1990’ların
başı…
ankara…
siyah
ve kocaman bir müzik setinin içinde ne çok döndü bu kaset…
ne
çok dinledim ünol büyükgönenç’i…
ne
çok mırıldandım “güzel günler göreceğiz”
diye diye onunla birlikte…
türkiye’nin
en farklı seslerinden biriydi ünol büyükgönenç…
hala
en farklı en yetkin müzik insanlarından biridir…
kimseler
bilmez ünol büyükgönenç’i…
onun
da kimseler de değildir umrunda…
iyi
müzik yapmıştır ve asılı kalmıştır sesi anadolu’da…
kadir
kıymet bilenler için…
şimdi
kalksam şu yazıyı yazdığım bilgisayarın başından; kocaman bir kaset dolabının içinden hala
bulabilirim o ünol büyükgönenç kasetini onca yığının arasından…
yukarıdaki resimde de yer alan 11
şarkı vardı ve döne döne dinlerdim…
farklı
besteler ; bambaşka bir ses ve müzikal
altyapıyla yoğrulmuştu…
ünol büyükgönenç'i dinlerken ;
türkiye
1990’ların başındaydı…
ben
gepgençliğimin başındaydım…
aradan
onlarca yıl geçti…
türkiyemiz
mi beni geçti hızla yaşlanmada
ben
mi türkiyemizi….
bilemedim….
bir
eylül gecesinde
akarken
içime içime
ölümlerin
acısı…
cehaletin
acısı…
cahil ve kör nefretin
acısı…
yaktım
sigaramı
yaktım
sigaramı
yaktım
sigaramı…
yine
ünol
büyükgönenç dinledim…
onun
gibi olamasa da
“
insanlar ey
nerdesiniz ,
nerdesiniz …
nerdesiniz”
diye diye…
(
murat örem / 8 eylül 2015 / ankara…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder