-fotoğraf / "suzinak" / podersdorf / avusturya/mayıs 2016-
adam kadına ağzına geleni söylemektedir…
yılların
harını kelimelerle söndüreceğini sanmaktadır adam…
bir
sigara daha yakar…
hayatım/ız
cam bir bilye gibi elim/iz/den kaydı gitti der…
kadın
adamı dinler görünmektedir…
aynı
cümleler aynı replikler aynı olaylar…
yetmedi
mi demektedir
kadın…
yetmedi
mi…
bir
taraftan da çocuklara söz verdiği börektedir aklı…
fırının
ısınması için önce çalıştırılması gerektiğini düşünür kadın…
böreğin
içine koyacağı peynirin bozulup
bozulmadığını…
adamın
onca yıl geçse de hala yakışıklı olduğunu…
yılışık
bakkalın yanında kocasının dal gibi kaldığını…
büyük
kızlarının sevgilisinin geciken üniversite diplomasını…
bu
sene yağmurların neden böyle hoyrat yağdığını…
saçındaki
beyazların çoğaldığını…
ve
kocası olan adamın
diğer kadını defalarca
diğer kadını defalarca
nasıl
nasıl nasıl nasıl !!!
ağzından öpebildiğini…
ağzından öpebildiğini…
bunların
hepsini aynı anda düşünmektedir kadın…
oysa
düşünmemektedir …
bir
bilinç akışı içinde yüzmektedir…
yüzemediği
için de boğulmaktadır…
nefesi
kesilmiştir adamın bağırmaktan…
ıslak
havluyu yüzüne tutarken bir sigara daha yakmaktadır…
çocuklar
okullarındadır…
trenler
yollardadır…
kuşlar
dallardadır…
sesler
nerededir…
birden
, saçını arkaya doğru elleriyle toplayarak
bir
kahve içelim seninle
der
kadın adama…
ama
sen yap…
her
zamanki gibi sade olsun…
ama
bir kere de sen yap…
bu
kere de sen yap…
susar
kalır adam…
susar
kalır…
bunu
bir düello
resti olarak olarak algılamıştır…
oysa
kadın, yalnızca bir kahve içmek
istemiştir…
bütün
olan bitenden sonra
olabilecek
her şeyden önce ;
her
şeye rağmen adamla bir kahve daha içmek istemiştir…
yıllar
sonra adamın elinden bir kahve içmek istemiştir… kadın.
ezberi
bozulmuştur adamın…
her
kavgada kadının sade ve köpüklü bir kahve fincanı
uzatmasına alışıktır…
ama
kahveyi
bir kez de sen yap, bu kez de sen yap demesine değil…
"şah"çeker adam tıslayarak ;
kahvenin sırası mı şimdi der…
kahvenin sırası mı şimdi der…
hadi
kahvenin sırası olsa bile…
benim
kahve yapmamın sırası mı…
oysa
kadın
bir çıkış yolu aramıştır…
bir çıkış yolu aramıştır…
bütün
kadınlar gibi
son ana dek
bir çıkış yolu aramıştır…
son ana dek
bir çıkış yolu aramıştır…
ve
kadın unutur artık…
böreği…
fırını…
peyniri…
yılışık
bakkalı…
yakışıklı
kocasını…
sade
kahveyi…
hoyrat
yağmurları…
aklaşan
saçlarını…
maç
bitmiştir…
taraflar
aynı anda hükmen mağlup olmuştur…
çocuklar
okuldan gelecektir…
kahveler
pişmeden cezvede soğuyacaktır…
son bir hamle yapar kadın ;
son bir hamle yapar kadın ;
“har
içinde biten gonca güle minnet eylemem
/…/
rızkımı veren hüdadır kula minnet eylemem…”
( murat örem / 23 mayıs 2016 / ankara….)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder