Modernleşmek, asrileşmek
için merkeze batı kültürünü koyan ve
bunu yaparken tarihsel sürecine bilerek bilmeyerek uzak düşen
toplumlarda, zaman içinde yöneten
/ yönetilen arasında baş gösterecek çatışma noktalarının kaçınılmaz
olacağı görüşü , hem batıda hem de doğuda her zaman dile getirildi...
Türkiye’de de özellikle
Osmanlı dönemindeki Tanzimatla başlayan
ve cumhuriyetle devam eden batılılaşma hamlelerinde karşılaşılacak dirençleri onlarca yıl öncesinden yazıp söyleyenler hem bedeller
ödedi hem de karşı devrimciler olarak
tanımlandı....
Belki böyle yapılmayıp bu
söylenenlere kulak verilseydi ortaya çok daha iyimser bir gerçeklik çıkarılabilirdi...Hatalar en aza
indirgenebilirdi...Ama, farklı olan her sesin peşinen reddedildiği dahası
düşman bellendiği onlarca yıllık dönemlerde deyim yerindeyse su içten içe
kaynamaya devam etti...
Oysa siyasi yelpazenin
farklı yerlerinde duran Ahmet Hamdi Tanpınar, Cemil Meriç, Oğuz
Atay, Halit Refiğ, Kemal Tahir gibi çok değerli isimler kendi uzmanlık
alanları üzerinden gelecekte
olacakları anlatmaya çalıştılar...
Kendisi de bir batılı
olan ve bundan 113 yıl önce 25 Ağustos 1900’da ölen Alman düşünür Fredrich
Nietzsche de benzer şeyler söylemişti doğu batı ilişkisine dair..
Çünkü batı kültürü
değerlerin içini
boşaltmış,
insanı kalıplara hapsetmişti.
Belki Nietzsche’nin bir
çok isimden kesin olarak ayrıldığı yer
sorunu dönüp dolaşıp nihilizme , hiçliğe dayandırmasıydı.
Ona göre nihilizm,
değerin, anlamın ve istenilecek bir şeyin
radikal biçimde reddiydi.
Sokrates ve arkasından gelenler kendi
çağlarında “insan”ın değerini vurgulamışlardı ama sonrasında olanlar insana
yakışmaz hale gelmişti Nietzsche’ye
göre...
Nietzsche, nihilizmle
ifade ettiği bunalımın iki yüzyıl
boyunca etkili olacağını söyleyerek –ki bu tarih 2100’lü yıllara kadar gider...-
ileri görüşlülüğünü hatta
kahinliğini de ortaya koymuştu sanki...
Başta din ve devlet
olmak üzere güçlü unsurların
tanımladığı yapay bir uygarlıkta değerlerin değersizleşmesi
kaçınılmazdı
Nietzsche’ye göre...
İnanç gibi, ahlak gibi
kavramların arkasına saklanan , insanları robotlara çeviren kültürel yapı ancak “değerlerin
yeniden değerlendirilmesiyle aşılabilecekti.
Yeni bir müzik için yeni
kulaklar lazımdı.
O yüzden felsefeyi
çekiçle yaptığını söylemişti Nietzsche.
Bu çekiçle insanı
kişiliksizleştiren bütün düşünce ve uygulamaları yıkmayı amaçlıyordu
Nietzsche...
İnternette yazan her şeye
sorgulamadan inanmak gibi gittikçe
yaygınlaşan bir alışkanlık , tembellik ve cahilliğin hüküm sürdüğü günümüzde
Nietzsche’ye atfedilen sözlere de daha dikkatle bakmamız gerekiyor.
Köklerinden koparılmış
veya ona(da) atfedilmiş onlarca cümle müsveddesi bugün sanal ortamda Nietzsche
imzasıyla kol geziyor. Günümüzde içine sıkıştığımız düşünce darboğazından Nietzsche’yi de daha iyi
anlayarak çıkabiliriz , onu da çağın “yalancı enformasyon” ruhuna kurban
ederek değil...
Çünkü Nietzsche de önce insanı
insanca anlatmıştı...
Ölümünün 113. yılı vesilesiyle hatırlatmak isteriz....
( murat örem / 28
ağustos 2013 / ankara...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder