taşkın hocayla…


dilerim artık
hepimizle birlikte
annelerin de hiç ağlamayacağı
günler vardır ufukta….


( murat örem / 07 -08 mayıs 2016 / ankara…) 


-fotoğraf / safranbolu/yemeniciler arastası/mayıs 2016
annem müjgan örem hocanım / babam taşkın örem hoca-












4 yorum:

  1. Ellerine, yüreğine sağlık. Bu günler bence bir kez daha sevdiklerimize sevdiğimizi söyleme fırsatı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. namıkçım;
      "an ki, fıskiyesi sonsuzluğun" demiş şair....
      ne söylesek , bir şeyler hep eksik kalacak belki de...
      selamlar biraderim...

      murat....

      Sil
  2. olabildiğince içten yazın için kutlarım murat Taşkın hocamı rahmetle anarken Müjgan öğretmenimin de anneler gününü kutlar ellerinden öperim nicelerine ermesi dileğiyle... Sevgi ve selamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili funda;
      kıdemli anne ve çiçeği burnunda anneanne;
      senin de günün şimdiden kutlu olsun...
      sevdiklerinle daha nice güzel zamanlar gör...

      murat...

      Sil