Dışarıda ne güzel
bir yağmur var…
Dışarıda kendi
halinde bir Ankara var…
Yıllar öncesine ait
yazıyı update(!)
edilmiş haliyle okurken aşağıdaki müziğin
de sesini açın varsa kulaklığınızı takın ve andığımız ismin üç dakika içinde
kaç dilde neler söylediğine iyi kulak kesilin…
********
Fransa
Paris’teki Montmartre’a yolu
düşenler şaşkınlık ve hayranlık içinde etrafını süzerken, gözlerine bronzdan yapılmış bir büst takılır,
insan kalabalığına rağmen...Vakti zamanında yıllarını hep oralarda geçirdiği
için o büyük ve tarihi meydana ismi de verilen Yolande Christina Gigliotti’e aittir
gördükleri
büst...
Aslına
bakarsanız Yolande Christina Gigliotti deyince kimselerin zihninde bir
şeyler çağrışmaz da, Dalida
deyince , yaşı özellikle 40’ların üzerinde olanlar için durum daha farklı olabilir.
Dalida,
Mısır Kahire doğumlu İtalyan asıllı şarkıcı
ve sinema oyuncusuydu ama Fransa’ya
aitti daha çok..
Elli
dört yıllık hayatına bunca melezliği ve onlarca
altın plak sığdırmayı başaran Dalida, elmas plak alan da ilk
şarkıcıydı...
Evet , bir zamanlar
plaklar vardı…
Her
ne kadar 1933 Mısır Kahire doğumlu olsa da, müzik kariyerini özellikle
vatandaşlığına geçtiği Fransa’da yapan Dalida, İtalyan anne babanın çocuğuydu.
Ailesinin görevi gereği çocukluğu Mısır’da geçen Dalida, baba mesleği olan
müzikle çocukluk yıllarında tanışmıştı. Modellik de yapan Dalida,
Kahire’de güzellik kraliçesi seçilince
farklı bir hayatın basamaklarını çıkmaya başladı...
İlk
evliliğini Fransız yönetmenle yapması
Dalida’nın hayatındaki keskin
virajlardan oldu... Fransa yıllarında, tescilli
güzelliğine rağmen ilk filmlerinde
başarılı olamayan Dalida şov ve
kabarelerde Fransızca, İtalyanca, Arapça başta olmak üzere diğer dillerde de şarkılar söyledikçe dikkatleri üzerine çekti.
1957
yılında, biz Türkler için de özellikle
1970’lerde pekbimeşhur(!) olan Paris
Olympia salonunun açılışında Charles Aznavour’la
bulunan Dalida Gilbert Bécaud'ya da vokalistlik
yaptı.
İlerleyen
yıllarda bir çok dilde şarkılar söyleyen Dalida uzun
dünya turnelerine çıktı, gittiği
her yerde alkışlar ve sevgiyle karşılanmak için...
Yıl
1973 olduğunda Dalida sinema dünyasının efsane ismi Alain Delon ile düet
yapmıştı...O unutulmaz düetin ismi Türkçeye de palavra palavra olarak
uyarlanan : 'Paroles paroles' iydi...Şarkı Ajda Pekkan ve Cüneyt Türel
ikilisinin sesiyle Türkçede de kendine yer buldu…
Dalida
dünya dilleriyle şarkı söyleme ustasıydı…
Fransızca,
İtalyanca,
Arapça,
Almanca,
İspanyolca,
İbranice,
İngilizce,
Danca,
Japonca
ve Yunanca… olarak sesinin rengini verdi tüm dillere
Dalida...
Hayatındaki
bu albeniye, başarılara, sevgi ve ilgiye rağmen bütün dillerdeki acıyı da tanıyan Dalida’nın içindeki huzursuz deniz,
günün
birinde elli dört yaşındayken kendi isteğiyle çok uzak limanlara götürecekti onu...
Biten
başlayan evlilikler, huzursuzluklar, iç
hesaplaşmalar umulanlar yaşananlar derken,
tarih 3 Mayıs 1987
olduğunda Dalida şu notu bıraktı arkada kalanlara ;
Hayata
tahammül gücüm kalmadı.
Beni
affedin...
Burada
bir virgül koyup şunu soralım ;
Bir
kadın bütün dünya dillerinde şarkılar söyleyip yıldızların altında parlarken her
gün gıdım gıdım büyüyen karanlık nereden besleniyordu…
Dalida’dan
mı ?
Dünyadan
mı ?
Hayattan
mı ?
Nereden
?
karakteristik
burnu ,
kağıt
kesiği dudakları,
dibine
kadar yaşadım, diyen gözleri
ve
her gönüle her dile sızan gırtlağıyla…
dünya
müziğinin kuyruklu yıldızıydı Dalida…
Türkçeye
de uyarlanan onlarca şarkının solistiydi...
Ölümünün
ardından geçen onlarca yıla rağmen , Dalida
bugün bile dünya müziğinin en güçlü seslerindendir pürüzsüz nota
denizinde gezmek isteyenler için...
( murat örem / 11 mart 2015 / ankara…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder