önce, "bu konu hakkında yazmayayım, gerek yok" dedim...sonra içimdeki ukala ve doğrular için didişmeyi seven murat örem:))) bu konuyu mutlaka yazsana, böyle SAYGISIZ tavırları da güzellikler gibi mutlaka yazmak, duyurmak lazım... diye enikonu bastırınca yazmaya karar verdim...
siz de, bu yazılanları, akşam yemeği sonrası
bol köpüklü sade kahve niyetine okuyunuz...
gözünüzü seveyim, kahveye şeker eklemeyin :)))
gözünüzü seveyim, kahveye şeker eklemeyin :)))
olay çok kısa....
ama yazmasam olmazdı...
başlıyoruz....
bugün öğleye doğru elimdeki telefonla MAALESEF hepimizin hastalığı ve zaafı olan facebookta geziyorum....bir paylaşım gördüm facebook arkadaşlarım(!) arasında "....şuralara gezi düzenlendi...şu kadar gün şu kadar lira...şunca şehir gezilecek...ödemede kredi kartına taksit OLASILIĞI da vardır..." diye...
bu duyuruyu paylaşan facebook arkadaşımın ismine baktım; SADIK YÖRÜKALP...şahsen tanımıyorum ama SUSURLUK'tan tanıdığım yörükalpler pek çok....
zaten aylar önce bana sadık yörükalp'ten gelen arkadaşlık isteğini de bu referanslarla kabul etmiştim....eminim bundan....
-burada bir parantez açıp söyleyeyim; 2 yılı aşan facebook maceramda 600'a yakın isim içinde, şahsen karşıya arkadaşlık teklifinde bulunduğum kişi sayısı 5 i bile bulmaz...
bu konularda hep KİBİRLİ ve MESAFELİ bir adam oldum ben....
arkadaşlık teklif ettiğim 5 kişinin de hepsi siyasal bilgiler fakültesinden 70 yaşında, 35 yıllık hocalarımdır... ayrıca sahte veya pespaye bir hesap değilse, kimsenin arkadaşlık teklifini de reddetmedim bunca zaman....1 saat bile bekletmedim, saygısızlık gördüğüm için...ve yine karşı taraf bana veya ortalığa çok aleni bir saygısızlık yapmadıysa asla ve kat'a ENGELLEMEDİM....
ben demokratlığı kağıt üstünde veya lafta yaşayan biri olmadım hiçbir zaman...çocuklarımın mermi gibi lafları dahil, hatta en hareketli kurumların birinde 500 kişinin müdürlüğünü yaptığım dönemler dahil, en ağır eleştirileri bile can kulağıyla ve sakince dinlemişimdir...büyüklerden ziyade, özellikle çocuklarımın eleştirilerinden ders çıkardığım dönemler de çok olmuştur....olacaktır da....
ÇÜNKÜ
DEMOKRATLIK ;
HAMİLELİK GİBİDİR....
HAMİLELİK GİBİ
DEMOKRATLIĞIN DA
AZI & ÇOĞU OLMAZ (!)...
YA DEMOKRATSINIZDIR
YA DA DEMOKRAT DEĞİLSİNİZDİR...
BU KADAR...-
BU KADAR...-
parantezi kapatıp devam edelim; işte yukarıda anlattığım prensipler ışığında sadık yörükalp'in de arkadaşlık istediğini kabul etmişim zamanında...bugün, o türkçe yanlışıyla dolu paylaşımını yapan kişinin teklifini yani...
zamanında sadık yörükalp'in arkadaşlık teklifini kabul etme kararı verirken , o ana dek tanıdığım kıymetli yörükalpleri mutlaka geçirmişimdir aklımdan...
mesela en sevdiğim yörükalp; TANER YÖRÜKALP'tir... bir zamanlar , eş durumundan her yaz, upuzun aylarımı geçirdiğim tatlısu / dalyan'da gepgenç parlak bir zihin olarak ne çok dinlemiştir murat örem abisini taner sigaralı biralı sohbetlerimizde....kendisi de ne çok anlatmış, sorular sormuştur...
zaman içinde başka yörükalpler de tanıdım elbette...çoğu yine zamanın akrabalık / hısımlık bağlarından olmak üzere....mesela bir GÜRHAN YÖRÜKALP vardır ki tanıdıklarım içinde, hakikaten her haliyle müstesna insanın, inancında samimi insanın hasıdır....selam saygı hürmet olsun ona da, buradan....kulakları çınlasın....
işte yörükalplerle ilgili bunca olumlu çağrışımın üzerine, aylar önce sadık yörükalp'in arkadaşlık teklifini de kabul etmişimdir...
bugün sadık yörükalp'in yukarıda anlattığım ifade yanlışı üzerine içimdeki türkçe dostu durmadığı için bir yorum yazdım gayet efendice ve şöyle dedim " kredi kartına taksit OLASILIĞI olmaz...taksit OLANAĞI olur....çok yapılan yanlıştır bu... olasılık ihtimal kelimesinin, olanak da imkan kelimesinin yenisidir....dolayısıyla bu cümlede taksit OLANAĞI demeniz lazım..."
yorumun özü bu...hepsi bu....sonra unuttum gittim...yayına girdim...stüdyodan yüzbinlerce belki milyonlarca insana seslendim canlı yayında...yayın bittiğinde , bahçede bir çay içerken, baktım cevap gelmiş sadık yörükalp'ten....şöyle bir şey "benim KİMYA dersim çok iyiydi....dilbilgisini hiç önemsemedim...ciddiye de almam..." bu cevap cümlesinde, bir hatayı kabullenmek, yanlışı düzeltmek falan olmadığı gibi , bana yönelik "sen işine bak, gazel okuma oralardan, dünkü çocuk..." tarzı da vardı....
anladım ki burada sevgili sadık yörükalp , BABAM TAŞKIN HOCAMIN kimya öğretmenliğine atıf yapıp beni köşeye sıkıştırıyor (!!!) sıkıştırdığını sanıyor...birkaç yaş da büyük ya...hak görüyor bu langır lungur üslubu....oysa karşısındaki adam da YARIM ASRI devirmiş gelmiş :))) bembeyaz sakallarıyla...
cevabı okuyunca pis pis kafa salladım ama bir yanım yine de gururlandı...,babam taşkın hocamın, ÖGRENCİLERİNE , HEM DE HİÇBİRİNİ AYIRT ETMEDEN SEVGİYLE AKILLA SAHİP ÇIKAN yanını, şu yaşıma dek o kadar çok duymuştum ki gururla... hele şubat 2017'deki ölümünden sonra kıymet bilen bu cümleler ne kadar çoğalmış ve ne hüzünlü gecelerde bana yoldaş olmuştu...
konuya dönersek....ben de iki satır cevap verdim yeniden saygılıca ama çok net biçimde sadık yörükalp'e..."ben size yazının, ifadenin doğrusunu söylemiş olayım da, yanlışınızı göstermiş olayım da, siz isterseniz ciddiye alın, isterseniz bildiğinizi yazmaya devam edin..." diye...
ve sonra olanlar oldu...
olmuş...
bir baktım ki
SADIK YÖRÜKALP beyefendi,
beni facebookta ENGELLEMİŞ....
karşılıklı yorumlarımız da
yalan olmuş...silinmiş gitmiş otomatik olarak...
bunu görünce
karşılıklı yorumlarımız da
yalan olmuş...silinmiş gitmiş otomatik olarak...
bunu görünce
nasıl dünyam karardı,
nasıl dünyam karardı,
bilemezsiniz :))))
size bir şey söyleyeyim mi;
bu kadar hoşgörüsüzlükle,
eleştiriye tahammülsüzlükle
bir toplum iki milim ileriye gitmez....!!!!
bunu yapanlar da 20, 25 yaşında toy gençler değil...
torun torba sahibi insanlar....
eleştiriye tahammülsüzlükle
bir toplum iki milim ileriye gitmez....!!!!
bunu yapanlar da 20, 25 yaşında toy gençler değil...
torun torba sahibi insanlar....
hepiniz oturduğunuz yerden, facebooklarda falan, sizi yönetenlere ya da muhalefete, benim hiç onaylamadığım biçimde SAYGISIZCA aklınıza geleni yazıyorsunuz ya...bunu kendinize hak görüyorsunuz ya...
ama birileri de size mesela; bu paylaştığınız şiir nazım hikmet'in değil, zibidinin biri bir yerinden uydurmuş, altına da nazım hikmet yazmış .....özenli olunuz....deyince hemen KÜSÜYORSUNUZ ya...
olmaz efendiler
böyle olmaz....!!!
nerede kaldı sizin
DOĞRUYU ÖĞRENECEK
yanınız...
bu çocuksu tavırlarla
YANLIŞSINIZ....
KÜLLİYEN YANLIŞSINIZ....
net olarak söylüyorum; içinizde böyle en basit eleştiriye bile tahammülsüzler varsa, hemen çıkarın beni listenizden...engelleyin hemen...
sakın arkadaşlık da teklif etmeyin....
tam size ümit bağlıyorum :)))
sonra beni yarı yolda bırakıp
engelliyorsunuz...
bileklerimi kesesim geliyor :))))
şunu hepiniz biliniz ki
ben buralarda gördüğüm her yanlışı
dilbilgisi dahil,
dilbilgisi dahil,
bundan sonra da herkesin içinde
ELEŞTİRECEĞİM...!!!
ELEŞTİRECEĞİM...!!!
siz de beni haklı yerde eleştirirseniz
çocukluk yapıp küsmek engellemek yerine
bir de enikonu TEŞEKKÜR EDECEĞİM...
yazı bitti...
acı kahveniz de bitmiştir...
kesin karpuzları kavunları o zaman...
varsa bir de rakınız ,
peynirler de benden :)))
peynirler de benden :)))
hadi bir de rahmetliden şarkı olsun
yazının sonuna :))))
"gelen de yandı,
giden de yandı...
dünya kime kaldı :))))
( 19 temmuz 2019 / ankara / murat örem )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder