*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

1 Şubat 2016 Pazartesi

barış manço; anadolu pop tarihimizdeki "kare as’ın en hakiki “maça beyi....”





daimi okurlar bilir  geçmiş yıllardaki uzuuun  barış manço yazılarımı…

ben de iyi bilirim barış manço’nun bir yanının “ esaslı ermiş” olduğunu….

türkiye’nin siyasi, ekonomik, kültürel olarak geçtiği bütün yollar ve duraklarda barış manço’nun söyleyecek sözü olmuştur…

ve bu sözler sade suya tirit ifadeler değildir…
iyi bir gözlemcinin cümleleridir…
usta bir kalemin dizeleridir…

anadolu popunun dört atlısındandı/r barış manço….

fikret kızılok…/ öldü…
cem karaca…/ öldü…
barış manço…/ öldü…
erkin koray…/ yaşıyor….ömrü uzun olası…yaşıyor….

kare as’ın artık aramızda olmayan üç ismi de
ne garip ve hüzünlüdür ki 60’lı yaşlarını bile görmemiştir….

önce barış manço ölmüştür 1999’da  56 yaşındayken…
sonrasında fikret kızılok 2001’de 57 yaşındayken….
ve cem karaca, 2004’te 59 yaşındayken….

bu üç isim de,  ne mutlu ki hala yaşayan erkin koray da 1940’ların çocuklarıdır….yoklukların çocuklarıdır….20 yaşındaki genç cumhuriyetin  kendilerini iyi  yetiştirmiş ve gözü kara , ne istediğini bilen çocuklarıdır….bir müzik aletinin bile ülkeye getirilmesinin mucize olduğu kapalı ekonomi günlerinin  çocuklarıdır…bu imkansızlıklar içinde yapmışlardır müziklerini  hem de hiç bahane üretmeden hepsi….

memleketin siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik olarak yayık ayranı gibi çalkalandığı zamanlarda , med cezir yorgunu olduğu yıllarda, yolları kah kesişmiş kah ayrı düşmüştür dördünün de…

bazen yanyana söylemişlerdir şarkılarını….
bazen uzak kıyılardan….
ama hepsinden geriye iyi müzik ve hakiki emek kalmıştır…
dostluklar da kalmıştır…


barış manço bu kare as’ın “maça beyidir bence…


dönenceler ondadır, halk hikayeleri, darbı meseller ondadır…
kul ahmetler ondadır…gülpembeler ondadır…
kalk gidelim küheylan diyerek orta asyalarda  dolaşmak ondadır…
iddialı olurken  bunu kimseyi incitmeyen  mütevazılıkla yapmak ondadır…


1 şubat 1999 sabahının erken saatlerinde , güneşli bir ankara gününde,   saatçi dükkanında almıştım ölüm haberini barış manço’nun…internetler , haber siteleri şunlar bunlar bu kadar yaygın değildi…


biri daha üç aylık,  diğeri 5 yaşın kapısında olan iki erkek evladımı her zamanki gibi öperek evden  çıkmış,  işyerine gitmeden önce saatimin kopan kayışını tamir ettirmek istemiştim tunalı’daki bir  saatçide…


usta saatimi eline aldığında garip bir şey olmuş saatin sapasağlam olan camı  durup dururken mikro parçalara bölünmüştü bir anda….hayır olsun demişti bir gözü kör saat tamircisi…araba kullanıyorsan bu aralar dikkat  et….ölüm kol geziyor her yerde diye eklemiş ve bak barış manço da öldü demişti…


böyle şaka mı olur…demek istemiştim ama hiç de şaka yapıyor görünmediğini anlamıştım ustanın…ve zihnim bana oğuz atay'ın da,  ölümünden çok kısa süre önce, rüyasında kolundaki saatin patladığını gördüğünü ve rüya tabirlerinde bunun ölümle eşdeğer tutulduğunu görüp yazdığını hatırlatmıştı saliseler içinde....

ve sonra ;

tuz ekmek hakkı bilene
sofra kurmasan da olur…
ılık bir tas çorba içer,
rızkım buymuş der içerim…

kadir kıymet anlayana
sandık açmasan da olur…
kırk yamalı hırka yeter…
idris biçmiş der giyerim…

dizeleri geçmişti saniyeler içinde aklımdan…

camı ve kordonu takılan saatimi ustanın elinden almış…başımız sağolsun demiş, beyaz uno’ma binmiş, gözümden yaşlar ipil ipil akarken halen çalıştığım radyo anadolu’nun yolunu tutmuştum…yıllar sonra o da üçüncü   kalp krizinde ölecek olan gazeteci temel taylan abimle barış manço şarkıları dinlemiş, zift gibi çaylar kahveler içmiş ve temel abimin  uzun sigaralarından tüttürmüştük  birbiri ardınca yeisle…

bugün kocaman bir genç adam olan büyük oğlum umur örsan 5 yaşın çocukluğu ve büyüklüğüyle barış manço'nun cenaze törenini izlerken ne çok ağlamıştı...evden bir büyüğün cenazesi çıkmış gibi ben ne çok hüzünlenmiş , buğulu gözlerle sarılmıştım ona....

aradan 17 yıl geçmiş…
gelenlerin bir kısmı gitmiş…

gidenler unutulmuş…
gelenler büyümüş…
büyüyenler kocalmış…

her şey dönüp dönüp
bir varmış bir yokmuş’a evrilmiş…

barış manço…
ne mutlu ki ;
bir varmış bir yokmuş 
olmamış…


bir varmış, 
pir varmış…
bir varmış, 
hep olacakmış…

olmuş…


az şey midir…
çok şeydir…

inanın;
çok şeydir….

( murat örem / 01 şubat 2016 / ankara…)


5 yorum:

  1. Kare as maça, kupa, karo ve sinek aslardan oluştuğuna göre, Barış Manço nasıl maça beyi olur? Sence...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. senin bu huysuz ve sorgulayan aklını seviyorum birader...

      aslında kahve kültürün de benden iyidir ama...

      "as" lara bey de denir argoda...

      aklının aydınlığından

      gönlünün huysuzluğundan :))

      öperim...

      murat....

      Sil
    2. Bu kadar yıldır iskambil oyununda "bey" denince benim aklıma hep "J" ile gösterilen "beyefendi" gelirdi. Meğerse "bey" gerçekten de as oluyormuş. İnsanın kendi hatasını kabul etmesi ne kadar da ayıp... Bunun üzerinde biraz daha çalışmalı ve üste çıkmanın bir yolunu bulmalıyım...

      Sil
    3. zihnimiz bize bazen yıllara yayılan oyunlar yapıyor biraderim...

      iş ki hatalar böyle şeylerde olsun...:)))

      insan bazen öyle yıllara yayılan hatalar yapıyor ki bunlar keyfe keder kalıyor...

      ayırca senin bildiklerin bilmediklerini çoktan satın alır...

      sevgiler selamlar...

      Sil
  2. TAŞKIN ÖREM:
    Bize göre de gerçekten büyük ustslar.Söyledikleri parçaları,kılık kıyafetleri,sahnede duruşları unutulmaz.Hepsinin mekanı cennet olsun.Öpüyoruz.

    YanıtlaSil