daha
bir ay bile geçmedi aradan…
üç
günlüğüne yazlıktayız arda’yla…
20
kilometre ötedeki şehre inmişiz
babam
taşkın hocayla…
apar
topar şehre inmişiz çünkü
kul
sıkışmış, hızır imdada yetişmiş…
kul
evlatmış, hızır da anne babaymış…
hızır, müjgan hocanımla taşkın hocaymış...
hızır, müjgan hocanımla taşkın hocaymış...
bankalara
girip çıkmışız
paralar
alıp paralar vermişiz bankalarda…
işimiz
bitmiş…
güneş
tam tepedeyken
dönüyoruz
şehirden
baba
oğul yazlığa…
kalabalığın
içinden geçerken arabayla
otururken
direksiyon koltuğunda ben
şak
diye fren yapmışım bir ara….
“frenlerine
güvenme “
demiş
babam taşkın
hoca bana
onlarca
yılın tecrübesiyle…
şu
dünyada geçirdiği
yüzlerce
ayın
güngörmüşlüğüyle…
daha
lafı havadayken
taşkın
hocanın
cevabını
vermişim ben de
her
zamanki densiz aculluğumla;
“ iyi de baba ;
frene güvenme…
kilide güvenme…
kapıya güvenme…
insana güvenme…
peki
neye güveneceğiz
biz bu dünyada…”
muhtemelen
“şu
depdeli oğlana niye laf yetiştireyim”
demiştir
taşkın hoca…
çekmiştir
içinden kocaman
“allahümme
sabirin….”
oysa
ben de biliyorum ;
frenlerine
güvenmeyeceksin…
kilidine
güvenmeyeceksin…
aklına
güvenmeyeceksin…
kelimelere
güvenmeyeceksin…
insana
hiç güvenmeyeceksin…!!!
ama
ben de biliyorum;
yine
de en çok insana güveneceksin…
başka
çaren yok …
önce
insana güveneceksin…
sonra
yine insana güveneceksin…
aldanacağını
bilsen de
yanılacağını
bilsen de
insanlığına
güveneceksin…
bugün
ölen tarık
dursun k. da
önce
insana güvenenlerdendi…
babasının
daha küçücükken
terkettiği
bir evlat olarak
yine
de en çok
insana
güvenenlerdendi…
bu
yüzden yazmıştı
“bağışla
onları…” romanını…
bu
yüzden yazmıştı
“imbatla
dol kalbim…”
kitabını…
kalbi
ege’de kalan o güzel adam
tarık
dursun kakınç’ın da bindiği
o
sessiz gemiye
saygıyla saygıyla saygıyla
el sallayarak…
(
murat örem / 12 ağustos 2015 / ankara…)
-fotoğraf
/ arda erhan örem / kastamonu- cide yolu virajları/2015-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder