siz
bayram telaşı ,
yaz
bulutları ,
güneş
deniz kum derken
yollara
düşerken…
biz
hastalıklar sağlıklar
gönül
almalar,
gönül koymalar
yürekli
olmalar
yüreksizlikle
suçlanmalar derken…
zaman
akarken…
anneler
babalar
kah
yaşlılıktan
kah
yalnızlıktan
kah
kör bir acı inatla
dağ
başlarında
yollarda
sokaklarda
evlerinde
yalnız
yapayalnız bırakılıp
küt
diye ölümle tanışıp
birer
birer toprağa verilirken…
1960’la
başlayan yıllarda doğan bizler bile
ölüme
gün gün yaklaşırken….
bir
şair öldü…
hakiki
bir şair öldü…
ahmet
erhan’dı
adı…
bu
blogdaki birkaç yazının da başlığı olmuştu dizeleri…
uzun
zamandır yalnızdı belki ahmet erhan…
sesi
sedası duyulmuyordu…
ama
şairdi hep şairdi…
ankara
sokaklarında dolaşırken de
istanbul’a
revan olurken de hep şairdi…
“oğul”
olmak ne çok
yakışmıştı ona da…
ne
güzel derdi şiirinde
“anne
ben geldim / oğlun hayırsızın”
….
ne
hakiki bir şairdi ahmet erhan…
bir
büyük şairi ölümünün hemen ardından anarken
yıllar
öncesinin dizelerimizi paylaşırken
haddimizi
bilelim…
ahmet
erhan şairdi…
aşağıdaki
şiirimsi dizeler
ahmet
erhan’a layık değildir elbette ama
gönlümüzden
geçenin küçücük bir sesi olsun…
bu
ölümler de artık bir mola versin…
üstümüze
üstümüze gelmesin….
(
murat örem / 7 ağustos 2013 / balıkesir ….)
……….
adamla
kadın….
adam, ne çok sevmişti kadını….
kadın, ne çok susmuştu adama...
adam
ne çok sevmişti kadını ;
kirpiklerine
güneş değmiş gibi gülen hani...
kadın ne kadar çoktu adamın
yanında….
adam ne çok çocuktu kadının yanında….
adamla kadın
adamla kadındı işte….
sonrasında
hatırlayacaktı ikisi de az ya da çok
uzak
kıyılarda kalan
başka
adam ve kadınları
yine
de...
adam
, ne çok sevmişti kadını….
kadın ne çok gülmüştü adama…
gözlerine
bulut değmiş gibi gülen hani...
“yaralıyım “ dedi kadın
“tıpkı benim gibi, hepimiz gibi “ diye ekledi adam.
adam
ne çok sevmişti kadını….
gözü
hiç bir şey görmeden…..
kadın,
ne çok susmuştu adama.
hiçbir
şey , ama hiç bir şey
demeden.....
(
muratörem / ekim 1998 / ankara…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder