konur sokak'ta sıklamenler / mart 2019 / ankara
yukardaki başlıktan girelim mevzuu anlatmaya ;
mülhem dizenin aslı şöyledir attila ilhan imzalı
"aysel, git başımdan,
ben sana göre değilim...!"
bugün bütün bir öğle sonrası "konur sokaktaydım...."
attığım her adımda edip cansever'in dizeleri yankılandı zihnimde...
okuyacağınız bu yazı, kaybeden şehrin hikayesidir...
******
çankaya'dan bindiğim otobüs kızılay'da bıraktı...
şehrin kalbine otomobille inmiyorum, çok mecbur değilsem...
zaten şehrin kalbi de yıllardır takır takır tekliyor...
tek bir otomobili daha kaldırmayacak kadar bedbaht şehrin kalbi.
benim kalbim iyi şimdilik...
kalbim tekliyor dersem, kalbi kırılır kalbimin :))
30 yıldır kütür kütür içtiğim sigaralara inat
bir dönem taşıdığım üç rakamlı kilolarıma rağmen
relax ve sorunsuz çalışıyor kalbim :))
hasılı kelam, birileri çok kızdıkça "kalpsiz malpsiz" deseler de
nazım'ın dediği gibi, çok iyi şimdilik "sol yanımdaki cevahir..."
ama ne derdi süleyman demirel;
"sağlığınızla asla övünmeyin.."
dinleyelim o zaman büyüklerin ikazını, dinleyelim...
meseleleri mesele etmetseniz mesele kalmaz (!!!)
diyen süleyman demirel'i dinleyelim...
size bir şey söyleyeyim mi ;
süleyman demirel, ülke tarihinin gördüğü
en büyük ve en kendine özgü demagogmuş...
gelmeyecek bir daha öylesi....
hayat böyle işte...
bir şeyden mişli zamanla bahsediyorsanız
epeyi yaşlanıyorsunuz (!) demektir.
bugün konur sokakta, mışlı zamanlar ciğerimi deldi...
gezdiğim sokaklardaki o binaların yıkıklığı, metrukluğu
yılların anılarını da derin bir mağaranın içine attı...
ben niye gittim bugün konur sokak'a...derseniz
DAİMİ SARI BASIN KARTI belgelerimi vermek için...
bu işler böyle...
siz, ömrünüzü veriyorsunuz
sonra bir komisyon toplanıyor...
ve takdir ederse,
o komisyon da size daimi sarı basın kartı veriyor...
emekli bile olsanız
evlenip boşansanız
sonra yine evlenip boşansanız
sonra yine evlenseniz...
hatta sakat kalsanız,
bitkisel hayata girseniz
çocuklarınız bile evlenip boşansa
o çocuklarınız da emekli bile olsa
ölene kadar kullanmanız için
daimi bir sarı basın kartı veriyor...
siz öldüğünüzde de,
yanınızda kim varsa artık
hatıra diye almak isterse birileri
ona geçiyor o sarı basın kartı.
kullanamıyor ama ona geçiyor sarı basın kartı...
eline geçen belki bir köşeye atıyor...
belki bir camekanın içinde duruyor...
belki bir sahafa düşüyor sarı basın kartınız...
belki de ayrancı antika pazarında
10 lira 20 lira veriyor eskiciler :)) sizden sonra...
bazen evlatlar sahip çıkıyor
o kartlara kağıtlara ıvır zıvıra...
bazen hayat alıp savuruyor dört bir yana...
herkesi ve her şeyi....
mesela ben babamın öğretmen emeklisi kartına bakıp bakıp
sümüklü sümüklü çok ağladım 2017 şubat'ında...
nüfus cüzdanına diyemiyorum
çünkü daha hastanede
bedeni soğumadan el koydular
nüfus cüzdanına taşkın hocamın...
usul adap böyleymiş deyip sustuk biz de...
amma uzattık lafı...
KONUR SOKAK / SARI BASIN KARTI.... derken
ölüm yine baş köşeye oturdu....
ama ölüm de bunu her daim hak eder söz aramızda
ölümün olduğu yerde hiçbir rol ölümden gerçek olamaz...
ne diyordu SOFOKLES,
"kimse son nefesini verene kadar
mutlu bir hayat yaşadığından emin olmasın !!!"
bu adamlar boru değildir ey okur...
bu adamların laflarını çok ciddiye alın !
30 yıl önce evlenmek için ankara'dan yola çıktığımda
ticaret hayatıma (!!!) yine KONUR SOKAK'ta başlamıştım...
sonra hayat bana inatlarımın da muradı olarak
SARI BASIN KARTLI bir gazeteci hayatı verdi...
şimdi bir komisyon toplanacak vakti saati geldiğinde...
30 yıla yaklaşan yayıncılık / gazetecilik hayatım
DAİMİ BİR SARI BASIN KARTININ içine sığacak...
ne diyordu koca yunus ;
"şol karşıki dağları, meşeleri bağları
sağlık safalık ile, aştık elhamdülillah..."
ve ne diyordu nazım hikmet
"...su basında durmuşuz.
su serin,
çınar ulu,
ben şiir yazıyorum.
kedi uyukluyor
güneş sıcak.
çok şükür yaşıyoruz.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze..."
( murat örem / 5 mart 2019 / ankara )
Yüreğinize sağlık. Selam ve dostlukla...
YanıtlaSildeğerli hocam,
Silçok teşekkür ediyorum...
selam ve saygılarımla....