*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

13 Şubat 2015 Cuma

"hava çelik bir ustura gibi / dışarda kar yağıyor..../ öyle masallardaki gibi incecikten değil / döne döne buram buram / dışarda kar yağıyor..."





1979 yılı da,  zor zamanlarındandı dünyanın....
Hoş ;  kolay zamanı oldu mu ki  hiç dünyanın !!!

Çin ve ABD arasında tarihi barış anlaşması imzalanmıştı ama İran  yurduna dönen Humeyni’yle, sonunun nereye varacağı, dengelerin nasıl değişeceği  belli olmayan günlere  hazırlanıyordu...

Mesela  Pakistan ve İran o zamanlar var olan Cento’dan çekileceklerini açıklarken, Pakistan başbakanı Zülfikar Ali Butto askeri darbeyle devrilip idam edildi 1979 yazında...Yıllar sonra , babası Zülfikar Ali Butto’nun ismiyle siyasete atılan Benazir Butto da öldürülecekti günün birinde…

Aynı dönemde Türkiye'de yaşananlar da iç açıcı değildi...
Terör ve  cinayetler gazetelerin genel yayın yönetmenlerine kadar tırmanmıştı ve Abdi İpekçi 1979 Şubat’ının başında arabasında öldürülecekti.

1980 yazında da  ülkede  bir dönem başbakanlık yapmış Nihat Erim’e gelecekti öldürülme sırası...Görev yaptığı yıllar ve sonrasında "demokrasinin üzerine şal örttük" cümlesiyle hatırlanan Nihat Erim  başbakanlık yaptıktan sonra öldürülen ilk ismi  olarak da geçecekti  Türkiye’nin  tarihine...

Bütün dünya bir hercümerç, bir çalkantı yaşarken Birleşmiş Milletler’e bağlı eğitim, bilim ve kültür teşkilatı Unesco 1979’u Dünya Çocuk Yılı ilan edecek , Türkiye de bu adıma destek verecekti canı gönülden...

Dünyanın dertleri o zaman da çoktu...
Zorla çalıştırılan, kötü muamele gören, emeği çalınan, sokaklarda yatıp kalkmak zorunda kalan, eğitim imkanlarına ulaşamayan , her anlamda istismara uğrayan  çocuklar o zaman da vardı dünyada...

Unesco’nun bir amacı da 1979’u  Dünya Çocuk Yılı ilan ederek bu sorunlara yeniden yeniden dikkat çekmekti...1979’ların Türkiye’si genç bir müzik insanını daha tanıdı bu arada. Dünya Çocuk Yılı’nın tam içindeyken Ünol Büyükgönenç sözü ve bestesiyle şu aşağıdaki şarkıyı söylüyordu…O Ünol Büyükgönenç ki yıllar sonra 1990’ların başında bir albüm daha çıkaracak ve kara kayıplara karışacaktı…

Oysa ne büyük bir müzik insanıydı Ünol Büyükgönenç…
Oysa ne büyük bir müzik insanıdır Ünol Büyükgönenç…

Ah…
Büyüklerin küçücük …
Küçüklerin dev aynasında gösterildiği   yurdumuz…

Ah…
Türkiyemiz…

"Hava çelik bir ustura gibi
 Dışarda kar yağıyor
Zemherinin en acımasız günleri
 Dışarda kar yağıyor
Öyle masallardaki gibi incecikten
 Ya da lapa lapa değil
Döne döne
 Buram buram
 Dışarda kar yağıyor
Hava ustura gibi soğuk
 Minicik elleriyle
 Üşümüş ayaklarını ovuşturan çocuk
Geceleyin araba vapurunda ürkek gözlerle
 Biletçiyikolluyor
Dışarda kar yağıyor.."

( murat örem / 13 şubat 2015 / ankara )
-fotoğraf / yalçın ergir / ergir.com-


1 yorum: