Yıl 1989...
Aylardan Ekim...
Yer Eskişehir...
Takvim , ekim ayının ilk
beş gününden biri...
1985 yılının yine bir
ekim ayında İstanbul’da başlayan üniversite yolculuğum dört yılın sonunda
bitmemiş daha....
Mehmet Müfit’in güzelim Yaprak Kasırgası şiirinin bir yerinde
dediği gibi “ sınavlara ve sevdalara her an hazırdım / orta halli memur
çocuklarının kaderlerinde yazılıdır bu...” cümlesi misali , üniversite
öğrenciliği yıllarımda uzatmaları oynama zamanı, kadayıf olma J)
zamanı...
Ama yeni bir öğrencilik
ve yolculuk da zamanı, ayrı ayrı İstanbul ve Susurluk’tan Eskişehir’e doğru....
Susurluk’tan Eskişehir’e
uzun zaman için giden, kız kardeşim Ayşın...
O zamanki uygulamayla onlarca
hendeği, mülakatı aşarak Anadolu Üniversitesinin Sinema-TV bölümü öğrencisi
artık çünkü o...
Elemelerdeki hocaları
Seçil Büker’den tutun da, Naci Güçhan , Turhan Baraz, bugünün Eğitim Bakanı Nabi Avcı....
İşte o elemelerin hepsini
tek tek aşan kız çocuğu, benim bin
yıllık kardeşim, arkadaşım, sırdaşım olan
Ayşın...
Tarifsiz bir gurur
elbette...
Öte yandan İstanbul’dan
Eskişehir’e yalnızca birkaç günlüğüne gidecek olanlar da dayımla ben...
İstanbul’dayız, rahmetli
dayım Şehir Tiyatroları aktörü Erhan Dilligil’le birlikte...
Tarifsiz soğuk bir ekim
günü İstanbul’da...
Daimi okurların çok iyi
bildiği gibi Erhan Dilligil dayım değil çünkü annemle kardeş çocukları...
Ama dayım işte...
Üç hakiki dayımdan daha da dayım işte 1991’deki küt diye
ölümünün üzerinden 22 yıl geçmiş olsa bugün bile...
Hakiki dayılarımın üçü de bugün –uzun ömürleri olsun-
yaşadıkları halde...
Ben 68’liyim...
Erhan Dayım 1934’lü...
Yine Türk tiyatrosunun
hakiki ustalarından olan annesi Nezahat Tanyeri’nin deyimiyle –ki biz çocuklar
da ona hala derdik....- Atatürk’ümüzün
son dört yılına yetişen şanslı kuşaktan Erhan Dayım da...
İstanbul’dayız, rahmetli
dayım Şehir Tiyatroları aktörü Erhan Dilligil’le birlikte...
Tarifsiz soğuk bir ekim
günü İstanbul’da...
Yola çıkmanın
hazırlıkları tamam...
Haydarpaşa’dan trene
binilip Eskişehir’de inilecek, dayı
yeğen yanımızda onlarca tabloyla birlikte...
Çünkü resim sergisi var
Erhan Dayımın Eskişehir’deki Akbank Sanat Galerisinde...
Çünkü o dönemin Akbank
Genel Müdürü Hamit Belli Erhan Dayımın arkadaşı....
Serginin arkadaş
kontenjanından açılıp açılmadığını o zaman bilmiyorum ama dayımın tablolarının
bir çok resssamdan çok daha usta işi olduğunu anlayacak kadar yaşadım bugün....
Sahi o tablolar nerede ,
ey varisçileri...
Levent’teki 5. Basın
Sitesi’nden yola çıkarken üzerimde Erhan Dayım’ın Fransa’da öğrenciyken aldığı
bir gençlik kabanı var pötikareli güzel
bir trençkot kılıklı...
Eh , bende de bir okka
sakal var, simsiyah saçlar var...
Murat Örem’de gençlik de var...
Daha ne olsun...
Dayım ellili yaşların
ortasına doğru...
Ben yirmili yaşların en
başında daha...
İki arkadaş gibi
yollardayız...
Trenlerde sigara içildiği
zamanlar...
Trenlerde , Erhan Dayımın
efsane uzun Camellerini içtiğim zamanlar...
Trenlerde dayımın benim
Maltepelerimden içtiği ...
Trenlerde gençliğin
hayallerinin kurulduğu zamanlar....
Eskişehir’deyiz....
Bir taksiyle Anadolu
Üniversitesi’nin Otelindeyiz....
Çünkü bugünün hakkıyla
efsane başkanı Yılmaz Büyükerşen de dostu Erhan Dayımın...
Sergi akşamı hepsi
orada...
Dönemin valisi Bahaeddin
Güney’in kestiği kurdele...
Açılan sergi...
Yenilen kanepeler,
yudumlanan içkiler...
On dakikada bir beni
ressam sandığı için tebrik telgraflarını bana getiren –evet telgraf vardı değil mi- postacının
cebine sıkıştırdığım bahşişler için dayımdan aldığım yardımlar...
Sakalları, elinde piposuyla sergiyi açan ressam sanılan,
genç hanımlardan gelen tebrikleri pişkince J))kabul eden Murat Örem’e , Erhan Dayısının ettiği tatlı
tatlı sitemler ; “ oğlum resimleri biz
yaptık kaymağını sen mi yiyeceksin”
sorusuna verilen cevap ve salonun
ortasında tabureye çıkarak kurduğum cümle ; “ değerli davetliler kadehimi güzel insan , güzel ressam , hakiki
aktörden öte öncelikle benim dayım olan Erhan Dilligil’in hatırına
kaldırıyorum...”
Alkışlar...
Tebrikler...
Etrafımın hızla
boşalması...
Aynı kalabalığın Erhan
Dayımın etrafında toplanması...
Dayımla gözgöze gelmemiz
sevgiyle, muhabbbetle...
Biten kokteylin ardından
gidilen yemek...
Dayımın kendisinden birkaç
yaş küçük bir arkadaşıyla daha tanışmam; Dinçer Çekmez ve hanımı Ayşin...
Masadayız yine....
Erhan Dayım, ben , kız
kardeşim Ayşın, aktör Dinçer Çekmez ve eşi Ayşin Hanım....
Dinçer Çekmez’in dayımla bütün
gece şakalaşması...
Hakiki bir İstanbul
hanımefendisi olan , güzelliğiyle de “ben buradayım” diyen Ayşin hanım’ın
masada anlattıkları...Mesela 1970’lerin öğrenci olaylarında burjuva diye dayak
yememek için Maltepe paketinin içine koyduğu Marlboro sigaraların hikayesi...
Benim dinlemelerim...
Kızkardeşimin
Eskişehir’deki ilk günlerinde yanında olmamızın hazzı hoş bir tesadüfle...
Gece yarısı dayımla otele
dönmemiz...
Satılan tablolardan
kazandığı on kuruşun beşini tak diye bana takdim eden güzel insan Erhan
Dayım...
“Dayı ayıp oluyor , sen daha ne yapacaksın almam bu parayı”
diyen Murat Örem’e edilen okkalı güzel küfür...
Aradan geçen 24 yıl....
Yıl 2013...
Aylardan Mart...
Bir sabah internette
karşılaşılan haber “ Dinçer Çekmez de öldü...”
Zihne üşüşen hatıralar...
Zihni esir alan
hatıralar...
Zihnimdeki mevcutlu
haritasına attığım bir çizik daha...
Erhan Dilligil....
Öldü...
Nezahat Tanyeri...
Öldü...
Özdemir Han...
Öldü...
Savaş Dinçel...
Öldü...
Suna Pekuysal...
Öldü...
Metin Serezli
Öldü...
Müşfik Kenter
Öldü...
Dinçer Çekmez ...
Öldü....
Artık çektirin gidin
hatıralar....
Nur içinde yatın güzel
insanlar...
( murat örem / 14 mart
2013 / ankara ..)
Ne güzel anmışsınız, teşekkürler. Yalnız ufak bir düzeltme yapacağım, 1989 yılında Ayşin Hanım'la evli değildi Dinçer Çekmez.
YanıtlaSilSevgiler
Ceren M.
Ceren Hanım siz de ne kadar incelikli bir düzeltme yapmışsınız...
SilHafızam bana oyun oynamış olabilir veya ben o dönemde her iki güzel insanı da öyle yorumlamış olabilirim...
Değerli katkılarınız , yazıyı okuma ve düzeltme nezaketiniz için bir kez daha teşekkür ederim...
Saygı sevgi ve merhabayla...
murat örem...
Hep denir ya o güzel insanlar beyaz atlara binip gidiyorlar durmadan diye. İşte öyle. 😔
YanıtlaSil