en az 25 yıldır
dünya tenisindeki grand slamları
izlemek büyük mutluluk kaynağı benim için…hayatın ve insanların
sığlığından kaçıp sığındığım, dingin, estetik
ve huzurlu bir liman yılın her tenis turnuvası…
ocak avustralya açık zamanıdır…
mayıs roland garros…
haziran
wimbledon…
eylül ayı da
amerika açık…
4’lü şölen her yıl tekrarlanır…
avustralya ve amerika açık
sentetik zeminlerde oynanırken, roland garros ve wimbledon çok karakteristik
zeminlere sahiptir…topraktır ve mars yüzeyi gibi kızıl bir korttur
roland garros…çim ve yemyeşil bir korttur wimbledon da…her zeminde topun sekme oranı değiştiği için
oyuncuların çok donanımlı olması gerekir
4 grand slamda başarılı olması
için…dünya tenis tarihinde, gelmiş geçmiş onbinlerce sporcu içinde 4 ayrı gram slamı de
şampiyon olarak bitirenlerin sayısı çok çok çok azdır…
yeni yılın ilk grand slamını geride bıraktık avustralya açıkla…tarihe
tanıklık ettik bir kez daha…bu pazar günü oldu her şey ama her şey…35 yaşındaki kortların ekselansı federer, yıllanmış rakibi 30
yaşındaki nadalla
finaldeydi….bir gün önce de williams kardeşler finali olmuştu kadınlarda…federer ve nadal 10 yıl
öncesinin de amansız rakipleriydi…
federer yıllarca genel klasmanda
1. olmuş ama özellikle nadalla yaptığı maçlarda ciddi yenilgiler almıştı o
efsane döneminde de…sonrasında cokoviç de yener olmuştu federer’i…bu yenilgilerle birlikte
başlamıştı zaten federerin de çöküşü…araya giren sakatlık dönemleri de tuzu
biberiydi her şeyin…ve uzun yıllar elinde tuttuğu genel klasmandaki 1.lik tahtı
17. sıraya kadar gerilemişti olan bitenlerle federerin….
bir de önlemeyen
bir düşmanı olmuştu federerin yıllar içinde…
yaşlanmak ve
alınan her yaşla gerilemek...
bu düşmandan
kaçmanın mümkünatı yoktu !!!
avustralya açık başlarken, nadal /
federer finali o kadar uzak bir hayaldi ki…kimseler ihtimal vermiyordu buna.
nadal eski gücünden çok uzaktı…kortların efsane ekselansı federer de uzun bir
sakatlıktan çıkmış dahası yıllardır büyük başarıları unutmuştu…
iki tenisçi de zorlu yollardan
geçerek finale çıkmayı mucize kabilinden başarınca tenis dünyasında inanılmaz
bir mutluluk dalgası esti…adeta bir retro finaldi yaşayacağımız…10 yıl
önceye dönmüştük neredeyse…iki tenisçinin de fırtına gibi estiği 10 yıl önceye…erkeklerde bunlar olurken
kadınlarda da bir mucize oldu ve neredeyse yine 10 yıl öncesinin finali
yaşandı; venüs
williams/serena williams …
tarihin içinden yürüdük nadal/federer finaliyle…10 yıl , 15 yıl önce evde çocuklar ufakken, anne baba
olan bizler de çok daha gençken herkes federerciydi…aradan 10 yıl ve fazlası geçti,
o kadar çok şey o kadar büyük bir hızla değişti ama federerci olmamız :))
değişmedi…çünkü
ekselansları , sporculuğundaki klası dışında,
duruşuyla da sportmen ruhuyla da
rakiplerine olan yaklaşımındaki nezaketiyle de başkaydı, bambaşkaydı….
2017 yılının avustralya açık nadal / federer finalinde tarihe tanıklık
ederken evdeki üç kişi yine tartışmasız !!!
federerciydik….özellikle son sete doğru bizde de kocaman ekranın önünde
bir dalgalanma başladı…meraklanma başladı…gerginlik başladı….üçümüz de, federerin özellikle çöküşe geçtiği yıllardan
başlayarak oyun sonlarına doğru inanılmaz basit hatalar yaptığını bildiğimiz için
oyun 5. sete gidince tedirgin olduk. korkulan olmaya başladı…hatta ibrahim dostumla yaptığımız telefon
konuşmasında ben federer adına havlu atıp olmaz bu iş birader bile dedim ama sevgili
ibrahim türkiş; dur bakalım muratcım dur bakalım belki bu kez de olur dedi…
son sette 3-1 geriye düştü
federer…oyun bu haldeyken bir de servisini kırdırmanın kapısına geldi
defalarca…o servis kırılsa
durum nadal lehine 4-1 olacaktı ve o
andan itibaren dünyanın bütün antik spor tanrıları bile federeri
kurtaramazdı…ama oradan döndürdü oyunu federer ve durumu 3-2 ye
getirdi…sonrasında bir başka, bambaşka bir federer izledik…25 yaşında
bile koşmayan ve yalnızca raketinin sihriyle sayıları alan federer gitmiş
sahanın her yerine teri damlayan bir federer gelmişti hem de 35 yaşındayken….
maç bittiğinde federer yıllardan
sonra yine şampiyondu…
adeta 10 yıl öncesine giderken
bizi de götürmüştü o yıllara…
yorum yapan bir başka usta tenisçinin tabiriyle
“isviçre saatini geri almaya
başarmıştı ekselansları federer….
olmayacak şeyi başarmıştı büyük sakatlık sonrası….”
maç bitti…
güneşli ve ayazlı bir pazar günü daha akşama dönüyordu…
ekselansları
federer hayatının maçını kazanmıştı…
son sayıları şahin
gözüyle alıp
şampiyon olmuştu…
maç bitti...
tenisi sevsin veya sevmesin milyarlarca insanın bir de kendi
maçı vardı…
golün nereden ve kimden geleceğini
bilmediği…
ve çok çok çok az maçta vardı şahin gözü…
böyle adil ve hatasız hakem olmayınca da etrafta
çoluk çocuk herkes "gelişine" vuruyordu
neyi kırıp
döktüğünü bilmeden…
( murat örem / 31 ocak 2017 / ankara..)