20.
yüzyıldan başlayarak zihinlere habire kazınan
rezil motto ;
“Ey
insan,
ne
kadar çok tüketirsen ,
o
kadar kıymetlisin…”
Görünen
o ki bir gün lazım olur diye
paket kağıtlarını, mukavva kutuları bir kenara koyan büyüklerin sayısı daha da azalacak
gün gün..
Delinmiş,
kaçmış kadın çoraplarından paspaslar, bulaşık bezleri yapanlar da kelaynaklar kadar kaldı zaten..
Öyle ya, bunca bolluk içindeyken torbaları, yoğurt kutularını, yağ
şişelerini, iplikleri biriktirmenin ne
anlamı var !!!
Oysa
eskiler zamanında tek bir çivinin , raptiyenin, uzun ve sağlam
tel parçasının en olmadık zamanlarda nasıl işe yaradığını bilen
kuşaklardı.
Her
şey şaşılacak
kadar sınırlıydı çünkü.
Yaşı
50 ve üzerinde olanlar israf
etme / katık et cümlelerini iyi hatırlar...
Sözünü
ettiğimiz kuşaklar çocukluk günlerinde oyuncaklarını da çerden çöpten kendileri
yapmak zorunda kalmış insanlar topluluğuydu çünkü .
Yoktu…
Evet
yoktu...
Bir
yumak sağlam ip, paslanmamış bir avuç çivi, korunaklı bir naylon yağmurluk bile
çok uzaklardaydı...Okul kantinlerinde yalnızca simit ve ayran, bir de pralini çok fazla olduğu için ağzın
içine yapışan kötü çikolatalar vardı....
Daha
eskiler için bu sayılanlar bile masaldı
ve onların çoğu okula bir büyüğünün ayakkabılarıyla, gömleğiyle gitmek zorunda oldukları karartma günlerinin
çocuklarıydı.
Haberleşmenin
şimdiyle
kıyaslanamayacak kadar ilkel durumda olduğu 1970 hatta 1980’li yıllarda bile evinde telefon
olanlara gıptayla, kıskanmayla bakılırdı.
Evlere yemek siparişi vermenin akıldan bile
geçmediği, ayda yılda bir pide yemeye
gidilirse ciddi bir zenginlik olarak algılandığı günlerdi o zamanlar....
Tüm
bunlar yeni kuşaklara masal gibi gelse de dünyayla birlikte Türkiye’de böyle zor günlerden geçerek geldi
günümüzün bolluğuna hatta israfına...
Şimdi
dünyayla birlikte Türkiye’nin de önünde eskisi kadar safahat içinde olmayacak günlerin sert ayak sesleri var...
Zorlukları
paylaşmak, aşmak için zamanında
evlerinin , mutfaklarının kapılarını her daim birbirine açan büyüklerin
neredeyse hepsi çoook uzaklarda...
Bakalım
vakti zamanında onların güngörmüşlüğünü,
tutumluluğunu cimrilik olarak yaftalayan yeni kuşaklar, bu zor zamanlarda nasıl bir imtihandan geçecek...
(
murat örem / 27 şubat 2015 / ankara…)