şu
internet balçığında
kimbilir
ne hakiki şairlerin yazarların düşünürlerin adı
bezirgan
duygu esnafının elinde telef oldu….
can
yüceller mi ararsınız,
cemal
süreyalar mı,
oğuz
ataylar mı,
sabahattin
aliler mi…
nazım
hikmetler mi…
abuk
sabuk cümlelerin altına
at
nalı gibi yazıldı bu isimler
sanki, uyduruk kaydırık yazılanlar
bu
isimlerin dizeleriymiş gibi…
eh,
gün ,
kapitalizmin
pedal çevireceği zaman...
devir aşk
üfürükçülerinin devri
gün, 14
şubat sevgililer günü…
hazır
olun abuk sabuk dizelere…
salya
sümük aşk menkıbelerine…
çok
yıllar önce
bir
dolunayın altında
soğuk
mu soğuk ıpıssız bir yolda
tak
diye durunca arabanın motoru
kadın
adama şöyle demişti ;
“belki
akünün kablosu falan çıkmıştır…bir bak…”
“ben
bilmem öyle akünün kutup başını falan, hiç anlamam anlamadığım işe de burnumu
sokmam, ararım kaskoyu beklerim çekiciyi…”
demişti adam ve eklemişti “ ama
sana bu buzul gecede ve gittikçe soğuyan arabanın içinde telefon edip çağıracağımız çekici gelene kadar nazım hikmet'in ‘ ayın
altında kağnılar gidiyordu…’ şiirini ezberden okuyabilirim…”
hakiki
şiirlerin ve şairlerin, akülerin kutup başlarını yeneceğini düşünüyordu adam o
zamanlar…da....
"bir
de böylesini deneyelim bakalım..." diye düşünüyordu belki
kadın…
aradan
yıllar geçse de,
adam akülerin kutup başlarını hiç sevmedi…
adam akülerin kutup başlarını hiç sevmedi…
nesneleri
eşyaları da…
kadın
da muhtemelen şiirleri sevmedi…
ya
da sıra gelmedi şiirlere
arabaların, geniş mutfakların körleştiren ışığından…
arabaların, geniş mutfakların körleştiren ışığından…
ne
zaman tüccar aşktan söz etse yanımda birileri
aklıma
yannis
ritsos’un şu muhteşem şiiri gelir bin yıldır ;
“adam
koltuğa oturmuştu,
konuşuyordu.
kendi
sesini dinliyordu. kadın,
saçını
düzeltiyordu aynaların karşısında.
kadının
saçı boyalıydı.
adamın
sesi boyalıydı.
bunu
biliyorlardı….”
14
şubat yalanlarıyla boyanmayan sevgileriniz olsun…
(
murat örem / 14 şubat 2016 / ankara…)
-fotoğraf
/ arda erhan örem / temmuz 2015 / İnebolu-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder