AVM’ler…
21.
yüzyılın "yalancı tapınakları…."
hayatımızın
değirmenleri…
araba
lastiğiyle ezine peyniri aynı yerde…çay bardağıyla battaniyenin arası birkaç reyon… sosisle ayakkabı da birbirine komşu bu AVM'lerde...medeniyetmiş
bu…hadi canım sen de….
sahip
olma ihtirası…
insanlığın
binlerce yıllık “amansız” hastalığı…
AVM'lerin üzerinde durduğu "tarihi" kolon da bu....
her
alışveriş merkezinin kendine göre cazibesi(!)
var. şehrin sokaklarında akan hayata
aldırmayan, mevsimlerin tadına
varamayan, ağaç altındaki banklara sırt çeviren, eski güzelim pasajları küçümseyen bir kalabalık da
var karşımızda....
hafta
sonlarında “her şey dahil” AVM’lerde.park
yeri, tuvalet, yemek, oyun, araba yıkatma, sinema ve daha onlarca şey. 21. yüzyıl ; ruhundaki sıkıntıları def etmek için, ihtiyaçmış gibi gösterilen nesneleri habire tüketme çağı... anne babalar
sürükleyince, çocukların da buralarda ömür tüketmesi kaçınılmaz.
kaçınılmaz
olan bir başka şey de zaman değirmeninin geriye işlemeyeceği...eski günlerin
bakkalları, küçük esnafı da gün gün azalacak bu rüzgarın etkisiyle... peki ama,
günışığını görmeden saatlerce oralarda çalışmak zorunda kalanlar ne olacak
? hayatındaki bir çok sıkıntının hıncını, karşısındaki görevlilerden çıkarmak isteyen
müşterilerin kaprisleri ne olacak ?
dayatılan
yeni yaşam biçimini tümden reddetmek
mümkün değil. ancak her nimetin bir
mihneti olduğu da aşikar....her gelen gün, zamanın daha da hızlı aktığı günlerin
habercisi...özellikle büyük şehirlerde akrep ve yelkovanın hiç kimseye eyvallahı
yok..ingilizlerin ve bizim de dediğimiz gibi tıme is money/vakit nakittir...
dedesinin
elinden tutup fırına tahinli pide almaya, şehir hal’ine yağlı peynir almaya gidenler aradan 40 yıl bile geçmeden unuttular
fırınların , kasaplar çarşısının yolunu…ev ziyaretlerini…
AVM’ler
var artık…
21.yüzyılın
büyük değirmenleri onlar…
hepimizi öğüten büyük değirmenler….
yalancı
tapınaklar !!!
dünyanın
hiçbir toplumu, sırf tüketim
alışkanlıkları üzerinden bile bu kadar keskin bir sosyolojik virajı büyük savrulmalar yaşamadan alamaz…
bu
gerçeği , görmek istemesiniz de ,
görenleri
çağdışı
olmakla yaftalasanız da
türkiyemizin
ve insanımızın da yaşadığı trajedi tam da bu…
( murat örem 26 ocak 2017 / ankara…)
Büyük şehirlerde ne gidecek yer, ne de eğlenecek mekan kaldı. Bir de buna çok çalışmanın getirdiği zamansızlığı eklediler. Çalış, alışveriş yap eve dön, çalış alışveriş yap eve dön döngüsü yarattılar. Bir çoğumuz düşünmeden bu döngüye kapılıp insanca yaşamayı bu zannetmeye başladık maalesef.
YanıtlaSilgüzel özetlemişsin biraderim...
Silsuçun çoğu bizde de...
durum da bu...
murat....