*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

24 Temmuz 2015 Cuma

şu dünyada hiçbir yemek anne baba evi kahvaltısının yerini tutmadı....tutmayacak....benim için de....




sıcak yaz akşamları….

ankara’ya uzun yollardan gelmenin ve uzun yollara gitmenin binbir hali…
sekiz  günde,  dört tekerle aştığım  3000 kilometre…

yalnızca iki günlük 
balıkesir gömeç karaağaç 
candeniz sitesi konukluğum...
ata ocağımda
ana ocağımda
baba ocağımda 
oğulcanım arda'yla...

yeniden çok sıcak ankara akşamları…
yalancı rüzgarın uçuşturduğu penceredeki tül….

bir akşam ziyaretinde önüme  konulan  “uydurma”  kek…
içinde kaysı, üzüm, badem, ceviz olan uydurma kek…

kekin yanına sütlü kahve isteyen akla,  daha üst  akılla  verdiğim cevap :
“bu havada soğuk süt içilir….kahveyi de  soğuk sütün içine at…”

kalabalıkta yeni bir tat daha keşfetmenin hazzı…
hayatı bir yerinden daha ısırmanın hazzı…

“uydurma” kekin kokusunun  zihnimdeki  yansımaları…

insanın koku hafızası….

çocukluğumun güneşli uzun yaz tatilleri….

sıcak bir yaz gününde annem müjgan hocanımla girdiğim pastane…
artık yerinde yeller esen susurluk’taki pastacı edip’in her zaman vanilya kokan dükkanı….annemle girdiğimiz dükkandan  kocaman yaz çikolatasıyla çıkışımız….

annemi her yaşta ne çok sevdiğimi düşünmelerim….
ama yine  en çok , pek  çok annemle didişmelerimiz…

bitmeyen didişmelerimiz…

çok sevmek ve çok didişmek arasındaki o tahteravelli  ve o garip ilişki…


öleli yıllar olsa da hala çok özlediğim babaannem bedia örem’in sıcak yaz gecelerinde biz torunlarına yaptığı kuzu bacakları, mısır ekmekleri

dedem selahi örem’in  balıkesir günlerimizdeki  alicenaplığı bütün aileye….babam taşkın hoca’nın balkonda önü açık keten gömlekle rüzgara dönük yüzü yaz gecelerinde…

çocukluğumun yaz akşamları….
gençliğimin yaz akşamları…

şu hayattaki tek kardeşimi gepgenç bir kız çocuğuyken gururla sevgiyle koluma takarak gezdirdiğim uzun upuzun yaz geceleri….

yeniliyoruz, restore ediyoruz elden geçiriyoruz diye diye
susurluk parkının yıllar içinde değiştirilen tarihi,  koparılan dili…

susurluk parkının  resetlenen  hafızası !!!

insanın koku hafızası ….

ve :
şu çiğ ve şu müptezel hayatın ,
insanın insanlığın ırzına geçen
hafızasızlığı…


( murat örem / 24 temmuz 2015 / ankara….) 
-fotoğraf/  ana babam müjgan ve taşkın hocamın evinde /ata ocağında yol öncesi kahvaltı sofrasının güzelliği / 24 temmuz 2015-


5 yorum:

  1. "Çocukluğumun uzun yaz tatilleri..."

    Evet çocukluğumuzun ne de güzeldi uzun yaz tatilleri.

    Gün hiç bitmeyecek gibi, hiç bitmesin der gibi uzun, sıcak, sıcacık...

    Akşam üzeri demlenen Rize çayları, yanında pötibör bisküvi...

    Meraklıydım ocak işlerine. Kek yapmaya niyetlendim bir gün. Annem Alamanya(!)larda. Hala, babaanne ne bilsin kek işlerini:-)

    Tam dört defa fırına götürdüydüm kardığım hamuru. Nerden bileyim tarifte un yazmaya gerek duyulmadığını:-)) Tadı güzeldi ama sarece güzeldi işte...

    Esra vardı, Matematik sınıfında en önde otururduk. Ben şiir, öykü yazmaktan bu dersin hakkını gasp edeli çok olmuştu... O sınıftan sadece bir arkadaşım daha TS'den ilk tercihiyle okudu. Diğerleri hep mühendis ...

    Neyse Murat Hocam,
    Sonraları çok kek yaptım. dediklerine göre hep çok güzelmiş... Ama bilir misiniz, o kabarmayan, fırıncının bile "Allah Allah" diyerek nedenini kendince araştırdığı kekler, Esra'yla benim ergen hayallerimize eşlik eden Sezen Aksu şarkılarıyla ne kadar güzeldi ... Bir yandan çayımızı yudumlayıp, tadı güzel ama şekilden kısır keklerimizi ısırırken neye hüzünlendiğimizi bile bilmeden Sezen'in "sen ağlama"sında içlenmenin hakkını verirdik:-)

    Çocukluğumuzun uzun yaz günlerinde... Gençliğimizin uzun yaz günlerinde... Rahmetli babacığımın genç olduğu, anneciğimin çocuk zihnimde ince uzun film yıldızı gibi göründüğü resimlerinde... Balkonda oturmuş çayımı yudumlarken okuduğum satırlarınızda beni ta uzaklara götüren sıcaklık içindir teşekkürüm...

    Hoş geldiniz Ankara'nın uzun yaz günlerinin serin akşamlarına...

    Hatice Kurt....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıymetli Hocam,

      Ne güzel ne güzel yazmışsınız...
      Zihninize , kaleminize , kelamınıza sağlık....

      murat örem.....

      Sil
  2. Bizim uzun yaz tatillerimiz hiç olmadı. Köye gittiğimiz gün ırgatlığımız başlar, okul başlayıncaya kadar da sürerdi. Hep özenirdim yazın tatil yapanlara yani senin gibilere.
    Güzel güzel anlatmışsın bi de. Hiç bizi düşünmeden. 😞

    Kalemine sağlık bu güzel anılar için.

    YanıtlaSil
  3. Bir solukta okudum, geçen gençlik, geliveren ihtiyarlığa bir tık mesafedeki yaşlılık. Değiştiriver isimleri hepimizin yaşadığı ana baba hatıraları ve tadı damağımızda kalan susurluk anıları.. benim yaşadığım günlerde eviniz bize göre oldukça hoş ve daima keşke burada yaşayabilseydim konumunda olan bir yerdeydi. Yaz kış, yağmur çamur o bayırı çıkarken sol gözümüz, inerkende sağ gözümüz özlemle bakardık. Oradan sonra bir dünya yol yürüyüp evimize gidip gelirdik.. müjgan öğretmenimizin asaleti zerafeti, taşkın hocamızın babacanlığının yanında esip gürleme korkusu ve sevgisiyle bizlerde tüketiverdik ömür denilen çizgiyi.. selamlarımla. (erolbaşdemir)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sayın erol başdemir
      nasıl olmuş da bu çok içten yoruma cevap vermemişim...
      çok özür dilerim...
      mutlaka gözümden kaçmış ama bu bile bağışlanır bir hata değil...
      çok içten yorumunuza neredeyse 3 yıllık gecikmeyle cevap veriyorum...
      selam sevgi ve özür dileklerimle...

      murat örem

      Sil