ne diyor şair ;
“ memleket mi yıldızlar
mı gençliğim mi daha uzak…”
ne diyor şair ;
“ çok bilen çok yanılır
, az bilen daha çok…”
ne diyor şair ;
“ ellerin ellerimdeydi
ellerin yoktu
gözlerin gözlerimdeydi
gözlerin yoktu…”
ne diyor şair ;
“ uyuyamayacaksın
memleketinin hali
seni seslerle
uyandıracak
oturup yazacaksın….”
ne diyor şair ;
“ ben sana teşekkür
ederim, beni sen öptün,
ben uyurken benim
alnımdan beni sen öptün…”
ne diyor şair ;
“başka türlü bir şey
benim istediğim…”
ne diyor şair ;
“okyanusta ölmez de
insan
gider bir kaşık sevdada
boğulur...."
ne diyor şair ;
“şu kız kulesinin aklı
olsa
galata kulesine varır
bir sürü çocukları olur…”
ne
dedi sana adı narkissos
olanlar ; kız kulesinin boynunu uzata uzata galata kulesini görmeye çalıştığı o şehirde ve başka şehirlerde yıllarca ,
kadehlerin kenarını uzun ince
parmaklarıyla oval oval ellerken ;
“
ben sizin kafanızı karıştırmak
istiyorum…”
ne
dedin sen de onlara ;
“benim kafam zaten bin yıldır karışık
dikkat
edin de sizin de ayaklarınıza dolanmasın
o
karışıklıklar…”
ve
şunu demiş olabilir mi yüzlerce yıldır
en
büyük ağabey olan beyazıt kulesi ,
hem
galata
hem de kız kulesine parmağını sallayarak;
“
söyle nedir bu edalar bu işve bu naz
gider ay kız bu güzellik , sana da kalmaz…”
ve
keman çalan ölüleri anlatmamış mıydı hüseyin avni dede,
ömrünün
en ıslak
ömrünün
en yalnız
ömrünün
en kalabalık
ömrünün
en aşık
ömrünün
en güneşli
ömrünün
en sloganlı
yıllarının
geçtiği o şehirde yaşarken sen
ve
sen murat örem
uzun
yağmurlardan sonra
yine
ve yeniden istanbul’da olduğunda
gözüne
ne kaçmıştı da
habire
yüzünü ovuşturuyordun…
(murat
örem / 06 mayıs 2015 / ankara…)
-istanbul
yazıları 1-
-fotoğraf
/ ima –
-çeyrek
asırdan sonra yine okulumdayken,
beyazıt
kulesinin gölgesindeyken
hüseyin avni dede'yle ayaküstü hasbihal ederken…
hüseyin avni dede'yle ayaküstü hasbihal ederken…
mayıs
2015 / İstanbul -
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder