adam koca bir ömrü atların ve iki ayaklı eşşeklerin arasında heder etmiş…
çocuğun süt parası
okul parası , hanımın sütyen parası , evin erzak parası yıllar boyunca atlara, 6 lı ganyanlara, biralara, maç
biletlerine , dipsiz kuyulara gitmiş…
eşin dostun ensesinde
boza pişire pişire , ar damarını çatlata çatlata kişiliğini harcaya harcaya para
dilenmiş , borç dilenmiş , makam dilenmiş adam…
ne koca olabilmiş,
ne baba olabilmiş
ne de onurlu bir insan
olabilmiş
adam..
ama sorsan, memleketin gidişatına dair en parlak fikirler hala onda…
kimlerin hangi
meydanlarda sallandırılması gerektiği konusundaki iddialı fikirler onda…milli takım kalecisinin
bin yıl önceki hangi maçta bacak arasından yediği gollerin tafsilatlı
hikayesi onda…
fakat adamda en temel ,
en olması gereken
sorumluluklar ,
nanay…
kadın , koca bir ömrü saç boyalarının viledaların
komşu laklaklarının işyeri
arkadaşları arasındaki kaprislerin
egoların içinde zebil etmiş…
çocuğun ilgi
zamanlarını , kocanın sevgi zamanlarını
bozuk para gibi harcamış mutfak tezgahlarının , kalitesizlik abidesi kitch çin vazolarının , topuklu ayakkabıların , baş
ağrılarının arasında kadın…
ama sorsan , mesut aile hayatına, kusursuz çocuk bakımına ait en iddialı fikirler onda…dönüp dönüp kendini
işyerindeki, apartmandaki kadınlarla kıyaslayıp
elinin altındakilere , çocuklarına habire çakmak onda…
çalışıyorsa, dudağını
büze büze emekliliğim gelmiş benim canım artık çalışma sırası gençlerde, biz çok
çalıştık mealindeki salak
cümleler onda…
çalışmıyorsa, ben size
gençliğimi verdim diye diye televizyon önünde
bin salak gün geçirme arsızlığı onda…
ne karı olabilmiş
ne anne olabilmiş
ne de ışıklı bir dişi olabilmiş
kadın...
adam pes etmiş…
ağzındaki dilini
unutmuş…
kafatasının içindeki
aklını unutmuş…
ömrünü unutmuş adam…
kadın da pes etmiş…
bin yıldır kusmuş
kusmuş da hala duramamış…
göğüs kafesinin
içindeki kadın yüreğini unutmuş…
evin içindeki anne
tarafını unutmuş ,
dişi tarafını unutmuş
kadın…
çocuklar büyümüş…
oğlansa sakalları çıkmış
çocukların…
kızsa göğüsleri büyümüş
çocukların…
aradan yıllar geçtikçe
adam hep aynı kör
köşeden bakar olmuş dünyaya…
aradan yıllar geçtikçe
kadın hep aynı ters
köşeden bakar olmuş dünyaya…
gel zaman git zaman
çocuklar büyümüş…
çocuklar bile “çoluk çocuğa karışmış…”
çocuklar büyürken
adam da kadın da
küçüldükçe küçülmüş…
geriye…
üç çürük elma
beş çürük elma
yirmi çürük elma kalmış...
o elmalarla yapıldığı sanılan turtalar kalmış...
o elmalarla yapıldığı sanılan turtalar kalmış...
( murat örem / 17
ağustos 2014 / ankara…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder