başlıktaki
cümleyi kurduğunda kimbilir kaç yaşındaydı mehmet müfit…
şimdi
60’lı yaşlarının ortasına gidiyor…
kimseler
bilmez mehmet müfit’i….
ya da
, bilenler “ azınlığın azınlığının azınlığıdır…”
ne demiş mehmet
müfit…
"para kazanmak için şiiri bırakmam
gerekir,
ikisi bir arada
yürümüyor çünkü"
oysa mehmet müfit şu unutulmaz dizeleri
de yazmış bir adamdı/r…
“
artık kalbim yürüyen bir yokuştur
her
şeyin bir sessiz karşılığı vardır
annemi
kaybetmenin sessiz karşılığı nedir
-
gül denizinde diken fırtınası
-
gök ağırlığında bir bulut
hayır
hayır. kokusu uçmamış yastığının, soluğu uçmamış
elleri
yumak olmuş, dağılmış saçları
herşey
koca bir evin yorgunluğundan kalmış eşyanın yalnızlığında şimdi.
sanki
gözleri bir açılıp bir kapanıyor
sanki
temiz bir gömlek giymişim
yakalarımı
düzeltiyor
annem
annem
sıkıca
sarılıyorum yastığına
annem
annem
yastık
mı sarılıyor bana
annem
annem
alıp
yastığı
koşturuyorum
sulara
annem
annem
çığlığım
götürsün seni uzaklara
yeşilcik
bir çocuktum, tıngırtılı mıngırtılı güney kasabalarında.
sınavlara ve sevdalara her
an hazırdım.
orta halli memur
çocuklarının tarihlerinde yazılıdır bu.
babam,
şarkılarla karışık
savaşlarını
anlatırdı
karıncalarla
hamamböceklerinin.
annem
köşesine çekilmiş
pirinçlere
yasin okurdu
sırtımı
sıvazlamak için.
omuzlarıma
nal düşecek
hayatı
yoracaktım, yorulan
kır
çiçeklerinin karşılığında
annem annem
karanlık adamlar
karanlık yüklerini
karanlık ceplerime
boşaltıyor
annem annem
ada vapurları,
mastikalarla karşılanıp
enbüyükfenerlerle
uğurlanıyor
annem annem
o aptal arabesk var ya
o
aptal olduğu kadar
egzos
egzos olduğu kadar
klakson
kulaklarıma pamuk
pamuk dayanmıyor
annem annem
suadiye gençliği esrara
yatıyor
bir
sen misin oğul, bir sen misin
bu
cehennemin iplerinde oynayan
kızgın
harem gecesinin
suskun
çanlarını çalan
bir
sen misin oğul, bir sen misin
mürdüm
eriklerini ağacından dağıtan
alnımızı
nar yapıp çatlatan
ki
o an, elektrikli tren
uçurum
yanında yay gibi gerilmişti
yıldız
kayıyor, dolar kuşatıyordu
on
bin grostonluk tanker ise
petrol
boşaltıyordu.
yumruk oldum
indim aranıza,
yani masanıza
yanalım dedim
pisipisine yanalım
aşağısı uçurum
uçurum aşağısı
annemde ilk yer
sarsıntısı
yaprak kasırgası
annem annem, nolur
kızma
arkadaşların çoğu gitti
azı kaldı
annem annem, nolur
kızma
kalanlar işsiz. kupon
biriktiriyorlar
yüzbinde bir de olsa,
asgari ücretle
iş bulacak çamaşır tozu
annem annem, nolur
kızma
kahvelerde oyun falan
oynuyorlar
ellerindeki son kozu
sokaklarda alanlarda
uygun adım
uygun adım
uygun
annem annem ;
tüm kapıları
çivilemek
geliyor
içimden…”
mehmet müfit….
( murat örem / 29
ağustos 2015 / ankara….)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder