“yine
denedin....
yine yenildin.
olsun,
bir daha dene
bir daha yenil...
daha iyi yenil (!)”
cümlelerini kuran adamdı Samuel Barclay Beckett...
83 yıllık ömür yolculuğu
bittiğinde, tarih 22 Aralık 1989’du...
Bundan 24 yıl önceydi....
1906’da
İrlanda
Dublin’de doğmuştu Beckett....
İrlanda’nın
Oscar
Wilde ve Bernard Shaw’la birlikte
deyim
yerindeyse üçübiryerdesinin ,
daha da tersinden aykırıadamıydı...
daha da tersinden aykırıadamıydı...
Roman,
kısa hikaye, oyun, makale yazarı, şair ve eleştirmendi
Samuel
Barclay Beckett....
Dramanın
, post modern ve deneysel edebiyatın
daha
da önemlisi absürd tiyatronun ustası , şahikasıydı...
Eserlerinin
çoğunu Fransızca ya da İngilizce yazmış yine kendisi çevirmişti...
Sonsuzluğun
içindeki sonu anlatmadan
anlatır gibi yapan unutulmaz eseri Godot'yu Beklerken’i 1940’ların
sonunda yazmıştı Samuel Beckett...
Vladimir
ve
Ostragon’un
yazarıydı...
Godot’un
da....
Puzzo’nun
da...
Eserlerinde
hiçliği
, hayatın anlamsızlığını çizmişti
Beckett...
Samuel
Beckett‘in anlattıkları
insanı
ürkütecek kadar sade, yalın, hareketsiz ve zamansızdır....
Nobel
Edebiyat ödülünü 1969 yılında alan karamsar, kötümser , pesimist bir düşünür / edebiyatçıdır Samuel Beckett...
Kendisine
bu yönde eleştiriler getirildiğinde de,
herkes
hayatına, yaşadıklarına ve başına gelenlere
baksın kötümser olup olmadığıma
da bundan sonra karar versin.....
demişti
sanki yazdıklarıyla...
Döneminin
bir başka büyük ustası James Joyce’la da farklı zamanlarda
bir araya gelen Beckett 30’lu yaşlarının
başında absürd biçimde bıçaklandığında
da yardımına ilk koşan Joyce olmuştu...
1940’lı
yıllardaki Faşist Alman işgalinde Fransız direnişçilerine katılan Beckett
bir çok kez yakalanmanın , öldürülmenin kenarından da döner..
Bir
cümlesinde şunları söyler Beckett;
Hiçbir
şey mutsuzluktan daha gülünç değildir, kabul ediyorum...
Evet,
evet! Dünyadaki en gülünç şeydir o.
Başlangıçta
ona güleriz, yürekten güleriz.
Ama
hep aynıdır.
Tıpkı
sık sık anlatılan güzel bir fıkra gibi.
Hep
beğeniriz, ama artık ona gülmeyiz....
"
Bir ayağımız mezarda dünyaya getirirler bizi,
güneş
bir anda parıldar,
sonra
yeniden gecedir" cümlesi
de Samuel Beckett’indir...
"
Ne kadar uzun düşünürseniz o kadar kısa konuşursunuz" ifadesi
tam da Samuel Beckett’i anlatır...
Ferit
Edgü, 2006’da , Samuel
Beckett’in doğumunun yüzüncü yıldönümünde yayınlanan Varlığın ve Hiçliğin Yazarı
başlıklı yazısının farklı bölümlerinde şunları söylemiştir
“Beckett geniş okur kitleleri için her zaman Godot'nun yaratıcısı olarak
kaldı. (..) Beckett'in tüm kişileri birer yabancıdır.
Romanlarının,
öykülerinin, oyunlarının tüm kişileri yaşamın eksik, tutunamayan kişileridir.
(..)
'Umuda
(hiçbir) borcu olmayanlardandı' Beckett. (..)”
Açıkçası,
ne umut, ne umutsuzluk, ne varlık ne de yokluk vardır.
Yalnızca
yaşam vardır.
Yalnızca
yaşamın olduğu dünyayı, olduğu gibi anlatan Beckett’i yedigünyazıları’nda hatırlayıp hatırlatarak....!
(
murat örem / 23 aralık 2013 / ankara...)
- başlıktaki alıntı / şiir özdemir asaf / ilhan
irem / gece yolculuğu -
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder