*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

7 Şubat 2014 Cuma

tatil ne demek ?....hatırlayanlar parmak kaldırsın...ömür ne demek ? ...çözebilenler parmak kaldırsın...


Tatil...
Beş harfli sihirli bir kelime...
Öğrenciyken de çalışırken de dört gözle beklenen...

Tatil ,  Farsça kökenli ...
Atalet kelimesinin de yakın akrabası !!!
Atalet, dilimizde işlevsizlik , hareketsizlik, tembellik anlamlarında da kullanılır...

İngilizler tatile , holiday demiş...
Onun kökenini de,  merak edenler araştırsın artık...
Öyle  armut piş ağzıma düş !!!  olmaz her zaman ...

Bu girizgahı ara tatilin son düzlüğünde yazdık çünkü ilköğretim ve lise çağındaki çocukları olanlar için yeniden okul zamanı. Laf aramızda anne baba olmanın keyifli ama bir o kadar da zor yanlarından biri de çocukların okul dönemiyle başlar. Hele, derslere olan ilgileri inişli çıkışlı ve  dönem dönem vurdumduymaz da oluyorsa çocukların, çocuklarımızın...

Oysa çocuklarımız da  eninde sonunda idrak ediyor ki ,  gelecekteki başarıları  kendilerinin olacak anne babalarının değil...Ruhsal bir sıkıntısı yoksa hiçbir anne baba öğrencilik yıllarında yaşadıklarını çocuklarının okul başarıları üzerinden temize çekmeye kalkmaz...Hiç kimse evladının başarısını kendi geleceği için kurgulamaz...Türkçemizdeki o güzel deyimle , hepimiz evlatlarımızın ‘merde namerde muhtaç olmadan yaşaması için’ başarılı olmasını isteriz...

- değerli okur ; evet ben de biliyorum evlat kelimesi veled’in çoğuludur...dolayısıyla evlatlar dememek gerekir...ama bir de şu vardır galat-ı meşhur galat-ı meşrudur... "galat i meşhur lugat i sahihten yeğdir’e şimdilik değinmemiş olalım....-

Hepimiz okul sıralarından geçtik...
İçimizde her daim birinci olanlar da vardı ama  eski bir deyimle beşten şaşma altıyı  aşma  tekerlemesini kendine rehber edinenlerimiz çoğunluktaydı...Laf aramızda güzel bir tarafı da vardır bu kanaatkarlığın..!!! Tecrübeyle sabittir...

Aslına bakarsak eğitim ve öğretim kavramları her gelen günle yeniden tanımlanmak zorunda. Bundan yalnızca 20  yıl , 10 yıl önceye kadar bile öğreten ve öğrenen arasındaki ilişki çok daha belirgin , keskin ve hiyerarşikken bu sınırların belirsizliği ve geçirgenliği tahmin edilemeyecek kadar artmış durumda bugün...

Eski dönemlerin öğreten ve öğrenenleri arasındaki kalın çizgi   inceldikçe  bilgiye dayalı  otoritenin kurulması da çok güçleşiyor...Anlamsızlaşıyor.

Bu gerçeği , okuldaki öğretmenler kadar bizler de  anne baba olarak evlerimizde yaşıyoruz ...

Eskiden, öğrenme dediğimiz gerçekliğin en büyük unsuru tecrübe etmek, deneyim kazanmaktı....Tecrübe de genel olarak yaşla kazanılan bir bilgi ve pratik olduğu için anne babalar bildiklerini  çok daha rahat anlatırken çocukları üzerinde kendiliğinden  otorite kurabiliyor  ve bu durum çocuğun anne babaya duyduğu saygıyı hatta çekinme duygusunu peşin peşin artırıyordu...

Oysa artık bunu başarmak  eskisi kadar kolay değil hatta mümkün değil...
Teknoloji hayatımızın her alanına girdikçe herhangi bir teknolojik aleti doğduğu günden itibaren gören ve kullanan çocuklarımızın karşısında bizler , öğreten insanlar değil , öğrenen insanlarız çünkü...

Bu değişimden dolayı eski günlerin otoritesini eski metodlarla kurmamız imkansız...Mesela, görüntüsü giden telefonunuzu, bilgisayarınızı kendiniz mi düzeltiyorsunuz , yüzlerce televizyon kanalını siz mi ayarlıyorsunuz   yoksa her fırsatta işin içinden çıkamayarak  evladım yetiş  diye yardım mı istiyorsunuz çocuklarınızdan  torunlarınızdan  etrafınızdaki genç insanlardan ?

Hal böyle olunca ortaya yeni ve hepimizin acemisi olduğu bir başka gerçeklik çıkıyor....Her gün öğrenen  ve  öğrenmeye ihtiyaç duyan  asıl grup  anne babalar, öğretmenler olurken öğreten ve bilgilerine ihtiyaç duyulanlar da çocuklarımız  , öğrencilerimiz oluyor...

Böyle bir dünyada da klasik anlamdaki öğreten öğrenen ilişkisi değişirken   hepimizi yeni adımlar, yeni imtihanlar ve yeni bilinmezler bekliyor...Şurası gerçek  ve hepimiz kabullenmek zorundayız ki , içinden geçtiğimiz çağ anne babalarımızın , öğretmenlerimizin bizi yetiştirdikleri çağ değil...

Artık bilginin dayandığı en büyük güç yaşlanmak ve tecrübe etmek değil...

Bu durumda çocuklarımızla  öğrencilerimizle aramızdaki duvarları kaldırmak da, yeni bir ilişki gerçeğine yürümek de  öncelikle bu gerçeği görmekten ve kabullenmekten geçiyor...

Evet biz büyüklerin hala öğretecek çok şeyi var küçüklere ama eskisinden farklı olarak onların da bize öğretecek şeyleri günden güne artıyor...

Şimdi başa dönüp soralım ; tatil ne demekti köken  olarak  ?
Hatırlayanlar parmak kaldırsın...

Şimdi  de  birkaç yazı önceye dönelim .
Ne diyordu Özdemir Asaf ;

“Çalışmada tembel
 yaşamada da tembelse
o kişi, tembeldir,
 değilse iş başkadır”

Çocuklarınızla , öğrencilerinizle kurduğunuz ilişki,  eskinin doğru metodları  yanında mutlaka başka pencerelere de açık olsun...

Şurada yazıp söylediklerimizi de hariçten gazel okumak olarak yorumlamayın...

Bu sözlerin arkasında da  45 yıldır  "taşkın hocanın ve müjgan hoca'nımın"  evladı olma  gerçeği ,  hakiki bir hayat talebeliği  ve bir de oğullarım Umur Örsan ve Arda Erhan Örem'e 20 koca yıldır   çok gönülden  yapılmış babalık günlerinin tecrübesi var...

Bir de tabi  Susurluk Lisesi”  var...
O lisenin öğretmenlerinin güzel emekleri var...
          Behçet abilerin, İsa abilerin.... bile çok  emekleri var...

Yukarıdaki paragrafta öğrencilik yerine neden talebelik yazdığımızı merak edenler çıkıp  da  daha yazıyı okurken talebe kelimesinin bilgiyi , öğrenmeyi talep eden anlamına geldiğini hatırlamışlarsa,  onlara da can-ı gönülden selam olsun...

( murat örem / 07 şubat 2014 / ankara...)   

-         fotoğraf / susurluk lisesi gezisi / 1980’ler..../  rahmetli ayhan abi... -
-    fotoğrafın üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz....-

5 yorum:

  1. sevgili murat kardşim yüreğine kalemine sağlik.ben Taşkin hocamin ve susurluk lisesinin eski bir öğrencisi olarak yazilarinizi tesadufen hocamin sayfasinda gördüm ve beğeniyle takip ediyorum.sağlik ve başari dileklerimle sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Değerli Hocam / Sevgili Hülya Hanım ;

    Yukarıdaki yorumunuzun , taltif edici cümlelerinizin ve sosyal platformda yazılarımı paylaşıyor olmanızın benim için çok onurlandırıcı olduğunu bir kez de burada yazıyla yinelemek isterim...

    Sayfanızda paylaştığınız her yazım internetin o güzel dehlizlerinde kendine yeni yollar da bularak hiç abartmadan söylüyorum yüzlerce kez daha okunur oluyor...

    Sonuçta bu yazıları sevabı günahıyla daima yapıcı olmaya çalışarak ve başka hiçbir amaç gütmeyerek daha çok dostumuza ulaşsın diye yazdığım için ben de bu süreçten tarifsiz mutlu oluyorum...

    Sağolunuz , varolunuz...

    Bu yazılar vasıtasıyla karşıma çıkan bir başka gerçeklik de evlatları olmamın avantajını kullanarak ilk gençlik zamanlarımda acı tatlı tartışmalar da yaşadığım Taşkın Hocamızın ve Müjgan Hocanımın siz öğrencilerinin gönlünde ne kadar saygıdeğer bir yer edindiklerini bir kez daha görmenin onur verici hazzı oluyor...

    Bazı kıymetli öğretmenler nasıl hepimizin zihninde çok müstesna yerlerde yaşamaya devam ediyorlarsa , eminim ki sizler de öğrencilerinizin gönlünde bu manalı yerlerde onlarca yıl yaşayacaksınız...

    Size ve kıymetli eşinize saygılarımı sunarken, aile fertlerine de sevgilerimi iletiyorum...

    Yeni yazıları güzellikleri umutları paylaşmak dileğiyle...

    murat örem....

    YanıtlaSil
  3. Yazının en başını hatırlamak gerekirse;
    Tatil geçerliliğini yitireli bence çok oldu. Hayatımızda artık 'tatil' diye nitelendirdiğimiz olaylar 'değişiklik' yapmaktan öte değil.
    Bir de olayın başka yanı var. Mesela (yazları diyelim) sevdiğiniz bir işe odaklanıp dünyayı unutmak (misal bilim için çalışmak) kelimenin anlamını karşılamasa da olabilecek en güzel 'tatil'dir. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli Hades Kharon ;

      Biraz geç bir yanıt vermek zorunda kaldıysam da kusuruma bakmayın...
      Şimdi hemen , bir diğer yorumunuza teşekkür etmek için dğer yazıdaki yorumunuza geçeceğim...

      Çok selam çok merhaba...

      murat örem...

      Sil
  4. Benim için öğrencilik yıllarımda tatil = okul oldu hep. O yüzden herkesin tatili dört gözle beklediği gibi bende okul dönemini dört gözle beklerdim. Okul her zaman huzur bulduğum, boş vakitlerimde arkadaşlarımla vakit getirebildiğim bir mekanıydı.
    Murat bu güzel yazın için çok teşekkür ederim. Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil