*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

13 Kasım 2016 Pazar

yükseleni, dibe batanı, geri vitese takan merkürüyle burçlar bana ne söyler....burçlar kime ne söyler....




-bu  uzun  yazıyı öncelikle GÜLÜMSEMELERLE  okuyunuz…- 

fallara mallara hiç dönüp bakmadım yarım asırdır…inanmam da …ama bir de bunu deneyelim diyerek falıma bakanlar oldu geçmişte… yalnızca sesim üzerinden  düne, o güne  ve  yarına dair on  ikiden tutturanlar da oldu…

kehanetlere şaşırdım mı;  evet …
büyülendim mi ; hayır…
etkilendim mi;  kesinlikle hayır….


aklımın bir kenarına da not ettim böyle yetenekler de olabileceğini…fallar burçlar büyüler kıllar tüyler değil de  bütün  insanlık için  ömür tüketenler hala çok daha kıymetli benim için…

bir de burçlar var tabi…o da ayrı bir muamma….yükseleni ayrı, dibe batanı ayrı, geri vitese takan  merkürü,   jüpiteri  ayrı… milyarlarca insanın 12 temel ve ortak  gruba ayrılacağını aklım almıyor, almayacak da…bir de  biliyorsunuz  burçların   ejderhalı, fareli olanı , çin burcu hint burcu falanı filanı da var ki akıllara zarar….

ama  fal konusunda olduğu gibi burçlar konusunda da kendimce gözlemlerim oldu…bu işlere kafa yoranları gülümseyerek ve küçümseyerek izledim  ve biraz da sosyal deney olarak gördüm…


fakat hayat bu…mesela futbolun kitlelerin afyonu olduğunu yazan kerli ferli uzman birileri öte yanıyla fanatik bir taraftar da olabilir…bir müsabakayı izlerken kendini kaybedebilir…insan biraz da çelişkilerinin toplamıdır çünkü…tabi bu çelişkilerin tutarsızlık boyutuna çıkmaması şartıyla….


sözün başına dönersek…aşağıdaki yazıyı biraz da  müstehzi gülümsemelerle okuyunuz…hepimizin,  arada bir   sabun köpüğü mevzulara da ihtiyacı olabilir diyerek okuyunuz…ayrıca da sabun köpüğünü de o kadar hafife almamak lazım değil mi…buyrun bakalım-     murat örem

                                                                ****

burçlar bana ne söyler…
burçlar kime ne söyler…


neredeyse 50 yılım ikizler burcuyla  geçti…hele hele ömrümün   35 yılı   katmerli ikizler”  olarak yaşandı…hem kendi üzerimden,  hem  de  12 yaşımdan beri tanıdığım   eş:)  durumundan….bundan sonra da ne kadar ömrüm varsa yine yolum  sürecek  ikizlerle…çünkü  katolik nikahı:)  var benim , burcum olan ikizlerle aramızda,  ölümle   bitecek olan…


yine  yarım yüzyılım   akrep burcuyla   geçti….hem  babam ,   hem   tek kardeşim  / kız kardeşim üzerinden…aynı anda bir başka yanımı da   aslan burcuna  verdim çünkü otoriter demokrat :)  annem  başka bir burç olsaydı  çooook  şaşardım…çocuklarım oldu  can eriklerim  diye  hala sevdiğim sakallı bıyıklı hallerini… umur örsanla  önce  yengeç  burcunu  tanıdım  adım adım…sonra   terazi burcunu   tanıdım dirhem dirhem   arda erhanla…iki burcu da  çocuklarım üzerinden  ilmek ilmek anlatabilirim size…günün birinde belki yaparım…mesela yengeçin ne kadar zeki ve kapalı  zeka kutusu olduğunu  ve terazinin ne kadar  kılı kırk yardığını insanlıkta….enikonu anlatmak isterim…


elimde  en  çok   kalan  üzerinden  başlayalım  o zaman;   başka  burçlara yeri ve zamanı gelirse  sonra bakarız…şunlar ağır basıyor    50 yılın sonunda  ikizler burcuna dair…
                                                          ***

ikizler:
övünmek gibi olacaksa kesinlikle olsun… bir çırpıda  ikizlerin bütün günahlarını saysanız , hatta  günahları elli okka ağır çektirseniz, gel vazgeç bu ikizler sevdasından deseniz de,  zinhar geri adım atmam burcumdan…bu durum  ıstanbul üniversitesi mezunu :)  olmak gibidir… beşiktaşlı :) olmak gibidir…bir de iki ayrı ucundan egeli,  denizli  ve balıkesirli olmak gibidir…alnıma yazılmıştır ikizler de  ve bütün günahlarıyla da kabulümdür…

evet yaygın görüşü  çok destekler biçimde  en tutarsız , en hercai , en gamsız , en teflon burçtur ikizler… siz öyle sanın…siz öyle sanırsınızoysa ikizlerde tutarsızlığın öyle bir tutarlılığı vardır ki şaşarsınız…sevimsiz olmanın öyle bir sevimliliği vardır ki efsunlanırsınız…


iyi bir ikizler aynı anda hem patates soyabilir hem çocuklarıyla basket oynayabilir,  whatsapp gruplarına laf yetiştirebilir, apartman toplantısında aidat konusunda ikna edici itirazlarda bulunabilir,  ertesi gün yapacağı konuşmayı zihninde oturtabilir,  üç makalenin özetini çıkarabilir, çalışma arkadaşlarına işlerin akıbetini sorabilir ve bir taraftan da müthiş biçimde can sıkıntısı içinde olabilir…olabilir değil kesinlikle can sıkıntısı içinde olurikizlerin normal halidir  can sıkıntısı içinde olmak…yetinmemek…daha daha daha…..demek…bu…dünyaya, hiçbir konuda yetinmemek üzere gelmiştir iyi bir ikizler…ateş üstünde yürümek   natürel ve sıradan bir haldir onun için…tahammülsüzlüğü  biraz da bundandır…aslında tümüyle bundandır…


büyük oynar ikizler…aşkta hayatta  itirazda sevdada kavgada inatta düşünmede ikna etmede inandırma  ve inanmada çok büyük oynar ikizler…ama asla parada değil…hesabını bilmeyecek kadar  zengin çok paralı bir ikizlerle karşılaşmak ülkemizin güney sahillerinde   kutup ayısı  görmekten!!! daha  imkansızdır…ama para konusunda dibe de vurmaz hiçbir zaman…sever paranın satın aldığı insani değerleri ikizler…

hakiki  bir ikizlerin hayatı boyunca duyacağı en çok söz
sen ne kadarrrr  yorucusunnn,  
yeterrrr arrrtıkkkk
cümlesi olacaktır…


bu cümleyi bu kadar rahat kuranlar bilmezler ki zihnen her daim herkesten daha yorgun olmak ama asla yorgun görünememek bir ikizlerin mütemmim cüzüdür…ikizler hakkında edilen sen ne kadar yorucusun  cümlesi  açık ara birinci olmakla birlikte,  sen ne kadar çok şey biliyorsun , sen ne kadar etkileyicisin , sen ne kadar dikkatlisin , sen ne kadar ısrarcısın, sen ne kadar iticisin,  sen ne kadar umursamazsın , sen ne kadar kibirlisinşeklindeki versiyonları da bol miktarda kullanımdadır :)))


ışık hızıyla kendine çektiği insanları ışık hızını da aşan biçimde itmede ve onları perişan etmede de  çok mahirdir ikizler…bu büyük bir travmadır karşı taraf için…bu yüzden çoğunlukla  işler ters gittiğinde çok büyük bir kötülük timsali sanılır ikizler…oysa bir ikizler kötülüğü bilmez…fakat yaptıkları genellikle normalin dışındadır ve bu durumu sıradan insanlar kötülüğe  yorar…


aslında yalnızca normalden, sıradanlıktan sıkılmıştır ikizler…
insandan kağıttan kalemden ortamdan  falan sıkılmıştır…
iyilikten, işlerin huzurla gitmesinden  bile sıkılmıştır….

istediği an herkesin yine yanına koşarak gelebileceğinin büyük bir şımarıklığı içindedir…istediği zaman da yine herkesi ışık hızıyla gönderebileceğinin büyüsünün sarhoşluğu  içinde…etrafında yıllar boyunca tek bir insan kalmasa bile  sonsuza dek  kendine yetebilir ikizler…hem de öyle böyle değil her manada yetebilir…

isterse iyi yemek yapar…çok iyi portakallı ördek de yapar…kırk çeşitli aşure bile yapar…ama bir ikizler fanisi için çay demlemek bile dünyanın en tekdüze ve en yorucu ve en gereksiz işidir…bu yüzden ikizler içinden iyi aşçı çıkmaz…iyi laf salatası yapan ve bu salatayla birlikte  parmakları da yedirecek kadar işini mükemmel yapan çok kişi çıkar ama…oysa kurgulanmış yalan dolan bilmez ikizler…yalnızca onun gerçekliği ve zihin hızı büyük çoğunluktan biraz farklıdır…büyük çoğunluk bu tarafını anlayamaz  ikizlerin….


bir de yine büyük çoğunluk için büyük  olaylar hakikaten büyük olaylardır  ama bir ikizler için nükleeer savaş dahil yaşanan her şey sıradan bir olaydır
insanların bu abartılı şaşkınlık haline, ölüm ve acı  karşısındaki perişanlığına  hiç anlam veremediği için çözülemeyen  bir şeye çok sinirlendiğinde ağzına geleni söylemeye başlayabilir ikizler…


iyi bir ikizler için her şey hemen çözülmelidir…

kontrolünü kaybeden bir ikizlerin dili çatallı falan değildir…
düpedüz  jiletlerden, kretuarlardan  teşekküldür o dil…


bir ikizler için  asla ve kat’a kin tutmak yoktur…onca lafın hemen ardından karşıdakine hadi gel şurada iki lokma yiyelim diyebilir bu yüzden…hatta genellikle der de… bu öneriyi duyan  şahıs  daha yeni jilet kesikleri içindedir ve karşısındaki ikizlerin  ruhi yönden kesin olarak hasta olduğuna inanmaktadır…


genellikle çok sağlam bünyeli ikizler için hastalık yaşanacak bir şey değildir oysa…yalnızca korkulacak  ve bir an önce gündemden düşürülmesi gereken sıkıcı bir şeydir hastalık… hastahanelerin acil servislerinde kalp krizi geçirdiğini sanan  panik atak eğilimli genç yaştaki ikizleri görmek vakayı adiyedendir…yıllar geçtikçe bu da mesele olmaktan çıkar çoğunlukla…ölüme de  yandan yandan  ama dostça bakan bir külhani yanı vardır çünkü ikizlerin yaş aldıkça…sanıldığının aksine ikizler öyle çok da ölümden falan korkmaz…onların esas korktukları kendilerinden sonra dünyanın nasıl dönmeye devam edebileceğidir :)  zeka ve beden yönünden  bin  kaplan gücünde olduğunu bilen hakiki  bir ikizler, çoluk çocuğunun, eşinin, ailesinin  kendinden sonra perişan olacağını düşündüğü için bu durumdan daha çok korkar…bunu etrafındakiler de ölüm korkusu zannederler…

evet biraz (!!!)  narsistiktir ikizler.. ama biraz  :)

ikizlerin yöneticiliğinde çalışmak dünyanın en zevkli ve en kahırlı işlerinden biridir…yaşayanlara sorduğunuzda size kalem  kalem anlatacaklardır tam da bu duyguyu…üreten biri için ikizler yöneticisiyle çalışmak sınırsız bir mutluluk kaynağıdır…ama yalnızca o iş bitene kadar…çünkü o iş bittiğinde mutlaka ve hemen yeni bir hedef konacaktır….çünkü durmayı bilmez bir ikizler yöneticisi…herkesi de kendi gibi zanneder…oysa insanların neredeyse tümü  iki çalışıp beş  durmaya planlanmıştır...bizim gibi ülkelerde bu mutlak bir durumdur ve bir süre sonra ikizler yöneticisi hakkında edilen cümlelerin yerini yorgunluk  ve bezginlik homurtuları alır….hakikaten yönetici olarak da çok yorucudur ikizler…insanda yetersizlik  duygusu yaratır bu halleri…ve bir gün ip kopar…

çünkü ikizler yöneticisi yaptığı toplantıda  kendisine söylenenleri dinlemiyormuş   gibi görünse de, her şeyi ince kalın  takip etmekte,   aynı anda duvarlardaki tabloların neden iki milim eğik olduğunu kafaya takmakta, karşısındaki yöneticinin  neden herkesten daha fazla terlediği üzerine  zihin yormakta , bir taraftan da elindeki su terazisiyle  yamuk olan her şeyi kendi başına düzeltmeye başladığını hayal etmektedir  hem içinden hem de dışından cık cıklayarak….


hasılı kelam çok ama çok zordur bir ikizlerle yaşamak da çalışmak da…ama çok keyiflidir de ….tarifsiz keyiflidir….çünkü her an her şey olabilir ikizlerle yaşarken…günlerdir hazırlanılan bir düğün veya yemekli toplantı son anda bırakılıp göl kenarında  balık ekmek yemeye gidilebilir kalabalık bir grupla veya eşle,  evin anahtarı da bir yerde unutularak….kalanlar ne olmuş…gelenler ne yapacakmış…eve nasıl girilecekmiş…hiç meselesi değildir ikizlerin…bu halleri çoğu zaman kararsızlığına daha çok da umursamazlığına yorulur…oysa karar denilen şey bir ikizler için saniye başına iki kere yapılabilen çok ama çok sıradan bir haldir !!!!


viyanaya  konser izlemeye gidip hemen geleceğim diye yola çıkıp,  hiç hesapta yokken   oradan  prag  budapeşte  amsterdam diye diye avare avare dolanıp  günler  günler sonra  eve dönebilir bir ikizler…ve  aklında bin bir şüpheyle  kendisini beklerken bu duruma çok haklı tepki gösterenlere büyük bir içtenlikle alınıp küsebilir…içinden öyle gelmiştir, zaten arkada bıraktıklarının para pul dahil her türlü meselesini giderken çözmüştür ve programı değişmiştir işte…ne vardır sanki !!!! bunda…bu durumda bile kendini çok haklı da görebilir bir ikizler…hatta bir süre sonra etrafını da ikna etmiş olur…


bir ay sürmesi planlanan  işi  en fazla  üç  günde  umulmayacak mükemmellikte  yapabilir ikizler…bu işi yaparken  bir taraftan da pi sayısının neden 22/7 olduğunu, kimyasal atık bidonlarının neden hep mavi renge boyandığını, seçimlerdeki d’hont sisteminin tarih içindeki artıları ve eksilerini akide şekeri tadında etrafına anlatırken dinleyenleri de her manada büyüleyebilir…


hayatın büyücüsüdür hakiki bir ikizler…

pagan toplumlarda  büyücüler nasıl korkuyla karışık  sevgi görürse  ikizlerden de korkulur…çok da sevilir ama o sevilme eşiğini  de hep zorlamayı sever ikizler…

tıpkı büyücüler gibi ikizlerin de çok seveni ve  hiç sevmeyeni çok keskin biçimde  ayrılır  zaman içinde…


bir günde yapılacak  sıradan işi  koca bir yıla yaydıkları ve yapmadıkları da vakidir  ikizlerin…zekalarıyla çok övündükleri için büyük aptallıkları da her zaman heybelerindedir çünkü…hiçbir şeyin büyük aptallık ve sıradanlık içinde olacağına ihtimal vermez bir ikizler…oysa hayat böyle değildir !!!! bir ikizleri düelloda asla yenemezsiniz…göğüs göğüse çarpışırken de yenemezsiniz….


ama yüreğinin üzerine düşmanca attığınız tek bir karanfil aşil topuğudur ikizlerin….oracıkta ölür…küt diye ölür….


pusuyu hiç bilmez bir ikizler…
ama düelloya bayılır….

puşkin gibi  40’ına bile gelmeden düelloda  ölüme bile gidecek olsa bayılır düelloya…tiksinir pusudan…

ikizlerle  çok yakın biçimde yaşamak einstein’in zamanın göreliği teorisini bihakkın tecrübe etmek demektir…

ikizlerle yaşanılan üç  beş yıl,  kahrı ve coşkusuyla  yüzyıl  gibi  zorlu   ve birlikte geçirilen 10  koca  yıl da   10  kısa dakika  gibi gelebilir…


çölü aşmış deve gibi yorgun yorgun bakarken karşıdaki kişi,  bir ikizler bu kadarcık işle nasıl yoruldun ki sen diye arıza çıkarabilir…çıkarabilir değil mutlaka ama mutlaka arıza çıkarır…oysa  ikizlerin bu kadarcık iş dediği,  gerçekten de dağ gibi iştir ve etrafındaki herkesin dili dışarı çıkarken büyük bir can sıkıntısı  ve enerji  içinde sakin sakin ensesini kaşımaktadır bir ikizler…


pratik zekaları yüzünden de çok yadırganır ikizler…

bir kurşun kalem dünyanın bütün burçları ve insanları  için genellikle yalnızca bir kurşun kalemdir ama ikizler için bir kurşun kalem kalp ameliyatı öncesi  anjiyo yapmak dahil her şeye yarayabilir…tornavida olabilir, pusula olabilir,  anahtar olabilir, maymuncuk bile olabilir…


ikizlerle çok yakın biçimde zaman geçirmek kaderiniz olduysa ve kaderinizden kaçamadıysanız, mutlaka bir gün yaşanacak  o son ana  kadar tadını çıkarmak en iyisidir…çünkü hayatınızda bir daha böyle çok yorucu ve çok keyifli çok bilinmezli bir dönem büyük ihtimalle hiç olmayacaktır….


sevginiz aşkınız sevdanız ne kadar huzurla giderse gitsin,  bir gün mutlaka ama mutlaka dalınıza basacaktır bir  ikizler ve  ipleri koparmak için hiçbir şey yapmadığını öne sürse bile siz evliya değilseniz  o ip mutlaka zorlanacaktır…bunu  gerçekte  ipleri koparmak için yapmayacaktır…sıkılmıştır….aslında sizden değil….sizin yanınızdaki kendinden bile çoktaaannn sıkılmıştır….


bir ikizler, daimi huzuru ve dinginliği asla bilmez…öyle hanım bir kahve yap da içelim televizyon izlerken cümlesini asla kuramaz bir ikizler erkeği…ya kalkıp döke saça kahvelerin kralını  herkese kendi yapacaktır ya da yahu üç kuruşluk bir kahve yapacaksın gözümüzün bebeği sarardı diye külhanbeyi gibi seslenerek  feng şuici huzurun!!!!  içine itinayla ve küstahça  limon sıkacaktır…


şu hayatta en çok ama en çok!!!  bir ipi sürekli olarak  pürüzlü ve keskin  bir taşa sürtmeyi sevmektedir bir ikizler…mesele bu kadar basittir…

sonra da ip pürçeklene pürçeklene  cart diye  kopunca da  niye koptu ki şimdi durup dururken  diye çok inanarak soracaktır çocuksu şaşkınlık ve safiyetle… kendi kendine ve  etrafına çok ama çok içtenlikle   “ben  vallahi billahi tallahi elimden geleni yaptım, çok da özen gösterdim ama bu kadar oluyormuş ip de amma çürükmüş ” deyip  aheste aheste de yürüyüp gidecektir…bir  ilişki  bitene kadar  zekice ama asla düşmanca  olmayan didişmenin şahikasını yapar  ikizler…bittiği zaman da bin yıllık taşa döner…ne söylenme, ne bağırıp çağırma, ne telefon, ne selamlaşma…

bir ikizlerle  sonsuz kahırlar,  büyük şüpheler,  tarifsiz kıskanmalar,  derinden nefret etmeler,  gözü dönmüş büyük aşklara dair   ne paylaştıysanız  hem zarar hem kardır…emin olun böylesini bir daha ya hiç istemeyeceksinizdir ya da isteseniz de yaşayamayacaksınızdır…


dünyadaki bozuk saatlerden tutun da yanmayan sokak lambalarına ve yakın arkadaşlarının kötü giden sevda hayatlarına, komşu  çocuklarının çok zayıflı karnelerine   kadar her şeyi aynı anda kendine dert edip , bir de onca meseleyi şaşılacak derecede hızla ve aynı anda mükemmel  çözen birini görürseniz bilin ki o tartışmasız hakiki bir ikizler burcudur…


daha önce de dedik ya, sorunları çözerken  şöyle de  küçük!!!   bir kusuru vardır ikizlerin; sorun bitti dediğiniz anda mutlaka yeni bir sorunu hemen önünüze koyacaktır…önünüze  koyacağı sorun yoksa, itinayla hemen büyük sorunlar  da yaratır ikizler…tecrübeyle sabittir….!!!



ikizlerin evladı olmak seçim yapabileceğiniz  bir konu değildir…bu gerçeğin idrakına vardığınızda zaten  yıllardır o durumdasınızdır…sonsuza kadar da değiştiremeyeceğiniz bir gerçekliktir ikizlerin evladı olmak…evlat olma  konusu tercihe açık olmamakla birlikte;   ikizlerin kocası / karısı  can yoldaşı olmada  ya da  olmamada son ana kadar    geri dönme şansınız vardır…bu durum bir nevi köprüden önce son çıkıştır ve ciddiye almanızda sonsuz yararlar vardır  !!!


rahatsız edici biçimde hiç ısrarcı da değildir  ikili ilişkilerde de  ikizler…
bir yanı kalk gidelim derken  diğer yanı  .ok yeme otur der çünkü…
sever tek başına kalmayı kalabalıklar içinde de…


bir ikizlerle  yaşamaya karar verenler bundan sonraki ömürlerinin, aynı anda en az 10  kişiyle yaşanacak  biçimde  geçeceğini kabullenmek zorundadır…bir ikizlerle  yolda yürümek de, balığa çıkmak da, didişmek de, elele  kainata kafa tutmak da  dünyanın en güzel duygularındandır…ama bunları tecrübe edenler zamanı geldiğinde ikizlerden  gürültüsüzce ve sessiz sedasız  ayrılmanın tarifsiz dinginliğini , sessizliğini ve  huzurunu da!!!  anlatabilir size…


çünkü , bir ikizlerle yaşayanlar o kadar çok yorulmuşlardır ki….o kadar olur…non stop yaşamaktan düşünmekten imtihan edilmekten  yorulmuşlardır…


oysa bir  ikizlerle yolları ayırdım demenin mutluluğu da  bir süreliğinedir…
siz, bir ikizlerle yolları ayırdığınızı zannedersiniz…oysa bu mümkün değildir…çünkü geriye koskocaman bir boşluk kalır ikizlerden…ve bu boşluk zaman içinde kara delik gibi yutar karşıdakini…

fiziksel olarak çok  kolaydır  ikizlerden kopmak,  tamam…çünkü kimselerin önünde durmaz ikizler…fakat  hakiki bir ikizler için doğsa da ölse de bitkisel hayata girse de dostluk dahil her ilişkiye dair anılar  sonsuza dek korunup kollanması gereken şeylerdir…


herkesi aynı anda aynı sevgiyle sahiplenen bir ikizler için hayat zaten akıp giden bir suyun önünde elinde tasla beklemek ve doldurduğu tasla herkesin ama herkesin susuzluğunu gidermektir…bu mesaisinde çoğu zaman unutur bile  o tastan kendisi su içmeyi ikizler…ve kadınlar herkese elindeki tastan su uzatan ikizleri önce çok sevip sonra dizginlemek istediklerinde  sudan çıkmış balığa döner bir ikizler…renkleri solar…pulları dökülür…solungaçları morarır kararır … 


ya ölecektir , ya ölecek…
öldürmeyi bilmez böyle anlarda bir ikizler ASLA…


hakiki bir ikizlerden;   düşmanlık  ve mikropluk yapan eski aşık, eski arkadaş,  eski dost , eski karı koca figürü  asla   ve kat’a yaratamazsınız…böyle bir duyguları yoktur…intikam almazlar…bilmezler bunu…öyle efelenmelikleri, yandım bittim öldümleri de zinhar yoktur…ikizlerde öyle bir ego vardır ki,  -laf aramızda genellikle haklı ve çok emek verilmiş bir egodur bu-   en büyük  cezayı zaten  karşı tarafı yok sayarak, çekip giderek, kendilerinden sonra çok büyük bir boşluk bırakarak vermeyi yeğlemişlerdir…


rekabete girmek nedir hiç bilmeden yaşayıp ölür bir ikizler…
rekabet eşitler arasında olur  çünkü  ikizler için…
yani  böyle bir şey  olamaz….!!!   

siz buna ukalalığın, megalomanlığın  dibi dersiniz ikizler gerçeklik der….


bir paylaşımın dostluğun arkadaşlığın aşkın sevdanın  içindeyken  fikirsizliklere çok kızdıkları zaman bir alev topuna dönen ikizlerin ağızları, aslında  kalplerinin hayal kırıklığı  yangınını söndürmek için kullandıkları yalancı ve içi boş bir mitralyözdür….önündeki her şeyi darmadağın edebilecek kudretteki o mitralyözün ağzına  dikkatlice bakarsanız yalnızca kurutulmuş karanfil ve gülleri görürsünüz…fakat kelimeler öyle büyük bir güçtür ki, karanfillerden mermi yapabilir gözü dönmüş bir ikizler….vurup devirir de….


hasılı kelam böyledir ikizler…
lanetli bir burçtur…etrafına çok kahır verdiği  söylenir…
muhtemelen doğrudur da…
aslında en çok kahrı kendine yapan burçtur !!!

ama  ikizlerle geçen zaman eskimez…
eskide kalır ama asla ve kat’a eskimez…

eskide kalan her şey ama her şey kıymetlidir bir ikizler için…
en çok da hiç ama hiç   kıyıp atamadığı nesneler  kıymetlidir…

evinin bir köşesinde yıllar öncesinin gazetelerinin,  ustaların ustalarının yaptığı el işi sürmene bıçaklarının,  taşı kaybolmuş muhtar çakmaklarının,  üç kuşak önceki  anneannelerin ördüğü para keselerinin ve daha bir çok ıvır zıvırın koyun koyuna huzur içinde yatmasının esbabı mucibesi de  bundandır…

öyledir  işte….
bu taraftan böyle görünür ikizler
diğer taraftan nasıl göründüğü de nereden baktığınıza bağlıdır….

ve hayat aslında  tıpkı şu aşağıdaki muhteşem  ömür göksel şarkısı gibidir.... 
gerisi de biraz biraz oyundur...
kazanmak kaybetmekten öte,  oyunu iyi oynamak lazımdır....

en başa dönersek;  
bu yazıyı gülümsemelerle hatırlayınız....aslolan insandır....
burçlar şunlar bunlar insanın kendi kendine oynadığı oyunların toplamıdır.... 

( murat örem / 13 kasım 2016 / ankara….)
 

4 yorum:

  1. Mukemmel bir yazi kalemine saglik, bu kadar mi guzel anlatilir bir burc her satirinda baska bir tat... Bende ikizlerim burclara inanmazdim ama artik ciddiye alsam iyi olacak...Sevgiyle
    Altuğ GENCER

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili altuğ ;

      hem ismini hem yorumunu görmek beni çok mutlu etti sbf 85/89 dönemi kardeşin / arkadaşın olarak...

      grupta da okumuşsundur farklı yorumlar aldı bu yazı...
      bir kısmı ısrarla kendi burcumu anlattığımı söyledi...iyi de ben zaten yazıda bunu defalarca dile etiriyorum...bütün mesele kendini ve kendine dair bir şeyleri anlatırken bile nalıncı keseri gibi kendine yontmamak olmalı....inan binlerce yazı yazdım hiçbirinde buna meyletmedim bile bile...

      selamlarımı ve sevgilerimi iletiyorum...
      daha sık karşılaşmak dileğiyle...
      hem sbf grubunda hem de burada....

      murat....

      Sil
  2. Bir ikizler dostumun, ikizler olan iki kizim hakkinda kurdugu cumle, ikizlerin ayni zamanda ön yargili ve acimasiz oldugunu da gosteriyor. Zira kizlarim hem zeki hem de bircok evlada gore vicdan sahibi bireyler. Onlarla gurur duyan ebeveynleri var. Ikizler hakkinda yazdiklarinizin çoğu uyuyor kizlarima. Saygilar Murat hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili kamil;

      daha önce de dedim; sen bizlere göre daha çok gençsin...
      muhtemelen kızların da daha çok yolun başında...

      onlara, en çok anne babayla iletişim kurarken geri dönülmez cümleler kurmamaları gerektiğini öğret derim...

      bu eşik bir kez aşılırsa çok zor olur geriye dönmek...
      ortada mutsuz anne babalar ve doyumsuz çocuklar kalır...

      doyumsuz çocukların çok olduğu bir dünya da bugünü bile aratır...

      iyilik dileklerimle...

      murat....

      Sil