*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

29 Ağustos 2015 Cumartesi

"para kazanmak için şiiri bırakmam gerekir, ikisi bir arada yürümüyor çünkü" mehmet müfit....




         başlıktaki cümleyi kurduğunda kimbilir kaç yaşındaydı mehmet müfit
         şimdi 60’lı yaşlarının ortasına gidiyor…

         kimseler bilmez mehmet müfit’i….
         ya da , bilenler   azınlığın azınlığının azınlığıdır…”

         ne demiş mehmet müfit…
         "para kazanmak için şiiri bırakmam gerekir,
ikisi bir arada yürümüyor çünkü"

         oysa  mehmet müfit şu unutulmaz dizeleri de yazmış bir adamdı/r…

“ artık kalbim yürüyen bir yokuştur
her şeyin bir sessiz karşılığı vardır
annemi kaybetmenin sessiz karşılığı nedir
- gül denizinde diken fırtınası
- gök ağırlığında bir bulut

hayır hayır. kokusu uçmamış yastığının, soluğu uçmamış
elleri yumak olmuş, dağılmış saçları
herşey koca bir evin yorgunluğundan kalmış  eşyanın yalnızlığında şimdi.
sanki gözleri bir açılıp bir kapanıyor
sanki temiz bir gömlek giymişim
yakalarımı düzeltiyor

annem annem
sıkıca sarılıyorum yastığına

annem annem
yastık mı sarılıyor bana

annem annem
alıp yastığı
koşturuyorum sulara

annem annem
çığlığım götürsün seni uzaklara
yeşilcik bir çocuktum, tıngırtılı mıngırtılı güney kasabalarında.
sınavlara ve sevdalara her an hazırdım.
orta halli memur çocuklarının tarihlerinde yazılıdır bu.

babam, şarkılarla karışık
savaşlarını anlatırdı
karıncalarla hamamböceklerinin.
annem köşesine çekilmiş
pirinçlere yasin okurdu
sırtımı sıvazlamak için.
omuzlarıma nal düşecek
hayatı yoracaktım, yorulan
kır çiçeklerinin karşılığında

annem annem
karanlık adamlar karanlık yüklerini
karanlık ceplerime boşaltıyor
annem annem
ada vapurları, mastikalarla karşılanıp
enbüyükfenerlerle uğurlanıyor

annem annem
o aptal arabesk var ya o
aptal olduğu kadar egzos
egzos olduğu kadar klakson
kulaklarıma pamuk
pamuk dayanmıyor

annem annem
suadiye gençliği esrara yatıyor

bir sen misin oğul, bir sen misin
bu cehennemin iplerinde oynayan
kızgın harem gecesinin
suskun çanlarını çalan
bir sen misin oğul, bir sen misin
mürdüm eriklerini ağacından dağıtan
alnımızı nar yapıp çatlatan
ki o an, elektrikli tren
uçurum yanında yay gibi gerilmişti
yıldız kayıyor, dolar kuşatıyordu
on bin grostonluk tanker ise
petrol boşaltıyordu.
yumruk oldum
indim aranıza,
yani masanıza
yanalım dedim
pisipisine yanalım
aşağısı uçurum
uçurum aşağısı
annemde ilk yer sarsıntısı
yaprak kasırgası

annem annem, nolur kızma
arkadaşların çoğu gitti azı kaldı
annem annem, nolur kızma
kalanlar işsiz. kupon biriktiriyorlar
yüzbinde bir de olsa, asgari ücretle
iş bulacak çamaşır tozu
annem annem, nolur kızma
kahvelerde oyun falan oynuyorlar
ellerindeki son kozu
sokaklarda alanlarda uygun adım
uygun adım
uygun

annem annem ;
tüm kapıları 
çivilemek 
geliyor 
içimden…”
                                  mehmet müfit….

( murat örem / 29 ağustos 2015 / ankara….)  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder