“Çarşılarda bir şey
Biz pek aramazdık çocuklar
olmasaydı.
Kasaplarda manavlarda bazı
yorgun kadınlar
Hep de tenha saatleri seçerler
Sonra yavaş bir sesle
Çocuk için, hasta , kaç gündür yemiyor...
Biraz et biraz meyva
isterler....”
Bu dizeler, Selim
İleri’nin tanımlamasıyla Türk edebiyatının Kırık İnceliklerinin Şairi
Behçet
Necatigil’in, “Çocuklar
“ isimli şiirine ait...
İçinde çocuk sözcüğünün
geçtiği birçok kavram günlük hayatımız içinde sıklıkla kulaklarımızda. Çocuk işçiler, çocuk hakları, çocuk
istismarı, çocuk edebiyatı, çocuk filmi, çocuk esirgeme kurumu, çocuk aklı
gibi...
Eflatun’un / Platon’un tarihte ısrarla
savunduğu yaklaşıma göre çocukların yalnızca ailelere ait olmadığı hatta
devlet’e ait olduğu fikri her dönem tartışılmıştır...
Zaman geçtikçe çocukluk
ve çocuk kavramlarına yaklaşımlar da gün gün değişiyor...Eskilerin ana erkil,
ata erkil aile yapısından çıkıp Çocuk Erkil bir düzene doğru yol
aldığımızı söyleyenler de var ve bu söylediklerinde büyük haklılık payları da
var...
Çocuğun evin içindeki
herhangi bir eşya gibi görüldüğü ve fikrinin hiç sorulmadığı günlerden , her şeye çocukların hakim olduğu
bir aile ve toplum yapısına savrulmak
da, ifratla tefrit arasında gidip gelmenin
çelişkilerini barındırıyor....
Çocuk ve çocukluk
kavramları üzerinde çok farklı şeyler söylemek mümkün...Elbette değişen
koşullarla birlikte çocuklara, çocuklarımıza yaklaşımlarımızda farklılıkların olması da anlaşılabilir...Ancak
yine de çocuklara sonsuz bir rahatlık ve özgürlük duygusu verirken, onlara
sorumluluklarını hatırlatmayan anne
babalar, uzun vadede en büyük kötülüğü
çocuklarına yapıyorlar...
Bir de tabi çocuklara
daha büyük ve somut kötülük yapanlar var...
Silahları , savaşları ,
ölümleri kutsayıp
, hayatı unutanlar var...
Hani şair Edip Cansever
ne demişti :
“ Gökyüzü gibi şu çocukluk, hiçbir
yere gitmiyor....”
Yazının başında ilk
dizelerini aktardığımız Çocuklar isimli hüzünlü şiirinin son dizelerinde Hocaların
Hocası Behçet Necatigil de şunları diyor:
“Sevdiği bir
reçeli gün aşırı yalnız ona
Kaşıklarla
beraber büyür bir üzüntü
Yağların
şekerlerin çayların
Uykularda
bile bitiyorsa
Annelere
düşündürdüğü.
İnsanlara
tezgahlara kağıtlara kolaydı
Biz bu kadar
eğilmezdik çocuklar olmasaydı.....”
( murat örem / 22 nisan 2014 / ankara...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder