*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500"ziyaret ! *her cümle"5846" sayılı yasa korumasında ! *fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir ! *sağ alttakiküçük dünya?
yine kutunun üzerinde “bir
kuşaktan bir kuşağa” yazıyor….
“bir şafaktan
bir şafağa..” cümlesine nazire yapıyor…
yaratıcı mı…belki…
zekice mi…kesinlikle
hayır…
zülfü
livanelinin 50. sanat yılına özel bir çalışma….
burada da bir metafor
var ve her yıla bir şarkı düşünülmüş….
51. çalışma koroya ait…
dökelim bakalım o zaman
üç cdlik bohçayı….
gidelim adım adım ,
isim isim , tam 51 şarkı boyunca….
önce ilk 9 şarkı bu
yazıda, uzun uzun....
1.cd…
1/sezen
aksu / günlerimiz ….
yağmur atsızın
güzelim şiirinde müthiş livaneli bestesi… atsızla livaneli yıllardır hiç
görüşmüyormuş şuymuy buymuş hiç takılmadan söyleyelim ki muhteşem
dizeler ve beste var bu şarkıda…ilk kez üniversitenin ilk
yıllarında dinlemiştim bu şarkıyı 80’lerin ortasında susurluktaki ata
ocağında…taaa 1970’lerde kaloriferli olarak tasarlanan , bitmesi yılan
hikayesine dönen ve ben kıdemli:) üniversiteli olana dek sobayla
ısınılmak zorunda kalan meşhur öğretmenler apartmanındaki oda/m/da
dinlerdim schaub lorenz teybimle bu şarkının da olduğu kaseti döndüre
döndüre…dışarıda soğuk bir kış ayazı olurdu….evin içinde çaydanlık kaynardı…annem
müjgan hocanım okulda sabahçıysa evde olurdu öğle sonraları….ben
istanbuldan kaçıp kaçıp eve geldiğim zamanlarda, takardım kaseti dinlerdim dinlerdim….apayrı
bir yeri vardır…hem bu şarkının hem de zor yıllar albümünün…günlerimiz
şarkısını sezen aksunun sesinden dinlemeye gelince…ne dersek diyelim, aksu bir
fenomen…ülkenin en az 40 yılında var…milyonların aşkında sevdasında kahrında
mührü var…dolayısıyla sezen aksu her zaman ne söylerse söylesin dinletir…bir
kendine getirir insanı…bu şarkıda da öyle oluyor…o güzelim güfte ve bestenin
üzerinde sezen aksu notalarının gezinmesi, teşbihte hata olmaz deyip söylersek;
dolu dolu bir yazara ait mükemmel bir kitabı, mesela yaşasa haldun tanerin
elinden almak gibi…tarihin içinden yürümek gibi bir şey…
kesinlikle olmuş….
****
2/candan
erçetin / merhaba…
aktör dayım erhan
dilligille çok gittik tüneldeki tarihi gassaray lisesinin pilav
günlerine 80’lerin ikinci yarısında ben istanbulda öğrenciyken…onlarca
isimle tanıştırırdı beni erhan dayım her vesileyle…bir de prezantasyon yapardı;
“yeğenim murat örem, siyasal ilimlerde okuyor…vali olacak..” diye
gözlerinin içi parlaya parlaya…oralardan da görüp tanıyıp bilirim candan
erçetini…tam da ilhan iremli klips ve onlar grubuyla
eurovisionlu halley zamanlarıydı candan erçetinin bir de…4.
leventte eurovision için çekim yaptıklarında bir tesadüf yine oradaydım dayımın
evindeydim…candan erçetin hep güzeldi…o zaman da çok güzeldi….çocukluğumun
leylek bacaklı güzeline benzetmiştim yıllar boyunca candan erçetini ve peşinen
daha çok sevmiştim…uzun zaman boyunca çok güzel besteleri de seslendirdi…fakat
artık o pik noktalardan çok uzak candan erçetin…zeytinyağlı yiyemem aman
falan derken ne olduysa oldu sesi soluğu gerçekten kesildi…fiziken de
kesildi…ben yıllardır candan erçetin dinlerken kendimi gayri ihtiyari derin
nefesler alırken buluyorum…çünkü sesi adeta çıkmıyor gibi…bence 1.cdnin her
manada yazık olmuş şarkılarından biri merhaba…hele hele tonlama , müzikal
altyapı ve besteyle oynamalara hiç girmeyelim…bir çuval daha olumsuz cümle
yazmamız gerekir…ama bende candan erçetinin hala hatırı çok büyük…olmaz
sevgilim senle olmaz dediği şarkısını hala büyük bir duyguyla dinlediğim
candan erçetine bunu yapmak istemiyorum…ama o da artık bize bunu
yapmasın….sermayeden bu kadar yemesin….
olmamış…
*******
3/
sıla / belalım…
son yılların yükselen
isimlerinden sıla…kendince bir duruşu var/mış öyle diyorlar…muhtemelen bu
duruşun entelektüel altyapısı da var/dır…ciddi bir dinleyici kitlesi de var
sılanın…ben hiç dönüp bakmadım bu tarza ve bu sese ama etrafımdan biliyorum
bunu…bilenlere sorarsanız geniş bir ses aralığı ve derin bir nefesi de var
sılanın…hasılı kelam varları çok daha fazla…ama sılanın bir handikapı da bu
şarkının yıllardır sezen aksuyla anılması…bunun kendince üstesinden gelebiliyor
mu sıla derseniz, evet derim bir hakkı teslim etmek adına…ama ben asla ve kat’a
dinlemem kendi irademle bu şarkıyı sıladan…adını koyamadığım bir plastik
ve zorlama hüzün var sılanın sesinde ve tınısında bu şarkıda…aslına
sorarsanız bence sılanın her şarkısında var bu zorlama tarz…bir de aynı
şarkıyı sezen aksudan dinlerken hep şunu düşünüyorsunuz , ortada yürümeyen bir
ilişki var…kahırlı bir aşk var…ama tarafların sevgisi ve zaafları da var
hala…kopmamış bir şeyler var hasılı kelam…aynı şarkıyı sıladan dinlerken
eyvallahsız başka bir tını var arka planda ve bu durum o gelgitli acılı ruhu
yansıtmayan gereksiz bir hal…
olmamış…
*****
4/selda
bağcan / çırak aranıyor….
hiçbir zaman
unutulmayacak eskimeyecek livaneli bestelerinden biri daha…çünkü öyle mükemmel
bir güftesi var ki refik durbaşa ait olan….bazı isimler bazı
cümleleri bazı dizeleri yazdıktan sonra bütün bir ömür sussalar bile başımızın
üzerinde yeri vardır…benim için refik durbaş bu
isimlerdendir…taaa 1970’lerde dinlerdim bu livaneli bestesini daha 10’lu
yaşların bile en başında değildim…ama o güzelim refik durbaş dizeleri ciğerimi
delerdi her seferinde…selda bağcanın sesinden dinleyince bu
muhteşem eseri yine 70’lerdeki o çocuk dinleyiciye gitti zihnim…bu eser
ilk haliyle ve ilk halinin her haliyle o kadar şahikadaydı ki türkiyenin gelmiş
geçmiş en güçlü kadın seslerinden olan selda bağcanın sesinden dinlemek de
tarihin içinden bir kez daha yürümek gibi geliyor bana…
olmuş….
*******
5/yaşar
/ gün olur…
ben hayatımın hiçbir
döneminde yaşar da , yaşargiller de dinlemedim…dinlemem de… radyo
ve televizyonda yaşarın sesini her duyduğumda ışık hızıyla kapattığım ya
da kanal değiştirdiğim de çoktur…yaşar gibi biraz da zorlama pes
isimlerin elbette hayatta ve müzikte ciddi karşılıkları vardır…ama bende hiçbir
karşılıkları yok… yorum olarak da…gittiğiniz bir yabancı şehirde yolun
üzerindeki benzin istasyonundan bir paket sigara aldığınızda aklınıza o şehirle
ilgili ne kadar yaşanmışlık ve özgünlük gelirse, yaşarın ve yaptığı
müziğin bendeki karşılığı da yalnızca o kadar…gün olur
şarkısındaki unutulmaz sait faik cümlelerini de yaşardan duymanın
da bende olumlu hiç bir karşılığı yok…aksine yazıklanma duygusu daha ağır
basıyor…bir de böylesi pes seslerin şarkı söylerken zorlandığı duygusu da dahil
olunca insan hemen pencereleri açmaya koşmak istiyor…ya da nefes açıcı
pastiller bulup sesin sahibine iletmek istiyor…
hiç ama hiç olmamış…
******
6/
kardeş türküler / leylim ley…
livanelinin unutulmaz
bestelerindendir leylim ley…onlarca yıl önce böyle internet
minternet yokken, google falan portakal ağacında vitaminken çok bahis
kazandırmıştır bana leylim ley bestesi…80’lerin toz dumanında bu çalışmayı ibrahim
tatlıses kendi dinleyici kitlesine yeniden meşhur etmişti çünkü…ve çok
büyük bir kalabalığın bu çalışmanın livaneli bestesi olduğundan haberi bile
yoktu…hatta büyük bir kalabalığa göre gomonist!!! zülfünün
bestesini ibrahim tatlıses niye alıp söylesindi…her seferinde bu konuda iddiaya
girerlerdi benimle ve her seferinde çaylarını kahvelerini biralarını
sigaralarını keyifle içerdim iddiaya girip kaybedenlerin…benim için bu
eserin tek karşılığı livanelinin sesinden taaa 1970’lerde dinlediğim halidir….kardeş
türkülerin arkasında yılların emeği var…hep zor zamanlardan geçen şu
güzide memleketimizde kendince bir müzik duruşu da var kardeş türkülerin…bundan
yıllarca önce bir albümlerini almış enikonu dinlemek istemiştim…ama
yok…dinleyememiştim kardeş türküleri…. bütün bunlara rağmen yine de üç
cd içinde farklı bir çalışma olmuş kardeş türkülerin yorumu…ben dinler miyim
arayıp enikonu…kesinlikle hayır….ayrıca leylim ley….bilenler bilir ki sabahattin
alinin ağıtlarından biridir…besteyi unutulmaz kılan en temel
yanlarından biri de sabahattin ali dizeleridir…
olmuş mu olmamış mı
???
*******
7/funda
arar / zor yıllar….
çok iyi bir ses…çok iyi
bir yorumcu funda arar….bir çok etkinlikte gördüğümüz kadarıyla
gerçekten uyumlu bir çalışma arkadaşı…bir dönem kıraçla funda arar
ne güzel hazırlayıp sunarlardı onlarca farklı eseri trt ekranlarında…hiçbirinde
de sırıtmazdı funda ararın sesi tavrı görüntüsü….bütün güzel
kadınlar gibi güzelliğinin farkında olan o hali ayrı bir güç ve tevazu da
verirdi hep funda arara…muhtemelen hala da öyledir….elbette her şeyin
çok vasatlaştırıldığı müzik piyasasında klasının altında gezinen şarkılar
da yorumlamıştır…ama eminim onları bile belirli bir çıtanın altına
düşürmemiştir funda arar…sert ve kemikleşmiş kimliği olan şarkıları
yeniden yorumlamak ciddi bir iştir ve risktir….bu biraz da genco
erkalın okuduğu nazım hikmet şiirlerini yeniden yorumlamaya benzer….doğru ya da
eğri genco erkal öyle bir mühür vurmuştur ki o şiirlere daha
iyisini yapsanız bile o mührü aşmak daha zordur…funda arar zor yıllar
çalışmasında işte bu riski göze almış…altından kalkmış mı derseniz….kalkamamış
demem…ama funda arara bir dinleyici olarak her zaman pozitif ayrımcılık yapmaya
hazır biri olarak da yine de bu şarkıyı livaneli yerine yalnızca funda
arardan dinler misin diye sorarsanız da yalan söyleyemem…
olmuş…..
******
8
/ yeni türkü / gözlerin…
bizim kuşağın önemli
kısmı için ne kadar farklıdır yeni türkünün gönüllerdeki yeri…apayrıdır….üzerinden
3 deprem , 8 su baskını, 6 yangın geçse de hala yaşıyor yeni türkü…neredeyse
40 yıla gidiyor…evet 50 kere isimler değişti..o geldi bu gitti ama yaşıyor yeni
türkü….derya köroğlu yaşadıkça da yaşayacak….sonrası allah kerim…binaların
meydanların sokakların bile kentsel dönüşüm derdine 40 yıl bile ayakta kalamadığı
bir çağ yangınında bu durum mucizedir…büyük bir mutluluktur….hala albüm albüm
hatırlarım yeni türkülü günlerimi…o kara eşek gözlü güzelim kız çocuğuyla
1989 ekiminde İstanbul maçkada gittiğim yeni türkü konserinin biletleri
bile hala durur evimde onca harala güreleye taşınmaya rağmen….böyle bir
efsane gruptur yeni türkü…bilmiyorum hakkında kaç master kaç doktora tezi
hazırlanmıştır bu grubun…abi bu rolling stones , quenn , beatles
muhteşem gruplar yahu diyenlerin kaçı yeni türküden haberdardır
ki…kabul edelim ya da etmeyelim ki yeni türkü bir başka açıdan en çok
derya köroğludur…gözlerin şarkısı da bu albümde tam da derya kaya şarkısı gibi
işte…kanaat notu her zaman kullanırım yeni türküye…her zaman….
kıymetli Oya göndermiş o büyük
havuzun içine, hepimize….
“şebb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir
mübtela-yı gama sor, kim(i) geceler kaç saat "
asıl adı alaeddin ali olup bosnalı
sabit efendinin bu mısralarını
biraz da dolu dolu çevirirsek dilimize şunlar çıkar karşımıza ;
en uzun gecenin ne anlama geldiğini gökbilimcilere , takvim
uzmanlarına sorma….gamlar üzüntüler
sevdalar içinde sevdiğinden uzakta kalarak sabahlamak zorunda olanlara sor…onlar
çok daha iyi bilir (!!!) şebbi yeldayı…
zamanın göreliliği böyledir işte…
bir maçta gol yememek için iki
dakika bir türlü bitmez de
sevdiğiniz bir ortamda geçen 2
saat, iki dakika bile sürmez….
dahi bilim insanı einstein
da şöyle tanımlamıştır bir başka açıdan olan biteni;“güzel bir kadının yanında
saatler saniye gibi kısacık gelir de yanan sobanın üzerinde geçirilen
bir saniye bir asır kadar uzundur !!!!
dileyelim ki ; bir asır unutmayacağınız
güzellikleriniz olsun….