Uzanmış yatıyor...
Kolları benek benek...
Kolları elleri
sanki onun değil artık...
Oysa o kollarla o ellerle
ekmişti çilekleri,
İğde
fidanlarını , erikleri o ellerle dikmişti...
O ellerle sevmişti, o ellerle
büyütmüştü çocuklarını...
O ellerle sevmişti Lizbon’un
dağ köyünde annemizi...
O eller atmıştı tokatları
sevmediği insanlara ve kızdığı
çocuklarına...
Uzanmış yatıyor...
Ayakları pikenin altından çıkmış,
Ayakları kendisini
bir daha hiç taşı(ya) mayacak kadar
tarazlı...
Yüzünde kirli bir sarının
hakimiyeti...
Gözleri
donuk...
Boşluğa mı
bakıyor , boşluğun tam içinde mi ...
Hem belli hem
değil...
Bir maskenin
arkasında
Yaşarken
takmak zorunda kaldığı bin maske çıkmış yüzünden,
tek maskenin arkasında hepimizi bekleyen sonu bekliyor...
Uzanmış
yatıyor,
küçücük kalmış bir bedenle...
Uzanmış yatıyor
,
kendisine ve etrafına da gönül yükü
olmuş bir bedenle...
Kablolar
sarkıyor dört bir yanından...
Cam
şişelerin torbaların içinde , serumlar iğneler...
Hemşireler,
hemşehriler doktorlar evlatlar etrafında...
Cam
şişelerin içinde , yaşadıklarımız....
Can
şişelerinin içinde , geçip giden günlerimiz yıllarımız...
Cam şişelerin ve can şişelerinin içinde ,
keşkelerimiz ,
umutlarımız, pişmanlıklarımız...
Bu küçücük kalmış
adam mı
bütün çocukluğum boyunca
elimden gururla tutup
beni dört mahallede gezdiren güzel
insan...
Bu küçücük adam
mı ,
bin yaşına gelsem de
yanından hep derli toplu olma duygusu
ve ihtiyatla geçtiğim insan...
Uzanmış
yatıyor...
Vücudu
oksijensiz kalmaktan bitap...
Vücudu
sevmemek sevilmemekten
çoktan bitmiş durumda...
Diyalizler, maskeler, oksijen tüpleri
diyor
doktorlar...
Onda
birden az yaşama şansı diyor doktorlar...
Yüzde
on belki diyor yaşama şansı
doktorlar...
Çok erken
diyorum
Çok erken....
Sonra hemen
ardından
Vaktidir
, diyorum, vaktidir...
Vakitlerden bir
nisan günü
bir mayıs, bir
haziran , bir temmuz günü...
Vaktidir ,
diyorum, vaktidir...
(
yazı ; sensuan cortazar guardola
çeviri ; erkin
belaztin...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder