Türk
edebiyatında emektarlığının yanında vefa
denince de akla gelen ilk isim olan Selim
İleri , ‘Karakter Oyuncularının Anısına’ başlıklı yazısında, Türk sinemasının isimli ve
isimsiz kahramanları için şunları söylemişti uzun zaman önceki yazısının farklı
yerlerinde ;
“ Belgin Doruk Hanım'ı hatırladım,
içim sızladı. Kar Yağıyor Hayatıma kitabımda
Belgin Doruk'u dilim döndüğünce anlattım. (..)Belgin Doruk dendi mi,
Türk sinemasının ben yaştaki seyircileri elbette Küçük hanımefendi dizisini,
Küçükhanımefendi'nin Şoförü'nü, sonra Avrupa'da çevrilmiş o filmleri hatırlar.
O kadar sıcak, sevimli bu salon komedilerinde Sadri Alışıkların, Şaziye
Moralların, Nubar Terziyanların, Dursune Şirinlerin payları, başarıları nasıl
unutulabilir?!"
Belgin
Doruk, bir 26 Mart gününde
, geride kalanlara hoşçakalın dediğinde bundan tam 19 sene önceydi ve yıl 1995’ti...
Belgin
Doruk aradan geçen onca yıla rağmen özellikle belirli yaş grubundakiler için
bugün de bir marka ve fenomendir Türk sinemasında...
Öldüğünde
altmışlı yaşlarına bile gelmemişti Belgin Doruk ama rol aldığı filmlerin sayısı
yaşının çok çok üstündeydi...
Gençliğinde çok güzel bir kız olan Belgin Doruk sinemaya güzellik yarışmasıyla
adım atmış ve Yeşil Köşkün Lambası filmi bir dönüm noktası olmuştu...
Bir
başka efsane isim Zeki Müren’le de bir çok filmde başrol oynadı Belgin Doruk...Tanju
Gürsu’yla olan rol arkadaşlığının ardından özellikle Ayhan
Işık’la çevirdikleri 'Küçük Hanımefendi' serisi Belgin
Doruk için yeni bir dönemin habercisiydi...
Toplumun
önüne çıkan bir çok isimde olduğu gibi Belgin Doruk’un hayatında da ‘dışı
seni yakar içi beni yakar’ deyimini
çağrıştıran iniş çıkışlar, gelgitler, hayal kırıklıkları, dramlar vardı
elbette...
Güzelliği,
oynadığı filmlerdeki aktrisliği,
yanağındaki gamzesi ve magazin gündeminden düşmeyen hayatıyla Belgin
Doruk için bugün bile çok şey söylenip yazılabilir...
Hatta
Belgin Doruk’un yaşamı ve rol aldığı filmleri
sinema tekniği, senaryo, oyunculuk ve masalsılık açısından
eleştirilebilir.
Ancak
bunların hiçbiri
Türk
sinemasındaki Belgin Doruk gerçeğinin
üstünü örtemez...
Belgin
Doruk ismini silemez...
Çünkü
bir çok ünlü isim gibi Belgin Doruk da
özellikle 1960’lar ve 70’ler Türkiyesine
tutulmuş projektörün aynadan ve sinema tarihimizden yansımasıdır...
Veee,
içinde Belgin Doruk’un olmadığı
Türk
sinema tarihi de
asla
ve kat’a yazılmaz , yazılamaz...
( murat örem / 27 mart 2014 /
ankara...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder