*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

3 Nisan 2014 Perşembe

feza gürsey ; " yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var," bilim adamlarını unutan milletleri , tarih de unutur...



      Birkaç gün sonra takvim 7 Nisan’ı gösterdiğinde teorik fizik alanındaki çalışmalarıyla tüm dünyada çok saygın bir yer edinmiş Feza Gürsey'in 93. doğum yıldönümü olacak...

Feza Gürsey Hoca yaşasaydı  93 yaşında olacaktı  7 Nisan’da...
Feza Gürsey’in ölüm tarihi de Nisan ayına denk düşecektir 1992 yılında...

Kimler ne kadar farkındadır ki  tüm bunların ?
Kimlerin ne kadar umrundadır ki bu durum ....!!!

Hayatı boyunca birçok akademik yayına imza atmış, bilim dünyasının en prestijli ödüllerine lâyık görülmüş olan Feza Gürsey'in bilimsel çalışmalarını tümüyle  anlaşılır kılarak   şu yazıya sığdırmamız asla  mümkün değil...

Feza Gürsey 7 Nisan 1921'de İstanbul'da dünyaya gelir. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde fizik eğitimi görür. Doktora çalışmasını Londra Üniversitesi'ne bağlı İmparatorluk Bilim ve Teknoloji Yüksekokulu'nda tamamladıktan sonra Cambridge Üniversitesi'nde doktora sonrası çalışmalarını yürütür....

1951 yılında  yurduna dönerek İstanbul Üniversitesi'nde asistan olarak göreve başlayan Gürsey  1953 yılında doçentlik derecesini alır. 1957-60 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri'nde çeşitli üniversitelerde araştırmalar yaptıktan sonra  Ankara'ya geçerek  ODTÜ'de Teorik Fizik Bölümü'nde profesör olarak göreve başlar.

1974 yılına kadar çeşitli aralıklarla ABD'de konuk öğretim üyesi olarak dersler veren Feza Gürsey, ODTÜ'den ayrılarak Yale Üniversitesi'ne geçer. 1977 yılından aramızdan ayrıldığı  1992 yılına kadar 15 yıl boyunca Yale Üniversitesi’nde kimyasal termodinamiğin kurucusu Josiah Willard Gibbs adına kurulan kürsüde profesör olarak görev yapar Feza Gürsey Hoca...

Bilime olan katkılarının yanı sıra, bir başka efsane hoca Profesör Mustafa İnan gibi divan edebiyatı da dahil olmak üzere, şiire, edebiyata yakın olan Feza Gürsey’le ilgili çok etkileyici  yazıyı, matematikçi Profesör Ali Nesin yazmıştır...

Ali Nesin , Matematik ve Oyun kitabında şöyle anlatmıştır  Feza Gürsey Hoca’yı  yaşadıklarından da yola çıkarak ;

“ 1980 yazıydı. Feza Gürsey ve ailesi Fransa’ya geldiler.
Eşi Suha Hanım’ı ve kendisini ilk o zaman gördüm.
Oğlu Yusuf Gürsey‘le bir yaz önce Türkiye’de tanışmıştım.
Feza Bey, Fransa’nın ve dünyanın en gözde bilim merkezlerinden biri olan Collège de France’ta ders vermeye gelmişti. Derslerine gittim. Salon tıklım tıklım doluydu. İlgi çok yüksekti.
(...) Son derece akıcı bir Fransızcayla ve saygı uyandıran bir dinginlikle konuşuyordu. (...) Anlattıklarını herkesin anladığından, anlayabileceğinden en küçük bir kuşku duymuyordu. “Gördüğünüz gibi pek de zor değilmiş” der gibiydi. (...)

Dersten sonra birlikteydik. Konuşmasının anladığım bölümlerinden, yani matematikle ilgili bölümlerinden sorular sordum. Sanki bir meslektaşıymışım gibi başladı anlatmaya. “Ağzından bal akıyor” denir ya, işte öyleydi, ağzından gerçekten bal akıyordu.

Daha da önemlisi beni ciddiye alıyordu.
Ciddiye alınıyordum...
Bir bilim adamı olarak ciddiye alınıyordum...

Feza Bey acaba o gün bana gerçekten neler öğrettiğinin, neler verdiğinin ayrımında mıydı? Yale Üniversitesi’ne doktora için başvurdum. Kabul edildim.
Feza Bey sayesinde kabul edildiğimi sonradan öğrendim.
(..) Matematik bölümü Feza Bey’e sormuş:– Ali nasıldır?. Feza Bey nerden bilsin matematikte nasıl olduğumu? Gene de, – Çok iyidir, demiş, bence kabul etmelisiniz.– Ama okul notları pek iyi değil, demişler. Fransa’da ABD’deki gibi bol not verilmez. Notları Fransa için çok iyi. Kabul edin pişman olmayacaksınız. (..) Feza Bey’e güvenip beni matematik bölümüne kabul etmişlerdi. (..)
Feza Bey üzerine ne anlatayım? (...) ABD’deki evinin bir Türk yurdu haline geldiğini, Türk öğrencilerinin sorunlarına karıkoca nasıl çözüm bulmak için uğraştıklarını anlatmalıyım. Eşimle evlendiğimiz dönemde  geceleri evlerinde ailecek düzenledikleri kutlamada Asaf Halet Çelebi‘nin “Maria” şiirini nasıl duyarak okuduğunu atlamamalıyım. Gece geç saatlere dek evinde biz gençlerle oturduğunu, yaşıtlarıymışız gibi sohbet ettiğini, bizlerle oyunlar oynayıp bir çocuk gibi eğlendiğini söylemeliyim.

Ya elinde kâğıt kalem, koltuğunda hesaplara daldığı anlar?
Feza Bey eşsiz bir insandı. Feza Bey sayfalara sığmaz....”

Ankara’da yaşayan okurlar ;
Altınpark’taki  bilim merkezinin adı anlamlı  bir kadirbilirlikle  yıllardır Feza Gürsey Bilim Merkezi’dir ve hala hem çocuklara hem büyüklere hizmet vermeye devam etmektedir...

Farkındasınız değil mi ?

( murat örem / 03 nisan 2014 / ankara...)


1 yorum:

  1. Feza Gürsey geride aslında çok şey bıraktı. Diğer tüm değerli insanlarımızın giderken yaptıkları gibi aynı; o da bir parçasını bu ülkeye adayıp gitti. Feza Gürsey'in değerini, bıraktığı mirası omuzlayıp daha ileriye taşıdığımızı düşünmüyorum açıkçası. Bu yüzden de şahsım adına bir fizikçi olarakta kendisinden özür diliyorum.
    Bu dediklerim yüzünden kızdırmam umarım kimseyi. Ancak tablo acıklı. Bilim geriye gider mi hiç? Gidiyor. Bilim artık sadece sosyal medya da yabancı kaynaklardan görüp paylaştığımız bir gönderi. Bilim unutulmak üzere bir odaya kapatılmış, kirli perdelerle sarıp sarmalanmış. Yakında ölecek emin olun. Ve yasını tutmak bile aklımıza gelmeyecek. Ey güzel halkım; (Murat Bey özür dilerim lafınızı çalmış gibi oluyorum ama) 'Farkındasınız değil mi?' ...

    Bu arada sizin kelimelerinizi kullanarak bitirmek istiyorum bu yorumu. Umarım biraz değişiklik yapacağım için kızmazsınız bana...

    Ankara’da yaşayan okurlar ;
    Altınpark’taki bilim merkezinin adı anlamlı bir kadirbilirlikle yıllardır Feza Gürsey Bilim Merkezi’dir ve hala hem çocuklara hem büyüklere hizmet vermeye devam etmektedir. 1993 yılından bu yana hiç değişmeden, kendini geliştirmeden hemde. Feza Gürsey'in kemiklerini sızlatacak biçimde hemde; on liralık tamiri bile yapılmadan...

    YanıtlaSil