*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

6 Aralık 2015 Pazar

" biz kaç kişiyiz deme / hepi topu az kişiyiz / ama yine de bize açar sıklamenler / türküler bizedir / bilcümle kahırlarla / sev yaşamı kendinle de / sakın usanma..." murat örem/1987 / ıstanbul



elimde bir kitap var…

elimde çok kitap var da,
bir tanesi üç haftadır
sabah benimle  işe gitmekten
akşam yine benimle eve dönmekten
neredeyse bitap düştü…        

hepimizin hayatına değen ismiyle
harita metod defteri kitabın başlığı…

türk edebiyatının en verimli isimlerinden
murathan mungana ait 400 küsur sayfalık kitap…

yıllardır çıtası ve kalitesi en tutarlı yayınevlerinden olan metis yayınlarından çıkan kitabında hayata dair, hayatlarımıza dair ve tabi ki kendi hayatına dair çok şeyi anlatıyor murathan mungan…

mesela kitabın 277 ve 292. sayfaları arasındaki yazının ara başlığı sinemalar, gazinolar, radyolar…15 sayfada,  hala içinde yaşadığımız ankara’nın da geçmişine dair öyle çok yaşanmışlık saklı ki…gençlik parkından tutun da, yıllardır küçükesat’ta yaşayıp karınca pasajı diye bildikleri yerde bir zamanlar karınca sineması’nın olduğuna varıncaya kadar çok şeyi ya öğreniyor ya da hatırlıyor okuyucu sisli bir perdenin arkasından…aynı bölümde trt ankara radyosu’na ve yayınlarına da ahde vefayla isim isim değinmeye çalışıyor ve bu bölümdeki yazıyı şu cümlelerle  bağlıyor murathan mungan ;


“ o yılların türkiyesi’nin mütevazı koşulları, kısıtlı olanakları, her ailenin kendi bütçesi ölçüsünde hayatımızı sinemalar, gazinolar, ışıklarla renklendirmeye çalıştık. yarınlar hep çok güzel olacak diye düşündük, inandık, ümit ettik. öyle olmadı. bizim yarınlarımız düşündüğümüz gibi olmadı….”



mesela yine aynı kitabın 79. sayfasında anlamak isteyenler için ne çok şey anlatıyor  murathan mungan…ve ne kadar hüzünlü anlatıyor…ne kadar gerçek anlatıyor…
.

mungan’ın kitabında,  girişinde yazdığı cümlelerden son sayfasına  kadar  yine insan var…kitabı okurken çok yıllar öncesinde yazdığı bir yazı geliyor aklıma murathan mungan’ın…defalarca defalarca etrafıma da her fırsatta anlatmaya çalıştığım ama maalesef başarılı olamadığım o hayati gerçek var…yarının belki olmadığına dair şunları da  demişti murathan mungan çok ama çok yıllar öncesinden…

döne döne okuyun…
bir daha bir daha bir daha okuyun çünkü yarın kimseye vaad edilmemiştir ;

önce evlendiğimizde hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi. evlendikten sonra, bir çocuğumuz doğduktan hatta ardından bir tane daha olduktan sonra hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi. sonra çocuklar yeterince büyük olmadıkları  için kızar, onlar büyüyünce daha mutlu olacağımıza inanırız. bundan sonra, ergenlik dönemlerinde çocuklarla uğraşmamız gerektiği için öfkeleniriz.  kendimize, çocuklarımız bu dönemden çıkınca daha mutlu olacağımızı, yeni bir araba alınca, güzel bir tatile çıkınca, emekli olunca, yaşantımızın dört dörtlük olacağını söyleriz.

gerçek ise şu andan daha iyi bir zaman olmadığıdır!
eğer şimdi değil ise ne zaman?…

hayatınız her zaman mücadelelerle dolu olacaktır.
en iyisi bunu kabul edip her ne olursa olsun mutlu olmaya karar vermektir.

en sevdiğim sözlerden biri alfred d. souza’ ya aittir. der ki; “uzun zamandan beridir hayatın -gerçek hayatın- başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken birşey, bitmemiş bir iş, hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. sonra hayat başlayacaktı. sonunda anladım ki bu engeller benim hayatımdı.”

bu görüş açısı, mutluluğa giden bir yol olmadığını gösterdi. mutluluk yoldur, öyleyse sahip olduğunuz her anın kıymetini bilin ve mutluluğu vaktinizi harcayacak kadar özel biriyle paylaştığınız için, ona daha fazla değer verin.

unutmayın, zaman hiç kimse için beklemez. öyleyse; okulu bitirene kadar, 100 milyar kazanana kadar, çocuklarınız olana kadar, çocuklarınız evden ayrılana kadar, işe başlayana kadar, evlenene kadar, cuma gecesine kadar, pazar sabahına kadar, yeni bir araba, ya da ev alana kadar, borçları ödeyene kadar, ilkbahara kadar, yaza kadar, sonbahara kadar, kışa kadar, maaş gününe kadar, şarkınız söylenene kadar, emekli olana kadar, ölene kadar…..

mutlu olmak için içinde bulunduğunuz ‘an’ dan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur. pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır.
unutmayın “yarın kimseye vaad edilmemiştir”  ( murathan mungan…)

                                      **************
elimde bir kitap var/dı …

elimde çok kitap var/dı da,
bir tanesi üç haftadır
sabah benimle  işe gitmekten
akşam yine benimle eve dönmekten
neredeyse bitap düş/müş/tü…         

hepimizin hayatına değen ismiyle
harita metod defteri kitabın başlığı…

türk edebiyatının en verimli isimlerinden
murathan mungan’a ait 400 küsur sayfalık kitap…

yıllardır çıtası ve kalitesi en tutarlı yayınevlerinden olan metis yayınlarından çıkan kitabında hayata dair, hayatlarımıza dair ve tabi ki kendi hayatına dair çok şeyi anlatıyor/du  murathan mungan

ve sen bu yazıyı okurken
ben de kitabın son sayfasını çevirmiş oldum
başka bir kitapla yeni bir yolculuğa çıkmak üzere
değerli yedigünyazıları okuru…

( murat örem / 06 aralık 2015 /ankara…)
-fotoğraf / arda erhan örem / aralık 2015 / ankara-



        

1 yorum:

  1. Murat Bey merhaba;

    Bana babamdan, kitapları saymazsak, bir şapka, gül kokulu tespih ve bir baston kaldı… Ben ona durmadan dünyanın gitgide daha kötü bir yer olmaya başladığını kanıtlamaya çalışırdım, o da bana “öbür dünyanın daha güzel olacağını…”

    Sizin Murathan Mungan’dan yaptığınız alıntıdan kalan ise şu oldu: Yarınlar hep çok güzel olacak diye düşündük, inandık, ümit ettik. Öyle olmadı. Bizim yarınlarımız düşündüğümüz gibi olmadı…

    Başka başka dünyalar, aynı ülke, hep aynı seçenek: Yine de yaşa ve umut etmeye devam et… Adalet Ağaoğlu olsaydı, o da herhalde, “intihar etmeyeceksek içelim bari” derdi…

    Not: Harita Metod Defteri’ni ben de aldım, okuma listemde…

    Saygı ve selamla

    Kemal Atalay

    YanıtlaSil