*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500"ziyaret ! *her cümle"5846" sayılı yasa korumasında ! *fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir ! *sağ alttakiküçük dünya?
yaz mevsimiydi…bir ıhlamur ağacının altında bayram kahvesi içiyorduk…iki elin parmaklarına yakındı sayımız
masada…havada güzel bir akşamın huzuru vardı…söz döndü dolaştıabd seçimlerine geldi…evin genç kızı
da katılmıştı sohbete.. üniversiteyi abd de okumaya
başlayacaktı birkaç ay sonra….kalabalıklardaher zaman yaptığım gibi bir soru cümlesi attım ortaya “abd seçimleri için tahminin nedir…” diye…genç
kız gözlerini kıstı ve kendinden çok emin cümlelerle “ para kazanmanın en iyisini bilen isim, seçimi de kazanmalı…madem
bu kadar başarılı !!! mutlaka vardırbüyük bir ustalığı…ben trump’ın kazanmasını istiyorum ”dedi…
o güzel bayram
gecesinde uzatmadım konuyu…mesele zaten benim için abd seçimlerinde iki adaydan
birinin daha iyi olduğunu empoze etmek falan değildi…belki iki aday da birbirinden beterdi…ben genç insanların başarı
kriterlerini gördükçe şaşırıyordum, ürperiyordum…iki evladımdan onların
arkadaşlarından da görüyordum ki biz ne
anlatırsak anlatalım , evlerinde ne görürlere görsünler gençlerin başarıkriterleri başkaydı…akılları karışıktı….iyi
ya da kötü anlamında söylemiyor/d/um bunu…gençlerin kriterleri çok başkaydı….çoook
para kazanmak, gemisini yürüten kaptan olmak dünyanın her yerindekigençler için cazibe merkeziydi…biz
daha farklı kıstasların çocuğuyduk…onlar başka bir çağın çocuklarıydılar…
biz mesela fakülte
yıllarımızda okula her an yolda kalan anadol arabasıyla gelen, hep aynı takım elbiseyi
giymek zorunda kalanhocamızı hiç
kazan/ama/dığı para üzerinden tartmamıştık…bilgisine,yazdığı tuğla gibi kitaplara, ülkemiz
hakkındaki makalelerine, hocamızınideolojisine yakın ya da uzak da olsak büyük saygı duyardık…para
kazanmakla başarı arasında ve saygınlık arasında bu kadar net bir ilişki kurmadığımız kesindi…
aradan aylar geçti…hayatı
boyunca en büyük vasfıbelki de yalnızca
çok para kazanmak olan trump abd başkanı oldu !!!…karşısında emperyal
kötücüllüğü onlarca kere gözlenmiş , üzerinden plastiklik vesentetiklikakan kadın vardı
seçimlerde ve trump
kazandı…üzerineonlarca yıldır haklı
olarak yapışmış bir çok kötü sıfatınınyanında özgürlükler ülkesi tanımı da kondurulan
abd'de yeni başkan hızlı !!!başlamıştı.
bazı özgürlükler fazla
geliyordu yeni başkana..nezaket de gereksiz geliyordu…açıyordu telefonu kimine
sert çıkıyordu kiminin yüzüne telefon kapatıyordu…sonra
bir anda 7 ülke için abd vizelerini iptal ettiğini deklare ediyordu. wasp !!!kumaşındangeldiği o kadar belliydi ki…yeni başkan için
her şey ticaretve paraydı. din kültür
sanat eğitim yalnızca para kazanmak için anlamlıydı sanki…
bütün bunlar yaşanırken
, çok yakın zamanda evde yine bir kahvaltı masasındaydık…neredeyse çeyrek asrı ilmek
ilmek dokumak için hayatımdan vazgeçtiğim bir genç adam vardı karşımda bu
kez…neler neler konuşmamıştık ki onunla yıllar içinde ve her yerde…. insan
hakları, özgürlükler, sanat, şiir, dünya, ülkemiz….yüzlerce başlık vardı
arkamızda…o kahvaltı masasında “trump 7 ülkeyle
vizeleri durdurmuş”dedim üzüntüyle…biraz da alaylı bir ses tonuyla “helal olsun adama…”
dedi karşımdaki genç ses…şaka yapıyor sandım..bir daha baktım yüzüne…şaka
yapmıyordu…evet ironik bir cevap vermişti ama olan bitenden çok da rahatsız
görünmüyordu. o genç adam ki hayatının hiçbir döneminde ırkçı olmamıştı, dindarlarla
sorun yaşamamıştı, homofobik değildi. insanlığın daha iyi olması için çaba
harcamıştı , hatta hastalık geçirmiş bir arkadaşının herkes yanından yüzü
sapsarı olduğu için kaçarken sınıf arkadaşının boynuna elini dolayacak kadar insanlık yüklüydü çocukluğunda da ama şimdi böyle bir konuda esprili de
olsa bu tepkiyi verebiliyordu….
dondum kaldım o
kahvaltı masasında…
lokmalar boğazıma
dizildi…
hangi birine yanacaktım
bilemedim….
ikisi de gençti bu anıları yaşadığım isimler…kadın ve
erkekti…kadın uzağımdaydı üç beş yılda bir belki görürdüm…erkek çok
yakınımdaydı yılda 5 kere gördüğümde çok az gelirdi…özlerdim…aile eğitimleri,
dünyaya bakışları , okudukları okullar farklıydı…ikisi de ekonomik olarak
yaşıtlarından çok daha iyi
durumdaydılar. genç yaşlarına rağmen dünyanın bir çok şehrini görmüşlerdi… insanlığın
kültürel olarak birbirini biçimlendirip dönüştürdüğü coğrafyaların havasını
solumuşo renklerin her birini
görmüşlerdi….ama verdikleri yüzeysel tepkilerde ve tek boyutlu analizlerde
buluşuyorlardı…
etrafımdaki genç
insanlarınbu hallerini görünce ürktüm
bir kez daha…dünya hiçbir zaman büyük bir sevgi köyü olmadı ve olmayacak bunu biliyorum…böyle hayaller kuran
ütopiklerden de değilim…iyilik ve kötülüğün hep bilek güreşi yapacağını da
biliyorum…ama şunu da
biliyorum ; dünya benim gördüğüm yarım asırlık hiçbir döneminde başarı
kriterlerinin bu kadar sığlaştığıçarpıtıldığı günler deyaşamadı.
ben dünyanın geleceği
için öngörülerde bulunanlar içinde karamsarlardanım. bugün 50 yaşındayım. son
40 yıldır kafa yoruyorum insanın ve insanlığın hallerine…yakınımdakilerden
tutunen uzaktaki adını bile bilmediğim
insanlara dair yaptığım öngörülere bakınca genellikle ve maalesef hep haklı çıktığımı
gördüm.tahminlerimde haklı çıkmalarımı dile
getirmek zorunda kaldığımda da en yakınımdakiler bile beni kendine hayran
olmakla, özeleştiri yapmamakla , hatta yorucu ve sıkıcı olmakla, etrafıma karamsarlık
saçmakla, kibirli olmakla ve kimseleri beğenmemekle suçladı…e yani, bu kadar sığ ve bencil olmanın nesini beğenecektim....???
abdye ve trumpa
gelince…mutlaka bir yerde durmak zorunda kalır. kalacak da. oysa bizim
sorunumuz , insanlığın sorunu, yaşı 20’lerde olan yeni trumpları nasıl durdurmak zorunda
kalacağımız…
bu “iyi yetişmiş !!!”
genç insanları ne yapacağız. özgürlük ve temel hakları yalnızca kendileri için gören ve
etraflarında olup bitenlere göz ucuyla bakan, çok para kazanmayı hayranlıkla karşılayan, kendilerine
sunulan imkanları yalnızca kendileri için hak gören ve insanlığın evrensel kazanımlarını bir çırpıda pencereden atmaya hazır duran !!! bu genç insanları ne yapacağız…
trumpları yetiştiren
dünyayı ne yapacağız…
kimi yeğenimiz…
kimi arkadaşımızın
çocuğu…
kimi daha da yakınımız
olan bu genç isimlerle , dünya ne yapacak ???