*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

14 Mayıs 2014 Çarşamba

" ölüm geliyor aklıma, birden ölüm / bir ağacın gövdesine sarılıveriyorum..."


         Kasım 2012‘den bu yana,  
272 ayrı yazı  yayınlanmış  bu blogda…
         260 yazının altına imzamızı atmışız…

         hayata değinmişiz, insana değinmişiz, 
aksaklıklara da , hasletlere de ,
tüm yaşananlara değinmişiz

sizden bizden  kendimizden,   
toplumsal hayattan örnekler vererek  cümleler kurmuşuz…

“emek demişiz, insan emeği demişiz 
ama sloganlaştırmadan…

“umut demişiz
ama hayal bezirganlığı yapmadan…

“itidal, demişiz,aklı selim demişiz…”
yaranma kaygısı gütmeden.

“hak demişiz, hukuk demişiz…”
insanlık tarihini istismar etmeden…

“aşk demişiz sevda demişiz ” 
ama bayağılaşmadan,  ucuzlaşmadan…

“edebiyat” demişiz
“kültür”  demişiz 
“sanat “  demişiz ;

İnsanı,
paradan makamdan,
 daha yukarı taşıyan ,
öncelikle insan olma çabasıdır
 demişiz…

bu blogda ,
kadın vücudu fotoğrafı koymadan
hiçbir siyasi kampa yaslanmadan
bahis oyunları oynatmadan ,
yalnızca yazının samimiyetine inanarak
günlük 100 okura , 200 yüz okura  ulaşmışız…

47 ayrı ülkeden
ülkemizin 72,
dünyanın 700 ayrı  şehrinden
onbinlerce okurumuz olmuş…
        
200 küsur yazıda dönüp dönüp aynı şeyi  yazmışız  aslında ;
         -hayatın her alanındaki eleştiri orta vadede en iyi dosttur.
            -demokratik toplumlarda tek bir birey bile  çok kıymetlidir.
            -vahşi kapitalizm ve daha çok para kazanma hırsı bir toplumu çürütür.
            -fikir sahibi olmak mal sahibi olmaktan çok daha önemlidir.
            - emek verilmiş sanat ve kültür , insanı insan , toplulukları toplum yapar.
        
-sanatçılarını, düşünürlerini , yazarlarını yok sayan toplumlar
dünyanın en gelişmiş ekonomisi olsalar bile
çağını algılayamaz ve büyük acılar yaşar….
demişiz…
        
demişiz , yazmışız,
         yazmışız, söylemişiz…
        
kah,  yüreklendirici yorumlar göndermişsiniz.
         kah, yazmak neyi değiştirir ki demişsiniz…
         kah, gözünüzün kenarıyla okuyup iki cümleyi esirgemişsiniz.

         sesimiz bu kadarına yetmiş…
        
lafı eğip bükmeden ,
kör gözüm parmağına  taraf olmadan,
günlük siyasetin dehlizlerinde kaybolmadan
sahibinin sesi plağını döndürmeden
aklımız bu kadarına ermiş…

orhan kemal demiş yazmışız…
sabahattin ali demiş yazmışız..
hasan hüseyin demiş yazmışız.
cemil meriç demiş yazmışız.
aşık veysel demiş yazmışız…
ismet özel demiş yazmışız.
ataol behramoğlu demiş yazmışız…

şu  siyasi kamptan bu siyasi kamptan, demeden
ülkemizden dünyadan
onlarca düşünürün yüzlerce cümlesine atıf yaparak
yazmışız…yazmışız…yazmışız…

müptezel televizyon dizilerinden
onuncu sınıf futbol münakaşalarından
günlük siyasi didişmelerden
işyeri nanikleşmelerinden
ucuz sloganlardan
vakit bulup da
başını kaldırabilenleriniz 
eksik olmasınlar , lutfedip okumuş…

düşünmenin
düşündüklerini ifade etmenin
hala en büyük bilinmezlere
açık olduğu şu coğrafyada;

düşünmüşüz yazmışız
düşünmüşüz yazmışız
düşünmüşüz yazmışız…

elimizden bu gelmiş…

ölümün,
ölümlerin  tam orta yerinde
yine de ,
hayata sarılmaktan başka
ne var elimizde….

ne diyordu şair ;

“ ölüm geliyor aklıma birden ölüm,
bir ağacın gövdesine sarılıveriyorum….”

( murat örem / 14 mayıs 2014 / ankara…)
-başlıktaki dizeler / cemal süreya-
        


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder